Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

22 Eylül '10

 
Kategori
Kitap
 

Ömürden uzun idealler

Ömürden uzun idealler
 

Günlük yaşamda, eve ekmek götürebilme mücadelesi içinde hayatı nasıl ıskalamışız fark ediyor musunuz?.. Saçlara aklar düştüğünde, gençlikte zorladığımız hayal dünyamızın sınırsız kapılarından hangi ideallerimizi gerçekleştirdiğimizin muhasebesini yapmaya kalktığınızda, yaşınız kaç olursa olsun, bir de bakıyorsunuz, belki de hala sonuç yok… Çünkü ideallerin sonu yok. İnsan ömrü, insanın idealleri kadar uzun değil.

Belli bir yaştan sonra geriye bakmaya cesaret edip, hiçbir şey göremeyip de ‘’hayat boş, işte geldik, gidiyoruz’’ diye kötümserliğe kapılanlar, idealleri uğruna mücadele etmeyi göze alamayanlar, ideallerinin ümitsizce bittiğini, ya da ideallerinin tamamını gerçekleştirdiğini sananlardır. İdeal, bir umut, heyecan, kimine göre de ömrün gittiği yere kadar, ancak hayatın sona ermesiyle bitecek bir başarma hırsı ve mutlaka olması gereken azim duygusu ama kesinlikle insanın gerçekleştirmesi gerektiği yaşam amacıdır.

Sn.Vehbi Koç’un en küçük kızı Suna Kıraç’ın hayatını anlatan ‘’Ömrümden uzun İdeallerim var!’’ adlı kitabı okurken, onun Koç Topluluğunun bugünkü varlığında, zaman zaman babasına dahi ters düşecek, ideal, prensip ve radikal kararlarıyla, ne kadar büyük bir pay sahibi olduğunu hayranlıkla izliyor, şu an çalışmayan hiçbir vucüt azasına ve onca başarıya karşın, ideallerinin hala bitmediğini okurken bu muhteşem insanın sadece bulunduğu ve büyüttüğü topluluğa değil, ülkesine eğitim, bilim, sanat ve kültür adına ürettiği projeleri ve gerçekleştirmek için verdiği mücadeleye saygı duyuyorsunuz.

Hayatını Vehbi Koç’un çocuğu olarak sorunsuzca ve en üst düzeyde yaşamak mümkünken, kendisini böyle yıpratıcı bir mücadelenin içine atıp, bunu hastalanıncaya kadar sürdürebilmek, başarılı olabilmek, belki aile genlerinden kalıtımsal bir miras ama geriye dönüp, ben bütün ideallerimi gerçekleştirdim demiyor, diyemiyor. O hala ideallerinin çok daha fazla olduğunu ama işte buna da hastalığının imkan vermediğini, belki de ömrünün yetmeyeceğini anlatıyor gözleriyle.

Bu kitapta, sadece şartların ve imkanların, ideallerin sonunu belirlemediğini, ideallerin gerçekleşebilmesi için kim olunursa olunsun , bunun için çaba gösterip, mücadeleden asla vazgeçmemeniz gerektiğini, yaşanılan olaylarla daha iyi anlıyorsunuz.

Bir TV programında Konya’da bir emekli öğretmenin, tek başına, hiçbir yerden destek almadan çorak bir araziyi ağaçlandırma çaba ve çalışmalarını izlemiştim. Öğretmenin en büyük ideali yaşadığı şehri çöl olmaktan kurtarmak. Yüz metrelerce çorak araziyi yemyeşil yapmış. Durmadan ağaç dikiyor, onları sulama projeleri ile gerçekleştiriyordu. İdealller yaş ve imkan tanımıyor. Belki bir ömre sığmıyor ama yaşadığın yere kadar gidiyor işte. Umutla. Heyecanla….

Suna Kıraç’ın, gözleriyle anlattığı ideallerini, koca kitapta nasıl başardığının sevincinden çok, geride kalan ideallerine ömrünün yetmeyeceğinin üzüntüsünün ifadesi, umutsuzca sadece geriye bakıp, ‘’hayat boş, geldik gidiyoruz’’ düşüncesinde olanlara bir hayat dersi gibiydi ve gerçekleşir veya gerçekleşmez, insanın, ölene kadar, pes etmeden, mutlaka idealleri ile yaşamak zorunda olduğu gerçeğini yansıtıyor, adeta ömre meydan okuyan bir mücadele gücü veriyordu.

 
Toplam blog
: 465
: 918
Kayıt tarihi
: 15.01.09
 
 

İstanbul doğumluyum.. İstanbul'un  tramvaylı döneminden bu şehirde yaşıyorum. Gençlik yıllarında ..