Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

01 Ocak '21

 
Kategori
Dünya
 

ONAY MAKAMLARI

Önümüzde bir ekran, sözüm ona yılbaşı etkinliği; kadın oynuyor ve bu kadının oynaması diğerlerinin ağzının sularını akıtmak için hazırlanmış kostümlerle kadını bir oyun aracı olarak sunuyor ve bununla mutlu oluyoruz.

Vücutlarına bilmem kaç kez botoks yapılan kadın mı erkek mi belli olmayan tipte insanlar söylüyormuş gibi ağızlarını oynatırken, sözüm ona hep birlikte eğleniyoruz. Bir insan diğer insanı neden eğlendirmelidir, böyle bir meslek neden ve nasıl icat edilmiştir. Bir insan neden diğer insan için eğlenme aracı olmak zorundadır ve dahası bunun para ile hizmet satın alma şeklinde gerçekleşmesine ne demeli? Her iki tarafı da hizmet sunan ve hizmet alanı farklı bir şeye dönüştüren dünya elindeki hangi güçle bir insanı diğerinin eğlence malzemesi yapmaktadır? Buna değer biçmek, böyle bir değer ortaya koymak dahası meslekler haline getirmek insanda yaratılan eksiklik duygusunun tatmin edilmesine yönelik planlı ve organize büyük bir arka planın olması gerekir. Hikâyelerini okuduğunuzda size hizmet sunan insanların da bir anne ve babalarının hatta kardeşlerinin olduğunu öğreniyoruz. Hatta bazıları henüz bir yaşında sütten kesilmemiş çocuklarını bırakıp gelmişler. Ortamda bulunan insanlar insanları para ile takas ediyorlar. Daha çok para demek daha fazla zevk demek, o halde zevk mutluluk ve elbette insan para ile alınıp satın alınabilen bir değere indirgenmiş durumda ve kimse insan değerini yükseltmek için bir şeyler yapmak yerine insanın hayatta her türlü zevki yaşaması için teşvik ediyorlar. Yaşı ne olursa olsun, insan mutlaka o zevkleri yaşanmalıdır.  Yaşamalıdır ki hayattan tat alsın. Ne tadıdır bu? Kime göre ve neye göre bir tattır bu? İş bulamayan bir kadın ailesi tarafından da şiddete uğrayınca böyle bir hayat tarzı seçiyor öte yandan arabasız ve kıyafeti (façası) düzgün olmayan yüz verilmediği için kimsenin dikkate değer bulmadığı gencecik nice adamlar her gün uyuşturucu satmaya razı oluyor, hırsızlık yapıyor? Çünkü normal işlerle bir araba sahibi olmak, bir ev sahibi olmak kolay değil. İşini bilenlerse daha organize işler yapıyorlar. Çevre tutup kendilerini dikkatlice ve suça bulaştırmak yerine kanunların arkasından dolanarak işadamı gibi davranıyorlar. Dünyaya dair daha fazla zevk ve sefa yaşamak olan temelindeki uğraşlar neticede insanın ömrünün sonunun bilinmezliği konusunda bilinmezlik taşıdığından niyet edilen şeylere çoğu zaman ulaşamadan “kime niyet, kime kısmet” durumu hikâyelerini bırakıyor birçok hayattan geriye. Bu konuda ortada dolaşan bir hikâye vardır ne derece doğru olduğunu bilemesek de dünyada bu işler bir şekilde böyle oluyor. Hikâye şöyle;

“-Anonim ve güzel bir yazı.

Öldüğümüzde paramız bankada kalır ama yaşarken harcayacak yeterli paramız yoktur. Gerçek şu ki öldüğümüzde harcanmamış epey paramız kalmıştır.

Çin'de zengin bir iş adamı öldüğünde bankadaki 1.9 milyar lira karısına kaldı. Karısı da adamın şoförüyle evlendi. Şoför şöyle söyledi: "Ben hep patronum için çalıştığımı sanırdım... Şimdi anlıyorum ki meğer o benim için çalışıyormuş!"

Acı gerçek şudur:

Daha çok yaşamak daha zengin olmaktan önemlidir. O halde kimin kim için çalıştığını sorun etmektense güçlü ve sağlıklı bir bedene sahip olmaya çalışmalıyız.

Son model bir cep telefonunun fonksiyonlarının % 70'i kullanılmaz!

Lüks bir arabanın aksesuarlarının % 70'i gereksizdir.

Lüks bir villanız ya da malikâneniz olsa alanın % 70'ini kullanmazsınız.

Gardırobunuz için durum farklı mı? Giysilerinizin % 70'i yepyeni durur.

Yaşam boyunca çabaların ve kazançların % 70'i başkalarının harcaması içindir.

Demek ki biz, kendimize ait % 30'a sahip çıkmalı ve ondan tam yarar sağlamalıyız.

O hâlde şunları yapın:

Hasta olmasanız bile düzenli olarak sağlık kontrollerinizi yaptırın.

Susamasanız da daha çok su için.

Çok ciddi sorunlarla karşılaşsanız bile onları boş vermeyi öğrenin.

Haklı bile olsanız diretmeyin.

Çok zengin ve nüfuzlu bile olsanız kibirli olmayın.

Varlıklı olmasanız da mutlu olmaya çalışın.

Çok meşgul bile olsanız aklınızı ve bedeninizi çalıştırmaya zaman ayırın.

Sevdiğiniz insanlar için zaman ayırın.”*

Herkes bir şekilde hayata dair bir şeyler öğretir. İki arkadaş konuşuyorlar. Sohbet konusu yaşı geçkin kart çapkınlara geliyor. İçlerinden birisi kendisinden beklenmeyecek bir olgunlukla(olgunluk standartlarından verilen bir enstitü, örneğin KEE onayı almadan böyle bir fikri nasıl savunursun sen?) ya senin yaşın olmuş altmış, neymiş efendim genç bir kızla buluşacaklarmış, parayı falan da hazır etmişler. Adamın derdi büyük. Yana döne ilaç arıyor. Yahu diyor senin bünyen bedenin bu işi yapmaya uygun olsaydı zaten yapabilirdin. Bedenin buna izin vermiyorsa demek ki böyle bir şeye de ihtiyacın yok, niye şansını zorlarsın?”

“Sonra haber aldık kalp krizi geçirip ölmüş. Bulduğu ilaç, nereden bulduysa kendi işini bitirmiş.”

“Sonra ne oldu?” Diye soruyor diğeri.

“Ne olacak? Eşi dul kaldı! Kendisi aslında bir varyemezdi. Yıllarca biriktirmişti. Tabi böyle bir olayla hayatı sona erdiğinden ötürü karısı ve çocukları bile cenazesine gitmedi, belediye kaldırdı adamın mezarını.”

“Sonradan duyduk serveti geride kalan aile üyeleri paylaşıp mahalleden ayrılmışlar.”

“İster misin şimdi eşi kocasından kalan serveti genç erkeklerle yesin”

“Olacağı o zaten. Parası için erkekle bir olan insanlar parası olan kadın bulunca niye yaşamasın…”

 

 
Toplam blog
: 2271
: 163
Kayıt tarihi
: 15.10.14
 
 

Bugünün doğrusu yarının eğrisi, dost görünenler düşman ve herşey aslında zıddı olabilir. Büyük ih..