- Kategori
- Güncel
Ölüm orucundakilerin yoldaşları: Siz hiç bir yoldaşınızı inancı için ölüme yolladınız mı?

Konyaaltı sahilindeyim. Bu mevsimde yazı yaşıyor Antalya. Binlerce insan sahilde. Yüzenlerin sayısıda az değil. Ben de kitap okuyorum sahilde, ufaktan da demleniyorum. Cennetteyim kendime göre. Bir anda ölüm oruçları geldi aklıma. Birileri boğazıma bir yumruk soktu sanki.
Tamam bir demokrat Türk olarak elimden gelen duyarlılığı gösteriyorum. Ancak hikaye bunlar biliyorum. Kendimi iyi hissetmeme yarıyor sadece. Başka elimden ne gelir derken bir anda geçmişe dalıveriyorum:
Bülent geldi aklıma. Hani şu basın şehidi. Sonra Fikret geldi. Hani Denizli'de öldürülen. Halkın içinde vurulan ve halkımın ölüme terk ettiği arkadaşım. Çok tanıdığım, sevdiğim insan öldü benim o karanlık dönemde. Ancak bu saydıklarımın yeri ayrı. Ben bu kişilerle yaşadım ben. Sevdik birbirimizi ve birlikte yaşadık. Her tür yoksulluğu, kepaziliği ve sevinci birlikte sevdik ve yaşadık. Hem de uzun zaman, yıllarca...
Şu an Türkiye sosyalist bir ülke olsaydı ile şu an Bülent'le Fikret yaşasaydı bu günkü Türkiye arasında bir seçenek sunulsa bana ne derdim acaba? Hiç düşünmeden vereceğim cevap onlar keşke yaşasaydı olurdu...
O dönemde niye bunu onlara diyemedim? Dediysem niye etkili olamadım? Aradan geçen bunca yıl mı beni bu hale getirdi bilmiyorum. Ne olursa olsun onların yaşaması gerektiğine o dönem inanıyor muydum tam emin değilim. Ancak şu an emin olduğum tek gerçek: onların yanımda olması için çok ilkemden vazgeçebileceğimdir...
Bu gün hala lüfer balığının hatırlattığı Bülent'tir bana.Onun harika salataları ve yarım rakıyı kardeşçe santimine paylaştırması gelir aklıma. Bir acılı menemen yesem Fikret için gözyaşlarımı saklamak zorunda kalırım...
Türk demokratı olarak ölüm oruçları karşısında duyarlıyım. Ancak bir yandan da onların ölmesi gerektiğine inanan binlerce yoldaşı var. Kendileri kahraman olamayan diye küçümsemek istemiyorum yoldaşlarını, ancak bu ölüm orucuna yatan kahramanlara ihtiyacı olan yoldaşlara bir tek diyeceğim var; 683 tabut mu, kendinizce zafer mi?
''Sana acıyorsam anam avradım olsun'' ile açıklanacak duygular değil bunlar. Ben kendimden söz ediyorum.
Keşke tüm kimliklerimden kurtulabilsem ve bir dünya vatandaşı olabilseydim. Tüm sınırlardaki dikenli tellerin insan beyninin ürünü olduğunu haykırabilseydim... Lanet olsun!
Ölenlere ölecek olanlara diyorum ki: Bi çaresi bulunur be dostlar...