- Kategori
- Siyaset
Olaylar ve yorumlar 2

Bu eski tarihli acı olay kimseyi üzmek, nedeni belli olmadan düşen iki yiğit pilotu hatırlatmak değil, AKP nin yönetici beylerinin bu olaya o zaman nasıl yaklaştıklarını hatırlamak, dış politikanın bilgi, görgü ve kültür meselesi olduğunu hatırlatmaktır
25.HAZİRAN 2012
Bu ara gündemdeki konu oraya neden gittiği anlaşılamayan, yetkililerce bir açıklama yapılmayan, nerede düştüğü ve pilotlara ne olduğu konusunda birbiri ardına teoriler üretilen, yalın gerçeğin silahsız bir uçağın Suriye tarafından nerede olursa olsun vurulup düşürülmesi olayı ve onun yankıları.
İşten anlayan eskilerin anlattıklarına göre, Diyarbakırdaki filoya bağlı silahsız bir foto keşif ucağı bilinmeyen ve açıklanamayan bir nedenle Suriye üzerinde veya hava sahasının hemen dışında bir uçaksavar füzesi tarafından vurulmuştur. Türk yetkililerin açıklamalarına göre uçağın düştüğü yer Suriye hava sahasının dışındadır, ancak Suriyeli yetkililer uçagın vurulduktan sonra hava sahası dışına süzüldüğünü ve orada düştüğünü iddia etmişlerdir.Bu durum ABD ve ingiliz radar kayıtları ile de açıklanmıştır.
Şimdi soru şudur; böyle bir durumla karşılaşan bir ülke ne yapar? Bu sorunun cevabı tamamen neyi göze aldığınıza bağlıdır. Hiçbir diplomatik arka kapı kullanmadan durumu egemenlik haklarının ihlali sayar ve anında karşılık verirsiniz. Bu Füzenin atıldiği üssü vurmaktan, Tüm Suriye hava savunma sistemini çökertmeye veya hava kuvvetlerinin tamamını yok etmeye kadar tımandırılabilir, hatta daha ileri gidip arkadan kara birliklerini de işin içine sokabilirsiniz.
Bir başka soru ise bunu nasıl yapar sorusudur. Pek çok farklı biçimde tanımlanmakla birlikte, ülkeler, devlet geleneği ve diplomasi geleneği olan ve olmayan olarak kabaca ikiye ayrılır. Örnek vermek gerekirse Rusya, İngiltere, İran, Japonya, Çin gibi ülkelerin hem devlet hemde diploması gelenekleri vardır. Çoğaltırsak Fransanın vardır, Belçika Hollanda ve Danimarkanın yoktur. Kıta amerikasında ABD dahil hiç bir ülkede yoktur. Buralarda çıkarların tek amaç olduğu bir tuhaf ilişkiler demeti ön plandadır. Türkiyeye gelince, herşeyden önce, bazı kerameti kendinden menkul köşe yazarlarına aldanıp her şey halk için demokrasi için naraları atıp bu büyük ülkeyi sizin deyiminizle halk adına küçümsemekten vazgeçelim. Türkiye Osmanlıdan gelen devlet ve diplomasi geleneğine sahip ülkeler arasındadır. !0 yıllık akp iktidarının bütün değiştirme çabalarına karşılık bu gelenek, beyler beyense de beyenmese de çökmemiş sadece , bu şekilde hiç bir Uluslar arası olayın çözülmeyeceğini anlaşıldığından, diplomasi bürokratları ( Hani şu Sayın Başbakanın sıkça monşer dediği baylar ve bayanlar) bir adım geri çekilmiştir.
Peki, diplomasi geleneği olan bir devlet böyle bir durumda ne yapar. Türkiyenin Suriye ile sorunu olabilir, ancak diplomatik temasların kesilmesi, veya düzeyinin düşürülmesi büyük yanlıştır. Bir ülkenin sefiri ancak harp başladığı zaman o ülkeyi bir süreliğine ve en son terk etmelidir. Japonyanın Pearl Harbour 'a saldırdığı anda sefir ülkesinin harp ilanını içeren bir nota yazdırıyordu ve Washingtondaydı. Bayrak taşıyan üstelik silahsiz olan bir uçağı düşürmek, pek çok tanıma göre savaş sebebi sayılır ancak ülkeler sadece bu sebepten savaş çıkarmazlar. Siyasilerin görevi sadece göze alınacak riskleri belirlemek ve diplomatları bu hedef doğrultusunda serbest bırakmaktır. Dünyanın hiç bir ülkesinde bu girişimler bizzat Dışişleri Bakanı tarafından yürütülmez. Bakan temsil ettiği hükümet ve partisi adına alınan siytasi karara uygun, son noktayı koyan olmalıdır.
Ucağımız düşürüldükten sonra ilk yapacağımız iş Şam Büyükelçisinin Dışişlerine gidip bilgi isteyen ve sert üslupla yazılmış bir notayı Suriye dışişlerine vermesi olmalıydı. Bunun yapılabilme imkanı yoktur.Türkiye Nato üyesi ülkedir ve Burada da yapacağı işler vardır. Ucağımız uluslar arası hava sahasında vurulmuş sa ki iddiamız budur, O zaman durum beşinci madde kapsamındadır. Başka deyişle Türkiye NATO üyesi olarak saldırıya uğramıştır ve teşkilatın bunu kendisine yapılmış sayması gerekmektedir. Ancak uygulamada tek bir olay beşinci maddenin çalıştırılması için yeterli değildir. Üye ülkeler bu işe girmemek için somut delilller istemektedirler. Bu NATO sözleşmesnde yazılı değildir ancak Türkiye gibi ülkler için böyledir. Bir başka merci ise BM Güvenlik Konseyidir. Türkiye buraya müracaat edip saldıya uğradığını söyleyebilir ve Suriyeye yaptırım ister. Burada ki zorluk Rusyanın Güvenlik Konseyinin veto sahibi üyesi olmasıdır ve bu ülke Taurus da bir deniz üssüne sahiptir. Bu nedenle Suriye aleyhine bir karar çıkmasını değil kabul etmek, anında veto eder.
Diplomatik kanallar bu kadar tıkalıyken ne yapılabilirdi sorusuna gelince, bu tamamen bir üslup meselesidir. AKP yönetiminin üslubu adına istişare ediyoruz dedikleri , bilenlerin ise arka kapı diplomatik girişimler adını taktıkları bir dizi temas dır. Bir tek farkla, böyle girişimin arkasına herzaman silahlı gücünüzü koymalı ve her konuşmanızda bunu hisettirmelisiniz. Sorun tahrip edilen deniz ve hava kuvvetlerinin komuta yapısıdır. Doğal olarak askerin her zaman yedek planı veya bir işe vereceği yedek adamı vardır. Dolayısıyle ve AKP gözüne göre bir şey değişmemiş, balyoz, ergenekon gibi tuhaf isimli davalar tsk nın komuta yapısını etkilememiştir. Ancak bir işi gönülden ve risk alarak alarak yapmak vardır veya risk almadan sadece yapıyor gözükmek vardır, Bana göre arkadaşları görev başından alınıp hapse atılan ve senelerce orada kalan asker, Tayyip beyin askeri kışlasına gönderdik, onları adam ettik gibi tuhaf, kahve ağızlı söylemlerini unutmamıştır. Bu nedenle risk almayıp sadece işlerini yapacaklardır. Bilenler bilir özellikle askeri operasyonlarda risk alınmadan hedefe ulaşamazssınız. Dolayısıyla sizin istişare dediğiniz arap ağızlı saçmalık arkasında gösterilecek sopa olmadığından yalnızca verilecek tavizlerin çokluğu ile başarıya ulaşabilir. Özet olarak sizin istişarelerinizin arkasında silahlı güç yoktur bu nedenle başarı şansınız da yoktur.
Şimdi son soru, bu sefer hangi tavizi vermek niyetindesiniz, sakın hatay olmasın . Tuhaf ama kürt davasını çözüyorum diyip ortaya dökülen ve sonunda hızla esnek konfederasyona giden bir yapıyı kabullenecek bir yönetim, kayıplarının büyük olacağını hisettiği zaman her türlü ieteği karşılayacaktır korkarım buna hatay de dahildir.
10.TEMMUZ 2014
Olayın ardından, Sayın Başbakan esip gürledi, Suriyeyi çok fena yaparız demeye getirdi, Dışişleri Bakanı kimse sabrımızı sınamasın dedi. İki yiğit pilot, denizden çıkaracak gemimiz olmadığından ve bu geminin yenisinin fiyatı bir ucağın satış fiyatının dörttte biri olmasına rağmen almak için tahsisat bulamadığımızdan ABD den kiralanan bir tekneyle , çıkarıldılar. Bu iş te hesaplı oldu ve ucuza geldi anlayacağınız...