Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

11 Ağustos '06

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Onun adı "Rudi"

Onun adı "Rudi"
 

“Doğumla birlikte ölüm süreci başlar”

Onun yaşlanarak ölebileceğini düşünemezdim. Keşke dünya üzerinde varlığımızı sürdüren biz beş duyulular, onun kadar hayata bağlı olabilesek.

17 gündür, ölümle yaşam arasındaki o bilinmez bölgede hayatını devam ettirmeye çalışıyor. Orada verdiği savaşı kimin kazanacağını, doğanın bir kanunun olduğunu biliyorum. Sadece az yaralı ve acısız geçirmesi için her akşam kucağıma alıp dua ediyorum. 9. canının kavgasını verirken gözlerime bakıyor ve “sırtımı, gıdığımı okşamaya devam et” diyor bana sessizce. 14 yıllık yaşamında bakmadığı gibi bakıyor.

Ben ise 17 gündür işime geç kalıyorum. Çalar saatler ardı ardına çalıyorlar, her birini susturmayı başarıyorum. O susmazdı. Fırlattığım terliğe rağmen hafta ortasında kapı aralığından beni ayıltma çalışmalarına devam ederdi. Nasıl anlardı cumartesi ve pazar sabahlarını! Parmak uçlarında yürümeye devam eder, ama bir minik ses bile çıkarmazdı.

Tapındığım mutfağıma 17 gündür giremez oldum. Önce onun yemeğini vermek, sonra kendiminkini hazırlamak öyle bir alışkanlıkmış ki, şimdi sadece kendim için mutfak dolaplarını açamaz oldum. Onun iştahı benim de yemek yememe neden oluyormuş meğer. Her yemeğimin tadına baktırıp ondan onay almak ne kadar derin bir alışkanlıkmış meğer.

17 gündür evi elektrik süpürgesiyle süpüremiyorum. O muhteşem pahalı, inanılmaz teknolojik, her türlü kılı, tüyü şeffaf saklama haznesine hapseden vakum makinasının, halının üzerinden çekmesi gereken kısa, beyazlı kahveli tüyler yok artık. Halbuki ne kadar aramıştı bu „özel“ elektirk süpürgesini. „Bıktım“ demiştim satıcıya. „Bıktım o parkelerin ve halıların üzerindeki kıllardan“. Neden kimse susturmamış beni!

Tatillere giderken onu veteriner kliniğine / hayvan oteline bırakırdım. Benim dönüşümü o küçük kafesin içerisinde beklerdi. Söylenerek, homurdanarak beklerdi. Ben neşeli kahkahalarla tatillerimden döndüğümde ufak kaprisler yapardı. Hiçbir beş duyulunun affetmeyeceği kadar hızlıca affederdi ama. Akşam kucağıma oturarak benimle televizyon seyrederken o kafesin içerisinde geçirdiği 15 günü unutmuş, gürültüyle hırlıyor olurdu.

17 gündür kolunda serumla ve ağzına zorla verdiğimiz mamalarla, vücudunun ona verdiği her türlü yaşlılık alemetlerini yenmeye ve hayata bağlı kalmaya çalışıyor. Gözlerimin içerisine bakarak ne yapması gerektiğini soruyor. Ona bu pamuk ipliğini bırakması gerektiğini söylemeye çalışıyorum. Bu dünyada „vadenin dolması“ diye bir deyim olduğunu anlatıyorum. Benim iyi olacağımı, merak etmemesini söylüyorum. Ama çok zorlanıyorum.

14 yıl boyunca bana sunduğu karşlıksız sevgi için teşekkür etmekten başka ne yapabilirim?

 
Toplam blog
: 12
: 1618
Kayıt tarihi
: 11.08.06
 
 

Yazılacakların en zoru kendi hakkında yazılacak olanıdır. Halihazırda otomotiv sektöründe satış dep..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara