Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

14 Nisan '11

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Oldum ben oldum...!!

Oldum ben oldum...!!
 

AA tarafından gökyüzünden görüntülenen antalya fotoğrafı.


Aidiyet duygusunu tuhaf bir şekilde yaşayanlardanım... İşime, evime, memleketime, insanlara ya da sıradan bir eşyama hem sıkı sıkı bağlanıyorum, hem de kolay vazgeçebiliyorum... 

Antalya’ya yerleşmekten yana hiç bir zaman pişman olmadığım halde, bir gün de vazgeçtiğim İstanbul’u, Antalya’ya geldiğim günden beri dilimden düşüremiyorum.
İstanbul’da şöyle yapardık, İstanbul’da böyle olurdu, şimdi İstanbul’da olmak vardı v.b... 

Ama bugünlerde Antalya gözüme ayrı bir güzel görünmeye başladı..
Belki medyada ki yurdu saran soğuk ve yağışlı havaya karşın, baharın en güzel günlerini yaşıyor olmaktandır. 

Bu şehirde caddelerde bile çiçek açan meyve ağaçlarını görmek mümkün...
İşten çıkıp eve doğru yürüdüğüm bir gün, beyaza bürünmüş bir erik ağacı gördüm, sonra kokusu her yeri saran portakal çiçeklerini kokladım, oluşmaya başlayan Malta eriği ve dutları görüp, olgunlaştıklarını ve dallarından koparıp yediğim günü hayal ettim... 

Bu şehirde sahilde yürüyüş yapmak, parklarda vakit geçirmek mümkün.
Sahil yolu üzerinde özel işletmeler ile kamu alanları içiçe geçmiş. Yürüyüş yaparken devasa bir duvar ya da demir parmaklık parkurunuzu bölmüyor... Bir sahile, bir caddeye zikzak çizmiyorsunuz. 

Bu şehirde çimlere basmak yasak değil.
Çimlerin üzerine kiliminizi atıp, ister güneşlenin, ister kitap okuyun, isterseniz termosta getirdiğiniz kahvenizi arkadaşlarınızla yudumlayın... 

Bu şehirde parklarda ateş yakmak yasaktır tabelası yok...
İnsanlar mangal yapmak için hazırlanmış kamu ya da özel alanları biliyor, mangal keyfini çıkarırken dumanı, kokusu ile kimseyi rahatsız etmiyor.

Bu şehirde bir cafeye gittiğinizde iyi kötü boş bir yer bulabiliyorsunuz ve saatlerce oturabiliyorsunuz.
“İçeriye girip yer var mı diye bakınan insanlar” ya da “bir kahve için bu kadar saat oturulur mu” diye garsonlar sizi bakışlarıyla rahatsız etmiyor... 

Bu şehirde iklimin rehavetinden olsa gerek kimsenin acelesi yok, trafikte yeşil ışık yanıyor, sönüyor, bir daha yanıyor, bir daha sönüyor ve siz milim milim ilerlemekten rahatsız olmuyorsunuz. Çünkü arkanızda daha ışık sarı iken kornasına basan bir canavar yok. 

Her şey mi çok güzel bu şehirde, toz pembe ve mükemmele yakın, elbette değil...
Ama bir zamanlar hep eleştiren, kıyaslayan ben, şimdi hep güzel yanlarını görüyorum. 

Ben Antalya’lı olacağım, oluyorum derken artık oldum... Bugün buraya aidim, bakalım yarın neler getirecek..!! 

 

 
Toplam blog
: 17
: 887
Kayıt tarihi
: 03.08.10
 
 

Düşüncelerin, yaşananların uçup gitmesine izin vermemek için yazmak istiyorum. Yazdıklarımı paylaşma..