Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

ALİ GALİP AKYILDIRIM

http://blog.milliyet.com.tr/aligalip

12 Ekim '17

 
Kategori
Güncel
 

Ölüm Var Ölüm Gibi; Ölüm Var Zulüm Gibi…

Ölüm Var Ölüm Gibi; Ölüm Var Zulüm Gibi…
 

Hani demiş ya şair, “biz şimdi ölsek; en fazla kahve de çaylar soğur…” diye. Fukara işçi ölümleri sıradan olduğundan, kimsenin çayını bile soğutmuyor kahvede.


Önce ki gün İzmir’in Aliağa ilçesindeki Tüpraş Rafinerisi’nde bakım çalışması yapılırken, ürün tankında oluşan basınç nedeniyle meydana gelen patlamada 4 işçinin yaşamını yitirdiğini, 2 işçinin de ağır yaralandığını haberlerde izledik.

Dört can gitti, dört aileye ateş düştü. Kaç çocuk yetim kaldı bilmiyoruz.

Ve 24 saat geçmeden unutuldular…

Aliağa Kaymakamı, “başka bir sızıntı veya TÜPRAŞ'ın genelini, faaliyetini etkileyecek bir durum olmadığını, patlama sonucunda 4 işçinin vefat ettiğini, olaydan dolayı etkilenen 2 kişinin olduğunu bunlardan birisinin yaralı kabul edildiğini diğerinin durumunun ağır olduğunu söyledi. yaralı kabul ediyoruz durumu hafif. Hepimizin başı sağ olsun" diye konuştu.

İşte bu kadar! Üretim devam ediyor. Para akışı devam ediyor. Ölenlerin yerine elbette ki yenileri alınacak…

Hani demiş ya şair, “biz şimdi ölsek; en fazla kahve de çaylar soğur…” diye.

Fukara işçi ölümleri sıradan olduğundan, kimsenin çayını bile soğutmuyor kahvede.

Çaylar içilirken seyrediliyor haberler ve bir sonraki haberle unutuluyor ölenler.

Hatta haberlerde bile yer almadığı çok oluyor.

Neticede fukara ölümü!

 

 “Nerede nasıl geleceği belli olmaz fukara ölümünün.”

Bazen yerin metrelerce altında bir maden ocağında yüzlerce can gider…

Bazen başka bir madenin heyelana açık alanında onlarca can gömülür tonlarca toprağın altına.

Bazen bir kamyon kasasında onlarca tarım işçisini bir arada görür.

Bazen de, bodrum katlarında su baskınları ile.

Bazen şantiyedeki naylon çadırın yanması ile.

Bazen bir tersanede,

Bazen de bir köprü inşaatının elli metre yüksekliğinden düşürerek…  

Sonuçta giden yaşanmamış hayatlardır.

Kısacası, yaşanmamış hayatların adıdır sudan ucuz ölümler.

Bu ölümlerde ateş hep düştüğü yeri yakar.

Suçlu ölen olur,

Ölümün adı “kader” olur.

 Nerede nasıl geleceği belli olmaz fukara ölümünün.

Günde on saat çalışıp asgari ücret alanların hikâyesidir “fukara ölümü”

Hepimiz tanıklarıyız ülkemizde ki ucuz ölümlerin…

Tersanelerde, maden ocaklarında onlarca can gider.

 En hafif depremlerde onlarca insanımız enkaz altında kalır.

Ucuz ölümler ülkesiyiz ya,

Sanıklarını bulamıyoruz.

Bulup ta soramıyoruz neden diye.

Ölümlerin sudan ucuz olduğu bir ülkede yaşıyoruz farkında mısınız?

 

Hayat bu kadar acımasız mı?

İnsan bu kadar değersiz mi?

Yükselen alışveriş merkezleri, oteller, iş kuleleri, büyük büyük gemiler, köprüler işçilerin emeği ile meydana geliyorlar.

Bu saydığım devasa inşaatlarda işçilerin emeğinin yanında kanı var.

Köprüler yaparlar üzerinden geçemezler.

AVM’ler yaparlar içinde gezemezler.

İş kuleleri yaparlar önünden bile geçemezler.

Hayat böyle bir şey herhalde,

Yaparsın kullanamazsın.

Sadece evine ekmek götürmenin derdinde olursun.

 

“Ölüm bu,

Fukara ölümü

Geldim, geliyorum demez.

Ya bir kuşluk vakti, ya akşamüstü,

Ya da seher, mahmurlukta,

Bakarsın, olmuş olacak.”

 

Bakarsın sevdiklerine haber gitmiş.

Bakarsın çocukların boynu bükük kalmış.

O boynu bükük kalanlar bir gün en can alıcı soruyu sorarlar.

Babamın hayatı bu kadar ucuz muydu? Bu cinayetlere kaza süsü veriliyor olmasın?” diye.

Kim nasıl cevap verir bilemem.

İş kazalarında hayatlarını kaybeden tüm işçi kardeşlerime rahmet diliyorum. 

 Ali Galip AKYILDIRIM

 

 
Toplam blog
: 264
: 396
Kayıt tarihi
: 28.07.14
 
 

1959'da doğdu. Sınıf Öğretmenliği okudu.1979'da Öğretmenlik görevine başladı. Hayatın; okumak, ya..