- Kategori
- Felsefe
Ölü Baba
Marco Bellocchıo yönetttiği Düğün Yönetmeni adlı filmin bir sahnesinde, gelin olacak prensesin babası düğünü çekecek olan sinema yönetmenine “İtalya’da ölülerin sözü geçerlidir.” dediği zaman çok etkilendim ve bu metni yazmaya karar verdim. Bu soruyu aklımdan atamıyordum. Hemen eski defterleri açtım önüme ve yıllar içinde tuttuğum notları yeniden gözden geçirdim birer birer. Orada daha önce layıkıyla kavrayamadığım Lacan’ın “Ölü baba iyi babadır.” sözü geldi aklıma. Peki ama bu söz tam olarak ne anlama geliyordu? Kavranması neden zor bir kavramdı ki yıllar önce not düştüğüm halde onu tam olarak anlayamamıştım. Lacan’ın bu sözüyle Prensin yönetmene dayattığı yasa aynı şey değil miydi?
Ölülerin; bilinçdışımızla, üstbenlerle, kültürümüzle, geleneklerimizle ve en önemlisi de dilimizle olan karmaşık ilişkileri hakkında fikir sahibiydim elbette. Ama yerküreyi dut silkeler gibi silkeleyecek ve bizleri ağacın altına gerilmiş çarşafın üzerine patır patır düşen dutlar gibi yere serecek bir güçleri olduğunu hiç düşünmemiştim. Toplumsal coğrafyaya kimler hâkimdi? Yoksa hayat yaşayanların içinde yaşayan ölülerden mi ibaretti? Bizi yönetenler ölüler mi yoksa diriler miydi? Bir türlü işin içinden çıkamıyordum. O esnada Orson Welles’in Üçüncü Adam adlı filmini hatırladım. Evet, her şey üçüncü kişide gizli olmalıydı. Eğer Âdem ve Havva üçüncü şahıs olmadan iki kişi sonsuza kadar yaşamış olsaydılar, Tanrı ortaya çıkmayacak, dile ihtiyaç olmayacaktı. Ama öyle olmadı. Bir çocukları oldu. Çocuk arzuyu, anne arzulananı, baba ise yasayı sembolize ediyordu artık. İşte bu yüzden Âdem’in zihninde yasa koyan bir Tanrı belirdi. Baba bu yasayı temsil etmek zorundaydı sonuna kadar. Üstelik bunlardan daha da önemlisi üçüncü şahsın koyduğu yasa olmasa insanoğlunun yarattığı en karmaşık mucize; dışına asla çıkamayacağımız anlam evreni dil çıkmayacaktı ortaya. Bu yüzden psikanalize göre bilinçdışı bir dil olarak yapılanmıştır, garantörü ise tarihin en başında ölen ilk babadır.
Evet, artık perdeyi şu cümleyle kapatabiliriz. İnsan, ancak geleceğe atılırken yaşatır ölülerden oluşan geçmişini.
Ahmet Güreşçioğlu