Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Mayıs '12

 
Kategori
Söyleşi
 

Ölmeden önce yapmak istediklerim

Ölmeden önce yapmak istediklerim
 

hani belki?


İlk sıra çok önemlidir. İlke sırada yapılacak dev önemli, unutulmaz, Barney Stinson deyişiyle “efsanevi” bir istek olmalı. Şimdi benden hacca gidicem diye cevap beklemeyin. O ayrı… Aklıma gelen ilk şu; bir karavanım olsun içinde kafa dengi kız arkadaşım olur veya arkadaşım olur onunla/onlarla Egeyi mıncık mıncık etmek. Herkesin düşünebileceği bir hayal fakat güzeldir, keyiflidir. Unutulamaz fotoğraflarla, tarihle, eğlence ile dolu hatıra olur.

 
Nuri
Kesinlikle isteklerim arasında bir NBA maçı izlemek olur! Bunu çok fazla istiyorum. Her maç izleyişim de kendimi o taraftarlar arasında hissederim. DEFENCE! DEFENCE! DEFENCE! diye bağıran bir Erdem! Miami olur, Knicks olur, Milwaukee bile olur Charlotte olmasındaaa… Belki bir maçta Nihat Doğanlık yapıp “heeeyy lebron heyyy ceymmmss leen lebron!!!” diye bağırırım hehe.
Madison Square Garden- New York Knicks

 

Madem spora girdik El Classico’suz liste olmaz! Ama Santiago Bernabeu’da olacak! Biz 7 göbek Real Madrid’liyiz de arkadaş. Pis Katalanlar! O stada girmek o maçı izlemek pöfff keyfe bak! Orada olmak yeter hani en tepede en kenarda bile olsa razıyım ben. Yeter ki olsun. Hala Madrid hala Madrid diyebilmek… Bunun için Erasmus’u İspanya’da kazanmayı isterim. Bir de Erasmus hayali var onu biraz sonra dile getiricem. 
 
 

 

Santiago Bernabeu - Real Madrid


 


Çok zorlarsak Beşiktaş’ı Şampiyonlar Ligi Çeyrek Finalinde İnönü’de görmeyi, desteklemeyi isterim. Hani abartmıyorum çeyrek final sadece. Şahane olur…

"O" Efsanevi Chelsea Maçından
         

Ölmeden daha önce izlediğim oyunları tekrar tekrar izlemek isterim. Lüküs Hayat, Kabare, Hamlet, Tarla Kuşu, Mesut Insanlar Fotoğrafhanesi ve diğerlerini... Tiyatro, babamın bugüne kadar bana verdiği en güzel hediyedir. Oynasam oynayamam ama izlemesi bu denli keyifli olan başka ne olabilir ki? Umarım zihniyet değişmeden yani Muhafazakâr Sanat gelmeden izlerim oyunları. Kısmet...
 


Mayamın Totemi
Mayalara bayılırım hatta taparım! Çok ciddi “fan”larıyım. Maya tarihi çok ilgimi çeker. Bir gün elimde imkan olursa Meksika’ya gidip eski Maya Piramitlerini, Totemlerini gözlerimle görmeyi çok isterim. Belki bi yerli kabile bulup onlarla yaşamaya başlarım. Teknolojiyi onlara götürüp akıllarını alır reisleri bile olurum hehe. Kızılderili, Mısır ve Eski Yunan tarihlerine de bayılırım. Öyle de bi manyağım işte. Onları da yerlerinde ziyaret etmeyi isterim. Çok çılgın olur ama bakalım…Hee ayrıca sırf mayalara olan sevgimden dolayı kızım olursa adını da MAYA koyucam. Annesi biraz mırın kırın eder ama ben onu ikna ederim gibi geliyor. Maya kuşuuuuum!!!
                                                                                                               
Güzel Değil Mi Şimdi Bu?


      Deliyim ya ben böyle içim kıpır kıpır ya hani… Bu enerjimi boşaltmak için paraşütle atlamak, yamaç paraşütü yapmak, planör kullanmak istiyorum. Tedirgin bile olsam çok istiyorum. Bu yaz büyük ihtimal güzel Serdivan tepesinde ilk uçuşumu yapıcam. Umarım ters bir rüzgar esmez ben de ölmem. Ama ben kendimi biliyorum kesin bi aksilik olur bi komiklik malzeme çıkar bize. Eğer becerirsem kamerayla çekesim de var ama bakalım…

 


 
GodFather serisini bir oturuşta izlemek istiyorum. Ama yanımda hiç izlememiş bir arkadaşım olmalı. Büyük ihtimal o talihli Hande olur ama dur bakalım bi sormak lazım eheehe… Arka arkaya izliceksin ohh misss. Bir de ben Starwars’u izlemedim onu da pata küte izleyesim var.


Biri fender mi dedi??? Fender ki benim hayallerimi süsleyen en en en güzel elektro gitardır. O gitarı konuşturmayı başaran John Frusciante denilen şahıs benim manevi babamdır. Olağanüstü çalıyor. Mükemmeldir ilahtır benim için... Onu canlı canlı dinlemeyi her şeyden daha çok istediğimi fark ettim şimdi. Sesler ve John babanın yüz ifadesi şu an kulaklarımda gözlerimde… O sesler kulakta yankılanmakta ve mutluluk hormonum tavan yapmakta. Bu yaz RHCP İstanbul’a gelmesine rağmen John baba artık grupla değil. Çok üzüldüğüm ikinci hayat meselesidir. Her neyse Fender strat şu öğrenci halimle alabileceğim en son gitardır. Bakalım belki 3-5 sene sonra alırım ve sonra tellerine dokunurum. Kader kısmet be Süheylaaa…
 

 

John Baba ve Onun Oyuncağı Fenderciği. Tanrı Seni Korusun!
 

Güzel, bilindik, popüler bir filmde dublaj yapmaya ne dersin Erdoşşş? Kesinlikle hayır demem, diyemem öyle bir lüksüm olamaz. Canını sevdiğim seslendirme/dublaj işi!
Yesinler Seni

Ya ben koalaları dev severim. Belki bir gün işim Avustralya’ya düşer de gidip görür, dokunur, uyandırırım umarım. Gerçi işimin Avustralya’ya düşmesi için baya kilolu bi işim olması lazım.

 
 
Dövme yaptırmayı çok isterim. Şu sıralar üzerinde çalışıyorum yazıp çiziyorum. Hoş bir çalışma ortaya çıkana kadar yaptırmam sanırım. Ama manidar ve anlamlı bir şeyler olacağı kesin. İçerisinde annemin bulunduğu bir şey olacağı da kesin. Dövme güzeldir zor bir sanattır…
 
Evet şimdi geldik Erasmus’a… Erasmus ki her üniversiteli gencin hayalidir bu bir gerçek. Benim kuzenim gitti biliyorum kulakları çın çınlasın çok gezdi kız. Almanya’ya bi gitti Paris’e mi Prag’a mı gitmediği kaldı kız gezdi de gezdi. İnsanın hoşuna gidiyor haliyle. Sooo ben de çok gitmek istiyorum. Okuduğum pek fazla kişiye olanak tanımıyor fakat ben elimden geleni yapar giderim diye tahmin ediyorum. Şükürler olsun ki İngilizceye karşı bir yatkınlığım vardır. Her ne kadar Erasmus sınavları zor da olsa ben yaparım ben kralım!
 
Ölmeden şu üniversiteyi bitirip hayırlı bi kısmet buldum mu ohh değmeyin annemin keyfine. Canım benimmm…
 
Daha yapılması gereken çok istekler var aslında ama hafif hafızamdakiler bunlar. Bir gün bunların hepsini yaparsam eğer emin olun burada artist artist gelip blog yazan bir insan olcak. Sevgiler saygılar sevgi tomurcukları… 
 
Toplam blog
: 10
: 1347
Kayıt tarihi
: 16.05.12
 
 

Sosyologların en tatlısı, en meraklısı, en mutlusu, en hayalperesti, en güldüreni, en çılgını  ve..