Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Mayıs '07

 
Kategori
Mizah
 

Ölçüler üzerine bir mizansen daha

Ölçüler üzerine bir mizansen daha
 

Bundan beş yıl öncesinden bahsetmek istiyorum. Benim muhasebe defterlerimi tutan, Famora'dan bir muhasebeci, aynı zamanda iyi bir de çevrecidir kendisi şu son günlerde aldığım son duyumlara göre fidanlara vermiş kendsini,
çimenlere basmayın! diye diye işi gücü bırakmış ofisi oğluşuna bırakıp kendisini dağlara çimenlere vurmuş...

Neyse zaten konumuz o değil, oğluydu. Periyodik aralıklarla gelir kasamın ytl. hanesinde ne var ne yok silip süpürüp giderdi vergi listesi elinde.

Bir gün benim yanımda cep telefonu çaldı bu oğlumuzun. Öf ya diyerek telefonu meşgule aldı, defalarca ısrarla aranınca da kapıdan utana sıkıla çıkarak, dışarıda konuşmaya çalıştı.

- Aloooooooo ne var be kızım, ne istiyorsun, ne anlamak bilmez şeysin sen, bitti işte bittiiiiiiiiiiiii!

Ardından telefonunu cebine yerleştirerek yine hesap kitaba oturduk. Tam işimiz bitmeye yakın ona bir kahve pişirdim, anneciğinin elinden az pilavlar yemedik zamanında!

Köşeye oturmuş, uzun mesajlar çekiyor, mesaj tam gitti aradan bir saniye geçti geçmedi, biiiiiiiiiiiiiiip sesi, bizimkisi telefona fırladı, aldı eline, şaşkınlıktan sesli olarak feryad etti;

- Pes be kızım pes! Daha dün yolda tanıdın beni, ben daha teklif etmeden sen gel buluşalım mı diyorsun, git işine.

İnanmam dedim bakacağım.((.

Al da bak Nilgün teyzeciğimm dedi uzattı telefonu bana. Gerçekten de son derece kimliksiz cümlelerle Heykelönünde Çeşninin önün müsait bence olabilir diyordu.

Bizimkisi eh gideceğiz artık mecburen diye diye gülerek çıktı atolyemden.

Ona öylece bakakaldım arakasından.

Son cümlesi de hala daha çın çın çınlar kulaklarımda....

- BEN ZORU SEVİYORUM YA!

Bana desin ki içlerinden birisi, hayır gelemem, ben bu tarz işlere zaman ayıramam, ailem kızar, hele bir babam var ki aman ALLAH, beni gebertir sopadan,
çıkamam ama yine de teşekkür ederim diye reddetisn beni, hatta yolunu değiştirsin beni görünce yoluma hiç çıkmasın, ben kaçmayayım ondan, onu ben kovalayayım, naz yapsın bana, hoyrat davransın, kızsın bağırsın, hatta tokatlasın...
HEEEY DAHA NELER!

Sen mozaşis misin be oğulcuğum dedim ona, bu yeni zamaneler insanı şistlerin alasını yapıyor teyzem sen hala 80 lerde dolanıp durma, bak azıcık etrafına baaaaaaaaak!

İyi de bu çocuklar ve özellikle kızlarımız nasıl bu halllere geldiler.

Düşük bel pantalonların içine tanga kilotlar, abiyenin en alası göğüs dekolteleri ile caddelerde kıvıttırmalar, bir de şimdi ejderha yapıştırma dövmeler omuzlarında, bacaklarında...

Kızlar kızlar, neler oluyor size, aynaya bakmaz mısınız yollara çıkarken siz ha?

Biraz zorlamayı öğrenin, erkekler ZORU SEVİYOR...

Kaçmayı değil kovalamayı yeğliyorlar...

Bunu da yıllarca içimde saklamıştım. Hazır sırası gelmişken, konu sevgiden ve ölçülerden açılmışken, yazıvereyim dedim bir kenarcığa...

Kıratla ölçülmek için, daima değer verilesi cümleler, adımlar ve görünümler gerekiyor...

Çağdaş olacağız diye, tüm değerlerimizi kantara yığmayalım lütfen...

Biraz da onları kontrolsüz / ilgisiz/ sevgisiz/ denetimsiz, sokağa salıveren biz ebeveynlerde suç zannediyorum.

Sevgiler tüm ana ve babalara...

TAŞIN EN BÜYÜĞÜ DE BİZİM BAŞIMIZA DÜŞTÜ GALİBA NE DERSİNİZ?

NİLGÜN/BURSA

 
Toplam blog
: 238
: 1468
Kayıt tarihi
: 26.03.07
 
 

Bursa'dan bir milliyet okuru olarak, burada sizlerle olmak çok güzel. Bir ev hanımıyım, iki çocuk..