- Kategori
- Felsefe
Okyanusta bir damlayım
Okyanusta bir damlayım.. Ne gören olur ne duyan. Sessizliğime insanın attığı çalım mıdır ? Hayata yön veren “insan” iken tabandan tavana ve tavandan tabana aktördürler. Kim kime, dum duma..
Akıl, düşünüyor olmaktan zıp zıp oynayıp duruyor kendi limanında, aydınlatmak için kendi türevini. Barikatlar her sebepten sıralanmış, en başta tabusundan sıyrılmak bir tarafa, tabusunu öz diye mıhlamış badigartlar. Sonraki barikat beni benden çok sayan , suyun bulanıklaşmasını engelleyen, “ben ne desem, o olur” diyen balinalar. Balinalar düzen sağlayıcılar, tabusunu mıhlamışların ciciliğinden memnun iken ,güvenliklerinden de sorumlu efendim.
Gömülüyorum an be an, çoğu defa zorunludur suskunluğum, pirince giderken bulgurdan olmayayım. Deneyimlendim… bulgurdan olmanın zorlukları öğretildi insandaşlarımca. Sahi , hayat bir deneyim midir yoksa deneyim dediğim şey, var olduğundan beridir birbirini yiyen, tamamlanmamış insan mıdır ? Birbirini kemiren evrimsiz varlık, doğayı, evreni bozmakla da and içmiş sonrasında ise “Kader, Tanrı’dan “ diye suç ortağı bulmuş bin bir savunma mekanizması. Hala yetkinleşmemiş aklı farkında değildir bu türevin. Donkişotlar pankartlarını açmışlar, dertleri farklı, birbirinin karın ağrısından habersiz. Kimi kuyruk acIsı, kimi star olmak, kimi birikmiş nefretini başkalaştırarak kusmaktır bu kandırıkçının. Kimi kaymak yemek için türünü ezmektir, kimi o.. Kimi cinsellik avcılığının popülaritesinde süslü, çağdaş özgürlük palavrası ile .
Hayvanın gözünden insana bakılsa acep kim hayvan ? !