Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

15 Şubat '08

 
Kategori
Futbol
 

Önüm arkam sağım solum açık federasyon

Önüm arkam sağım solum açık federasyon
 

Futbol Federasyonu’nun 45. Başkanı Hasan Doğan oldu. 14 Şubat 2008 günü yapılan olağan üstü genel kurulda 237 delegenin katıldığı oturumda 222 oy alarak Başkan “atandı”.

Evet “atandı” diyoruz.

“Seçim” desek, “yasal” olarak doğru olur, ancak “seçim”, “seçim” gibi olmadı ki? Niye olmadı? Çünkü karşısında rakip yoktu. Rakip olmayan bir genel kurul, “yasal bir genel kurul” olur, ancak, “seçim”, “seçim” gibi olmaz. “Seçim” kriterleri taşısa bile, “seçim” gibi “seçim” olmaz. Hani ünlü bir futbol yorumcusu “penaltı, penaltı” gibi olmalı diyor ya, “seçim” de “seçim” gibi olmalı. Ama olmadı işte.

Hasan Doğan resmen “atandı”.

Hasan Doğan, “tulum” çıkardı bu seçimde, pardon “atamada”.

237 delegenin 222’sinin oyunu aldı.

Başkan adayı olarak tek başına girdiği genel kuruldan “Başkan” olarak çıktı.

ATV Sabah ihalesine tek başına katılan “Çalık Grubu” gibi, girdiği ihaleyi tek başına aldı gitti. Rakip makip, aday maday yoktu karşısında.

“Çıksaydı be kardeşim, Hasan Doğan’ın suçu ne bunda?” diyenimiz var mı halâ?

Tabi ki yok. Hasan Doğan’a, Futbol Federasyonu Başkanlığı, anasının ak sütü gibi helâl olsun.

Yasal mı yasal.

Her şey kitabına uygun. Kimsenin itiraz etmeye hakkı yok.

Genel kuruldan günlerce, hatta aylarca önce “Başkan” olacağı belliydi.

Nasıl belliydi?

Spordan Sorumlu Devlet Bakanı Murat Başeskioğlu, İzmir’den gelen ve tarihi Alsancak stadı’na işlerlik kazandırmak için Futbol Federasyonu bütçesinden pay almak isteyen heyete; “Boş verin, zaten bir aylık ömürleri kaldı, sonra bakarız” dediği için mi? Yani, Haluk Ulusoy Federasyonu’nun ipinin çekildiği zaten belli olduğu için mi?

Yoksa, yeni çıkarılan Futbol Federasyonu yasasında belediyelerin delege oy hakkının yüzde 62’den yüzde 88’e çıkarılmasının asıl nedeninin belediyelerin AKP iktidarının elinde olması ve kulüplerin yüzde 60’ının da yine AKP’li belediyelerin elinde olmasından mı?

Yoksa “Kulüpler Birliği”, Hasan Doğan’ı Federasyon Başkanı olarak görmek istediklerini günlerce önce açıklamasından mı? Bunun sebebinin de, kulüplerin mali denetlemesini Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın “manevi evladım” dediği Tuncay Karartı’nın kulüpler üzerindeki sıkı vergi denetimi yapmasından mı?

“Sıkı denetim” dikkat edelim, çok “sıkı”.

Bu yüzden m, karşısına rakip çıkmadı?

Bilemeyiz.

Biliriz de açık yorum yapamayız. Ucu bir yerlere farklı dokunur. Kıyısından köşesinden birazcık dokundururuz.

Dokundurmasına dokundururuz da, dokundurmadan dokundurmaya fark vardır. Hukukî ve etik çerçevede dokundurmayı az çok bildiğimden, dokundurmanın uslûbu ve yönteminin dışına çıkılır diye korkarım. Bu yüzden “açık yorum yapamayız” diyorum, fazla ileri gitmek iyi olmaz. Değilse, bildiğimizi hiçbir zaman saklamayız. Belgesiz ve bilgisiz hareket etmeyiz. Dokundurmayı da bu çerçevede bırakmak en iyisidir diye düşünürüz, değilse gözümüzü budaktan sakınmayız. Bilgiyi sakınırsak ve söylemekten çekinirsek, yazık olmaz mı onca emeğe ve eğitimimize?

Yazının bütününü ve içeriğini kaybediyorum gibi geliyor. Konudan da saptık mı ne? Ama bunları da yazmalıyız ki, “futbolu bilmiyorum” diye itiraf eden birinin de “Başkan” olması karşısında, istemeden kendimizi anlatmaya “mecbur” olduğumuz bilinsin. Lâf olsun diye yazmıyorum. 12 Şubat 2008 günü “AKP’nin Yeni Başkanı Hasan Doğan” (http://blog.milliyet.com.tr/Blog.aspx?BlogNo=91788) başlıklı yazımdan bir gün sonra 13 Şubat 2008 günü Fotomaç gazetesindeki köşesinde Hıncal Uluç “Türkiye Bitmiş” başlıklı yazısında “70 milyonluk bir ülkede Hasan Doğan dışında bir aday bulunamıyorsa yazıklar olsun. Olabilecek en yanlış adamı aday gösterdiler” diyordu. 14 Şubat 2008 günü ise Sabah gazetesindeki köşesinde yine Hıncal Uluç “Bula Bula Bulduğumuz Aday” başlıklı yazısında “spor adım adım siyasetin kucağına oturuyor, hayırlı olsun” diyordu.

Bu işi “lâf olsun diye” yazmadığımız konusu, bu konuya az çok kıyısından köşesinden bulaştığımızdan değil de “işin tam içinde” olduğumuz için yazdığımızdandır. Kusura bakmayın, akademik çevrede böyle bir şey çok ayıptır. Kişi kendisini anlatmaz. Yaptığı çalışmalar ve yayınlar zaten o kişiyi tanıtır. O alan içindeki ilgili insanlar zaten bu kişiyi bilirler. Ama “futbolu bilmiyorum” diyen birinin “Başkan” olması karşısında, yine bu işi bilmeyenler, ama ne yazık ki “bilmediklerini bile bilmeyen yazarlar” tarafından “şak şak” alkışa tutulunca biz de kendimizi tutamadık. Bunları görünce, ister istemez konunun içine “konu” soktuk. Kusuruma bakmayın, özür dilerim.

15 Şubat 2008 günü Vatan gazetesinde “Futbolun Önü Açık” başlıklı yazısında Tayfun Bayındır bakın ne yazmış:

“Listeye son dakikada girmiş gibi gözüken bir isim dün herkesi çok şaşırttı. Bu isim Maliye Bakanı Kemal Unakıtan’ın danışmanlarından mülkiye kökenli ekonomist Tuncay Karartı idi. Oysa benim edindiğim izlenim, Karartı’nın ilk günden itibaren listede olduğu biçiminde. Eskişehir delegesi olması, Eskişehir Milletvekili maliye bakanımızın danışmanı görevinde bulunması, üstelik Kulüpler Birliği’nin vergi görüşmelerinde yer alması, Karartı’nın listenin en sağlam isimlerinden biri olduğunun kanıtı”.

Evet, Tuncay Karartı, “en sağlam isimlerden” biriymiş. Bu da Tayfun Bayındır’ın “Futbolun Önü Açık” adlı yazısının en sağlam “kanıtı”.

Alın size bundan daha iyi kanıt olur mu?

Gördüğünüz gibi futbolun önünün açık olmasının kanıtı bu kanıt’mış işte.

Öğrendiniz mi?

Valla, ben de yeni öğrendim böyle bir kanıtı.

İyi bir kanıt (!...). Sıkı bir kanıt.

Michael Jackson “kara” yüzünü “ak”laştırmaya çalıştı, ne hale geldi görüyoruz. Elin içine çıkamıyor. Steril ortamlarda yaşamaya mahkûm oldu. “Doğan” bir canlıyı da “karart”maya çalışmak elbette çok kötü olur. “Kara”“ak” yapacağız diyenler ortamı daha fazla “karartırlarsa” o zaman daha da kötü olur. Umarım “karart”mayız.

Lütfü Özel de 15 Şubat 2008’de Vatan gazetesinde “Anlaşılan Tuncay bu kez ‘depara kalktı’” diyor.

Tayfun Bayındır “Futbolun Önü Açık” başlıklı yazısında devamla; “Yani kadro dört dörtlük görünüyor. Bir de üzerine kulüplerden aldıkları en az bir yıllık toleransı koyarsak, bu federasyonun önü çok açık diyebiliriz” diye devam ediyor.

Açık olan bir şey var ama önü mü arkası mı sonra belli olacak?



 
Toplam blog
: 135
: 1226
Kayıt tarihi
: 11.10.06
 
 

Ankara Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu Öğretim Üyesi. Spor Sosyolojisi, Popüler Kültü..