Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Ağustos '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Onun rengi şimdi sadece kurşuni...

Onun rengi şimdi sadece kurşuni...
 


Artık aşk onun için, gümüş günlerin gölgesinde yitirilmiş bir masaldan ibaretti... Dört direkli ak bir yelkenlinin ufuk çizgisine parelel süzülüşünü kısık gözlerle ve hiç kıpırdamaksızın izlediği o günün akşamında, tüm gün seyirci olduğunun aslında geçmekte olan kendi ömründen başka bir şey olmadığını da, yine ondan başka bilen kimsesi yoktu...

Günboyu kımıldamaksızın oturduğu yerde, şimdi gün döngüsünü tamamlamış ve sahneyi geceye terk etmeye başlamıştı bile. Çıkan akşam ayazıysa inatçıydı bu gece...Oysa kapalı kapılar ardına saklanmış bir kalbe tesir edemeyeceğini bilmeksizin çabalıyordu...Artık onun sadece bedenini ürpertmekle yetinmek zorunda kalacağından hebersiz oluşundan, hala ısrarcı bir debeleniş içindeydi. Gümüş saçlı kadınınsa; bu fark edişe tepkisi sadece müstehzi bir gülümsemeydi...

Teni güneş yanığı; altın sarısı, turuncu arası ışıklı... avuç içleriyse saçları gibi hala beyazdı...
Usul usul alacaya bulanmış temmuz göğünü yararak doğuma hazırlanırken gece; o hala meraklı gözlerin hapsindeyse de buna vurdumduymaz....mendireğin ucunda hala birbaşına, erken saatlerde gündoğumuna tanıklığa geldiği o aynı yerindeydi...

Gidip sarılmak istiyordum ona...
Çekimserliğiminse tek sebebi; benzer bir filmin karelerini önceden de deneyimlememdi...
Dokunmak için bir anlık olsun gözbebeklerine, bir hamleye girişmekle girişmemek arasında kararsız kalakalıyordum öylece...kalben ona yakın fiziksel olaraksa hala uzakta...

Denediniz mi siz, bilir misiniz ne zordur kırılmış bir kalple yaşayan bir kadına ulaşmak?...
Sarılmak için uzanan kollarınız, sanki şeffaf bir gölgeye dokunuyormuşcasına boşlukta savruluveririr...

Ve o ; asla itmez sizi yada kaçmaz veya sarılışınızdan kaçınmaz...
Bu da en fenasıdır aslında... çünkü dokunuşları duymaz...
Bir anlık dönüşlerle bağlanacak olsada dünyaya, ne sizin ne de başka bir canlının varlığını umursamaz... alınmayın o bunu istese dahi, yapamaz...

Dokunduğunuz da bedenleri sıcak yada soğuk...
Gözleri; mavi, yeşil, kara yada ela...
Tenleri; ak yada buğday veya kömür gibi esmer... hiç fark etmez.
Tektir çünkü; tüm o kalbinde cam kırıklarıyla yaşayan kadınların rengi: O da, "Kurşuni"...

Ömrünün ak günlerini medcezirlere kaptırmıştır onlar...
Beyaz köpüklerin; hiç ummadıkları bir anda ve mutlaka büyük bir hızla alıp onları ,dipsiz sulara doğru savuruşuna şahitlik etmiş tüm o gözlerde, o benzer bakışı fark edersiniz ve hep o aynı kurşuni perdeyi...

Dokunuşları, kurşun soğuğu...

Sözleriyse, tek vuruşta öldüren işbilir bir tetikçinin savurduğu; kurşun yarası...

Kurşuni; bir zamansız yaşanan kayıpların rengidir, bir de ona tanıklık ederken elleri kolları zincirli olan kadınların...

Sevgi ve ışıkla,
Ayna

23.08.07
 
Toplam blog
: 268
: 1969
Kayıt tarihi
: 15.09.06
 
 

Var olan her oluş ve bozuluş hakkında gözlem, tahlil ve sonuca varma sürecindeki yolculuğumu, siz..