Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Nevi şahsına münhasır kadın

http://blog.milliyet.com.tr/sahsinamunhasir

16 Mart '18

 
Kategori
Edebiyat
 

Ölmek ya da Yazmak, İşte Bütün Mesele Bu..!

Ölmek ya da Yazmak, İşte Bütün Mesele Bu..!
 

Yıllanmış şarap misali gibi kadın...


Hayatının bir çok bölümün de olduğu gibi sancılı bir süreçten geçiyordu kadın. Ama tıpkı doğum gibi; her sancılı süreçten sonra doğan yeni bir bebek gibi, insanın var olduğuna, plasentadan çıkıp bambaşka bir boyutta, yeni tecrübeler, yeni kararlar ve yeni bir benlik ile yoluna devam ettiğine inanıyordu.

O yüzden sabırla, bu dönüşümü sindirmeye çalışıyor, hayatın ve acıların bu süreçte onda bırakacağı başkalaşımları takip ediyordu mutasyona uğrayan bir yaratık gibi.

''Neye benzeyeceğim acaba'' diyordu. Tüm bu acılar, bu uykusuzluklar, ve yorgunluklar geçip gittiğin de yine bir başıma kaldığım da kaçıncısı olduğunu unuttuğum yine bir sıfırdan başlama evresinden sonra neye benzeyeceğim acaba diye düşünüyordu.

Bu kadınların ''şarap misali'' benzetmesinin nedeni anlamıştı. Çünkü önce dipdiri bir üzüm tanesinden ezilerek, dövülerek, suyu ve canı çıkartılıncaya kadar tekmelenerek yoğuruluyor, sonra bir süre mayalanmaya bırakılıyor, içinde ki dönüşüm, değişim belirli oda sıcaklığın da kontrol altında tutulup fermantasyon dönemi başarıyla sonuçlandırılıp, şişelenip yıllanmaya bırakılıyordu.

Sonu güzel oluyordu şüphesiz, doyulmuyordu tadına...
Orta yaşlarındaki, bir Ege kadını gibi mesela...
İncecik şile bezi elbiseleri, gümüş yüzükleri, fava yapan elleri, dağınık saçları, kendine has gülüşü, salaş duruşu, mağrur ama kendinden emin yürüyüşü...

Hep güçlü kadın hikayelerine özenmişti kadın, sanki doğuştan itibaren hiç eğilmeden dim dik durmalı, her canını sıkanı elinin tersiyle yere vurmalı, bir başarıdan bir başarıya stilettolarıyla koşmalıydı. O güne kadar öyle olması gerektiğini sanmıştı. Sonra fermante dönemine girmeden son tekmeyi yediğin de manisa üzümü misali anlamıştı ''O'' kadının nasıl oluştuğunu.

Kadın olmak; doğmak demekti..!

Her acıdan, her yıkımdan sonra yeni baştan... Düşmek, kalkmak, başkalaşmak, ezilmek, değişmek ve en sonunda şaraba dönüşmek...

''Yıllanmış şarap misali kadın olmak'' demek bir hayat demekmiş. Ve içinde ki tüm bu süreçler tüm bu sancılar...

O yüzden doyasıya acısını yaşıyordu kadın... Ve bu dönüşüm zamanının farkında olarak, sindire sindire yaşıyordu kederini...Yaşamak istiyordu.. Acısını ertelemeden, ötelemeden, tüm bu sürecin aşamalarını tek tek ruhuna işleyerek, ve yeni doğan hayatında bu tecrübeler ile çelik gibi olmak istiyordu.

Öğreniyordu yavaş yavaş, aşkı ve ayrılığı, hayatı ve yalnızlığı, boşluğu ve o boşluluğa düşmemek için tutunmayı. Sonra Shakespeare konuştu içinden kadının ''Olmak ya da Olmamak, işte bütün mesele bu'' .

Hayatının amacını arıyordu kadın, ve sonra anladı . Bundan sonra ''Ya yazmalı, Ya ölmeli'' ...

 

 

 
Toplam blog
: 3
: 122
Kayıt tarihi
: 14.03.18
 
 

. ..