Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Ocak '14

 
Kategori
Blog yazarları tartışıyor!
 

Önce ağaçları keseceksin... Sonra yağmur duasına çıkacaksın...

Önce ağaçları keseceksin... Sonra yağmur duasına çıkacaksın...
 

Çevre, Orman, duyarlılık, kalkınma, büyüme,teknoloji, Doğal Yaşam,Batı, Doğu Karadeniz


Son yılların en kurak kış mevsimini geçiriyoruz. Doğu bölgelerimizin yoğun kar altında olması normal seyrinde devam ederken Orta Anadoludan başlayarak Batı ya doğu ilerlediğimizde mevsimin oldukça kurak geçtiğini görüyoruz.

Geçen yıllara göre  yağmur ortalamasının oldukça altında bir yağış söz konusu.Yetkililer kuraklığın zaten giderek arttığını belirterek iklim değişikliği ile birlikte ileride çok daha olumsuz sonuçların ve  buna bağlı olarak sıkıntıların bizi beklediği uyarısını yapıyorlar.

 Buna şimdi önlem alınmazsa yarın çok geç olacağı muhakkaktır.

 Yaklaşık 4-5 yıl önce  ülke olarak yine oldukça kurak bir yaz geçirmiştik. Büyük kentlerimizde şehir suyu sıkıntısı uzun bir süre gündeme gelmiş Ankara ,istanbul ve izmir gibi metropolllerin içme suyu projeleri ve gelecek yıllarda daha da artacak sorunlara çareler üretme ve projelerinin bir an önce yaşama geçirilmesi dillendirilmişti.

Yaşamın en temel gereksinimlerinden olan içme ve kullanma suyu için Devletin, bakanlığın,yetkilillerin önemli adımları atmakta yavaş davrandıklarını gözlemek mümkün.

Elbetteki şehir içme sularının en temel kaynağı yağan yağmurlardır. Mevsim yağmurları olağan bir şekilde devam ettiği sürece bile artan nüfusa göre içme ve kullanma suyunun  orantılı olarak azalacağı bir gerçektir. Ancak küresel ısınma ve iklim değişiklikleri  yavaş yavaş değil gerçekten hızlıca bir değişim göstermekte ve buna bağlı olarak yağmurların ortalamanın altında olmasına neden olmaktadır. Zaten kısıtlı olan kaynakların birde azalan yağmurlarla ve artan nüfus nedeniyle kullanımın artmasıyla sorunların çok daha büyük olacağını görmek için kahin olmaya gerek yok.

Ülkemizin en çok yağış alan bölgesi Doğu Karadeniz bölgesidir. Rize, Artvin ve Trabzonun bir bölümü yıllık yağış ortalamamızın en üst seviyede olduğu şehirlerimizdir. Yüksek dağları ve bol ormanları ile hem bir oksijen deposu hem de yağmur bölgeleridir.

Ormanın mı yağmurların  o bölgeye daha çok yağmasını sağladığı yoksa Yağmur yağdığı için mi o bölgede ormanların daha çok olduğu tartışması aslında birbirini tamamlayan tartışmalardır. Ormanların yağmur yağmasına etkisi bazı bilim adamlarına göre yüzde 3-5 ler seviyesinde iken bazıları bunun çok daha altında olduğunu savunur.

 Aşağıda Sn. Necmettin Çepel Hocamızın derlediği bir analiz bulunmakta ve bu konu ile ilgili olarak biraz daha net ve ayrıntılı bilgi içermektedir.

Transpirasyon,

 Transpirasyon, bitkilerin topraktan kökleri ile aldıkları suyun çok az bir kısmını fotosentez olayında kullandıktan sonra, geriye kalanını buhar halinde atmosfere vermeleri olayıdır.
 Buna bazıları “terleme” derler. Bu anlamda böyle bir terimin kullanılması hatalıdır. Çünkü terleme, bitkilerden suyun buhar halinde değil, sıvı damlacıkları halinde çıkması olayıdır.
 Örneğin evlerdeki süs bitkilerine, bol miktarda su verilirse ve salonun havası da  çok nemli ise, o zaman bitki, bünyesine aldığı fazla suyu sadece buhar halinde transpirasyonla havaya vererek, bu suyun fazlasını dışarı atamaz. Bu gibi durumlarda, damlacıklar halinde yaprakların ucundan suyu dış ortama vererek su dengesini sağlar. İşte bitki yapraklarının ucundan bu şekilde inci tanesi gibi su taneciklerinin çıkması olayına “terleme”, bilimsel adıyla “gutasyon” denir.
 Bitkilerin transpirasyonla harcadıkları su miktarı, bitki türlerine, yetişme ortamlarının iklim koşullarına, topraktaki su miktarına ve hava hareketleri gibi birçok doğal faktöre göre değişir. Ayrıca bu hususta bitkinin su iletim sistemlerinin karakteristiği de önemli roller oynamaktadır. Bitkiler bol su bulduklarında lüks tüketim de yaptıkları için, aynı bitki sulak ve kurak yerlerde yayılış gösteriyorsa, bu yörelere göre de aynı bitki farklı miktarda su harcayabilir.
 Genel bir kural olarak, bitki tarafından topraktan alınan suyun yaklaşık olarak ancak % 1’i fotosentezde kullanılır, geriye kalanı transpirasyonla atmosfere verilir. O nedenle, bir yaz içinde topraktan 10 ton su alan bir ağaç, bunun 9,9 tonunu transpirasyonla buhar halinde atmosfere verir. Böylece, toprakla atmosfer arasında yağışlar için çok önemli olan bir su döngüsü (hidrolojik döngü) sağlanmış olur. Orman ağaçları transpirasyonla havaya çok miktarda su verdiklerinden,  ormanlık bölgelerde nem bakımından zengin atmosfer oluşturarak yağışlara neden olur. Onun için ormancılıkta “Ormanlar yağışların yularıdır” özdeyişi çok kullanılır. Böylece ağaç, bir özverinin canlı örneği olmaktadır. Topraktan aldığı suyun çok az bir kısmını kendi için kullanarak, çoğunluğunu çevresine verir. Bu şekilde de gizemli su döngüsünün çok önemli bir istasyonu olduğunu kanıtlar.

      Bitkiler, gerçekten traspirasyonla yüksek miktarlarda su harcarlar. Örnekler:
 Bir mısır bitkisi, bir günde transpirasyonla 2 litre, bir meşe ağacı bir günde 570 litre su harcayabilmektedir. Bir ağacın yılda 20 ton suyu transpirasyonla harcayabildiği araştırmalarla belirlenmiştir. (Daubenmire 1974, Spurr and Barnes 1973)

 Yaprakların transpirasyon işlevi ile meydana gelen su harcama miktarları, özellikle orman ağaçları için, orman ve iklim tiplerine göre çok değişmektedir. Buna ilişkin tipik örnekler aşağıda verilmiştir (Sukachev and Dylis 1968) :

                                                                                   Yıllık transpirasyon        Yıllık yağış
 İklim Bölgesi                   Orman Tipleri                        mm                                    mm
 Tropikal                    Java Yağmur Ormanları           2300-3000                         4200
 Tropikal                     Java Dağ Ormanları                     740                                 3600
 Ilıman Kuşak             Almanya-Kayın                             448                                   670
 Ilıman Kuşak             Almanya-Huş                                563                                   670
 Ilıman Kuşak             Moskova Yöresi-Çam                   260                                   600
 Kurak Step                 Volgagrad-Çam                            146                                   325                                                               
  Bu sayısal değerlerin incelenmesinden kolayca anlaşılacağı üzere, transpirasyon miktarı, orman tipleri ve yıllık yağış miktarı arasında bir ekolojik denge vardır. Bu örnek bize, insanoğlunun kendisi için dengeli yaşam koşulları yaratması bakımından, niçin doğayı tahrip etmemesi gerektiğini göstermektedir. Ayrıca, ormanların transpirasyonla atmosfere verdiği nemli havanın, rüzgarlarla binlerce kilometre uzağa taşınarak oralara yağış halinde düşmesini şu şekilde yorumlayabiliriz. Ağaçlar topraktan aldığı suyu, nasıl başka ortam ve canlılara paylaştırıyorlarsa, insanların da doğa nimetlerini başkaları ile hakça paylaşmaları gerekmektedir.
                                                                      Yaprağın Dili sayfa: 36-37
                                                                       Prof. Dr. Necmettin

ÇEPEL

 

Bu bilgiler ışığında  Ormanlarımızın korunması ve geliştirilmesi gelecekte yaşanacak bir çok olumsuz yaşam koşullarını önleyebilecektir.

Gerek Belediyelerimiz gerekse Devlet yetkilileri kalıcı  ve kısa vadede uygulanabilir projeleri hayata geçirerek mevcut ormanlarımızın miktarını artırmalıdırlar.

Sosyal sorumluluk gereği çevremizde olup biten, hem bugün hemde gelecekteki yaşamımızı etkileyecek olumsuzluklara da karşı koymamız gerekmektedir. İnsanlar kendilerini doğrudan etkileyen ancak etkisi uzun vadede ortaya çıkan  olumsuz uygulamalara  anında tepki vermekten maalesef uzaktır. Bizler bu  toprakları  çok daha iyi koruyarak gelecek nesillere daha iyi yaşam koşulları altında bırakacağımıza maalesef çok daha fazla tahrip ederek bir çok doğal kaynağı yok ederek yada kullanımını etkisizleştirerek geleceğide bir anlamda çok daha karanlık hale getirmekteyiz.

 Değişen ve gelişen  teknoloji,sanayileşme ile birlikte verimli toprakları yok etmektedir. İnsanlar çok daha fazla breysel hareket ederek ortak değerlerimizi kendilerinin anlık mutluluğu ve refahı için  tahrip etmektedir.

Doğanın bu denli gerçekten pervasızca tahrip edilmesine çok daha fazla tepki duymalıyız. Ağaçların sadece betondan binalar yapılmak üzere yok edilmesi gerçekten çok hazin bir tablo değil midir. Gelecekte insanlar yaşamak için suya yeşile oksijene ihtiyaç duyacak ise betondan evler asfalt yollar köprüler  kimin işine yarayacak. Elbette büyüme ve kalkınma için gerekli olan fiziki değişimleri kimsenin yadsımadığını bunların gerekli olduğunu düşünüyoruz. Ancak hiç bir kalkınma  yatırımının insanların yaşam koşullarının daha olumsuz bir duruma sürüklenmesini de kabul etmemesi gerekir.

 Ülkemizde  ormanların   gerek rant gerekse doğal afetler nedeniyle giderek azaltılmasına tepkimizi vakit kaybetmeden göstermeliyiz.

Tepkimiz ve yapabileceğimiz şey sadece yağmur duasına çıkmak mıdır.?  Bu konunun gazete ve televizyonlarda haber olması bile  çevre duyarlılığımız ve onu korumada  hangi seviyede olduğumuzun bir göstergesidir.

 

 

 
Toplam blog
: 96
: 648
Kayıt tarihi
: 12.08.08
 
 

Karadenizliyim. İzmir' de yaşıyorum.  Dünyanın tek bir ülke  olduğuna inanarak  bütün insanların ..