Olmazsa Gülümsemen

Niye dertleniyoruz ki a dostlar, biz hayata ne verdik ki ondan bir şey bekleyelim. İnsan, yaşamı içerisinde çok büyük beklentiler içine girmemeli diye düşünüyorum ki gerçekleşmediğinde uğradığı hayal kırıklığı da büyük olmasın. Hem gönül almaya gelmedik mi bu hayata dostlar; alıp da gidelim.

Sen eskiden neydin, ben ise flüt. Şimdi, ikimizin de sesi çıkmaz oldu, nefeslerimiz yetmiyor üflemeye.

Zaman bile ağladı vurdumduymazlığına.

Şarkımız çalıyor, dinle bak!
Her gönlün vardır bir hikayesi; anlat be usta, ben dinlerim. Vaktimiz bol, çay da yeni demlendi…

Mutlu sonlar masallarda olur genelde. İlla, her hikayenin sonu olacak diye de bir kural yoktur evlat, bazı hikayeler de yarım kalmıştır.

Ustam, en çok, kendimi anlatamamaktan yorgun yüreğim.

İnsanlar beni çok sevmeli. Sevginin azı ile yetinemem hiç diyorsun da biz insan evladı, sahiplenmeye bayılırız. Çalan şarkılar bizimdir, kayan yıldız bizim içindir.

Hayat, anlayamadığım şeylerle dolu. Kapasitem, hep yetersiz bakiye veriyor; algıları açmam gerek sanırım.

Hayatı küçümsemezsen, yeter sana evlat.

Akıllıysan, tehlikeli insansındır vesselam
Kadın Beyni adlı kitabı okuduktan sonra erkeklere eskisi kadar kızamıyorum. Aramızda ne de olsa ‘beyin farkı’ var deyip, konuyu geçiştirebiliyorum; anlamaması normal geliyor ve anlamasının da mümkün olmadığını da biliyorum. Bayanlara küçük bir tavsiyem olacak, erkeklere anlatmak için bir şeyi, kendinizi boşa paralamayın.

Anne-babalar destek olmalı evladına
Bu sabah birkaç blog yazımı anneme sesli okurken babam, davetsiz bir kulak misafiri olup, “insan senin yazını niye okur, efkarlanmak için mi” dedi. Senin şiir ve yazılarım için yaptığın bu acımasız yorumlar yüzünden, yıllarca paylaşmadım yazdıklarımı. Yıkıcı değil yapıcı eleştirilerin olsaydı, belki bugün şair veya yazar olmuştum. Hep şevkimi kırdın bu hayatta baba.

Bebek kıkırdamasını duyduğunda gülümsemeyen bir yüz var mıdır acaba, merak ederim. Hayat, belki attığın kahkahalardaki o masum tonu yittirecek büyüdüğünde çocuk, ama sen gülümsemenin solmasına sakın izin verme. Senin o masum gülüşün olmazsa bizleri kim gülümsetecek.

Ateş düştüğü yeri yakmamalı sadece
Leyla’nın o mavi gözlerini hiç unutmayacağım. Eylül’den ve Leyla’dan her haber, bir paylaşım okuduğumda içime çöken acı katmerleniyor ve ağlıyorum. Aileleri bu acıya nasıl dayanacak, Allah’ım sabır ver onlara.

Bazen keşke İNSAN olmasak diyorum.
BİZ KİRLENDİK DÜNYA. Her minik yavrumuza tecavüz ettiğinizde benim de yüreğime, vicdanıma tecavüz ediyorsunuz, insanlığımı öldürüyorsunuz.     

Nasılsın sorusunun karşılığı iyi ya da çok şükür olmamalı
Klasikleşmiştir, nasılsın sorusunun yanıtı. Verilen cevap, ya iyiyim ya da çok şükürdür genelde. Bu cevabı kibarlık için verilen, bir geçiştirme cevap olarak düşünmüşümdür hep. Kendimden biliyorum, çok meşgul olduğumda ya da uzun uzun bahsetmek istemediğimde, bu cevabı veririm ki laf uzamasın.

Sıcaklar Bunalttı
Temmuz’un ilk günlerinde yazmıştım sosyal medya hesabıma; “Hava çirkefleşebileceğim kadar sıcak...” Bu yazımdan birkaç gün sonra ise, “Bu sıcaklarda bir uyarım daha olacak. Çok pis çirkefleşebilirim.” diye yazdım. Teyzem hemen sormuş; “Niye çirkefleşmeyi seviyorsun? diye. Ben de onu, “Sevmiyorum, sıcaklar yaptırabilir diye bir ironi benimkisi.” olarak yanıtladım hemen.