Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

30 Mayıs '16

 
Kategori
Kişisel Gelişim
 

Omurgasız duruş olur mu?

Omurgasız duruş olur mu?
 

“Her devrin adamları”…

Çok görür olduk bunları,

Bir bakarsın devir uygunsa Anıtkabir’de en önlerde,

Bir bakarsın devir değişir taasubun bayrağı altında kolkola,

Görünüşü çağdaş, kıbleleri para ve şahsi menfaat olanlar,

Kılıflarının içi şark kurnazları...

 

Laf ebesi herkesi kandırdığını düşünen şahsiyetler,

Bukalemun gibiler,

Zamanın ruhu değişir gibi gözüktüğünde anında dümen kıran,

Gemileri ilk terk edenler...

 

İnsan görünümlü, hırs budalaları,

Kol kola yürümedikleri kalmayan,

Her devrin adamları,

Allahı para olan omurga yoksunları...

 

Dik duramayan, duruşa sahip olamayanlar,

Her ne kadar hallerinin bilinçlerinde olsalar da,

Onlar için yadırgayıcı bir durum söz konusu değil ve şaşıracak bir şey de yok,

Her duruma uygun bir bahaneleri mevcut...

 

Gücün yağdanlıkları kişiliksiz şakşakçılar,

Egemen yapıların yüzdeci tırtıkçıları,

Masadan düşen kırıntıların özsaygısız karıncaları...

 

Elbette farkındalar ne olduklarının,

Ancak yedikleri naneleri herkes bilse de,

Zeytinyağı olmaya ve üste çıkmaya çalışırlar,

Sonuç mu? Debelendikçe batarlar...

 

Karakter, duruş yerle yeksan,

Hala kendilerini kandırıyorlar,

Rüzgarın yönünün değişeceği zamanı yokluyorlar,

Hissettikleri anda söylediklerini, yaptıklarını inkâr ediyorlar.

Sayıca çoklar haddinden fazlalar...

 

Birçoğu ne yazık ki medeni görünümlü,

Sizin gibi bizim gibi,

Paranın, mevkinin, payenin köleleri,

Gözleri dönmüş, acınası ruhlar...

 

Üzerlerine sinen kötü kokular içlerine işlemiş,

Vicdanlarını, kalplerini çürütmüş,

Gözlerden fışkıran maddi tutkunun, hırsın ateşi,

Hem kendilerini hem çevrelerini yakmış...

 

Yetişmiş, birikimli insanlar,

Birikimlerini kendilerini inandırmaya çalıştıkları şeylere feda ediyorlar,

Toplumu uyutmak için populizmde nirvanaya ulaşıyorlar,

Geniş kitlelere ayna olup farkındalık yaratabilecek güçleri varken,

Onları uyutup, sürü haline getirip onlardan geçiniyorlar...

 

Düzenin acınası kemirgenleri olmuş insancıklar,

Her melanetin altından çıkıyorlar,

Değersiz olmak onlara yetmiyor,

Herkes de kendileri gibi değersiz olsun istiyorlar...

 

Lakin farkında olmadıkları artık her şeyin herkesçe biliniyor olması,

Kendilerini ne kadar kandırsalarda,

Yaptıkları makyaj suratlarından akıyor,

Omurga olmadığından vücud dik duramıyor, eğiliyor,

Kendi ile aynada yüzleşemeyen kayıp ruhlar bunlar...

“Daha da daha da...” diye fazlası için kendi sarmallarında kaybolan,

 

Gözlerinin içerisine bakın onların,

Yalanın, dolanın, karanlığın ışık diye sunulduğu lağımın derinliklerini göreceksiniz...

Aydınlanma, işte bu kitleyi uyutan her devrin adamı tiplere rağmen yaşanır,

Lakin bir bakmışsın kapmış bayrağı senden öne geçmiş koşturmakta,

Zira bu durumda da rol çalabilecektir onlar...

 

Kendine saygısı olmayan onur yoksunudur onlar,

Acırsınız onlara hem de çok,

Kendileri için değil, aileleri için ve onlara bıraktıkları kötü ün için...

 

İçi boş kıyafetlerdir, durmaksızın konuşan arsızlar,

Sineğin atıklara yapıştığı gibi her devir güce yapışırlar,

İzleyin ve ibret alın bu her kabın adamlarını,

Çevrenizdeki madrabazları,

Riyakâr her devrin adamlarını...

 

Berk Yüksel

 

 
Toplam blog
: 242
: 32770
Kayıt tarihi
: 09.03.07
 
 

21 Aralık 1973, Ankara doğumludur. Lisans ve yüksek lisansını “İşletme” alanında yapmıştır. Araşt..