Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

21 Nisan '15

 
Kategori
Tarım / Hayvancılık
 

Orada bir köy yok uzakta..

Orada bir köy yok uzakta..
 

Özlediğimiz köy yaşamı...


Bir zamanlar gıda ve hayvancılık alanında dünyada kendi kendine yetebilen yedi ülkeden biriydi Türkiye. Anadolu ve Trakya coğrafyasının bereketli toprakları, havası, suyu her türlü tarım ürünü yetiştirmeye, küçük ve büyük baş hayvan üretmeye olanak sağlıyordu. Yüz yıllar boyunca Atalarından miras bu bereketli toprakları, sabah şafakla uyanıp akşam gün batımına kadar bir nakış gibi işleyen çiftçi ve köylüler, ürettikleri ile Türkiye ekonomisine büyük bir katkı sağlıyordu. Bütün bir aileyle ve adeta adanmışlık duygusu ile alın teri döktükleri topraklarda, köylerinde sağlıklı, huzurlu ve mutlu bir yaşamları vardı. Çok değil, belki otuz, kırk yıl önce Türkiye nüfusunun yüzde sekseni köylerde yüzde yirmisi ise kentlerde yaşıyordu. Bugün bu oran inanılmaz bir şekilde tersine döndü, yani artık nüfusun yüzde sekseni kentlerde, yüzde yirmisi köylerde yaşıyor ve bu değişim hızla devam ediyor…

Peki, ne oldu da, bu kadar insan, sağlıklı, huzurlu, mutlu yaşadığı hem de atalarından miras bereketli toprakları terk edip kentlere akın etti. Dünya ve ülke ekonomisindeki daralma, Tarım ve Hayvancılık yapabilmek için gerekli alet ve makineler için kullanılan Zirai Kredi maliyetlerinin yüksekliği, gübrede yaşanan sorunlar, iklim değişiklikleri ilk akla gelen etkenler olarak sayılabilir. Buna bir de, genel manada yaşam koşullarının baş döndürücü değişimi ile albenisi yüksek, ışıltılı ama bir o kadar da aldatıcı kent yaşamının köylerde yaşayan yeni nesilleri etkilemiş olabileceği eklenebilir.

Bu önlenemeyen hızlı değişim beraberinde büyük sosyal sorunlar da getiriyor. Ama bundan da önemlisi, bir zamanlar gıda ve hayvancılıkta dünyada kendi kendine yetebilen Türkiye’nin artık bu imkanlardan mahrum olduğu gerçeğidir. Bugün, daha önce ülkemizde ürettiğimiz birçok gıda ürününü ve canlı hayvanı dışarıdan ithal ediyor olmamız çok hüzün verici. Üstelik bu ürünler asla ülkemizde yetişen ürünler tadında ve lezzetinde değil, yavan geliyor bize. Peki, o güzel bereketli topraklarda tekrar özlediğimiz tarım ve hayvancılığa geri dönebilecek miyiz? İşte orası belirsiz, ummak istiyorsunuz, keşke diyorsunuz, ama bir kere küstürdük o toprakları…

Bugün ise, beton yığınları, kirli hava, müthiş bir araç ve insan kalabalığı arasında yaşamak sadece köyden kentlere göç eden insanları değil, böyle bir yaşamdan doludizgin kaçmak isteyen kentlileri de aynı ölçüde mutsuz ediyor. Azımsanmayacak sayıda insan da bugün köy yaşamını arzu ediyor. Hepsinin hayallerini; “ sabah temiz bir havaya uyanmak, kapıyı açınca yeşil ovaları, mavi gökyüzünü, ağaçları, uzakta yükselen dağları görmek, bir derenin şırıltısını duymak, kuş sesleri arasında doğayı kucaklamak süslüyor”.  Hele bir de, kümesten alınan taze yumurta, ağıldaki inekten sağılan taze süt, tarladan toplanan domates, fırında pişen ekmek ve çay eşliğinde çoluk çocuk neşe içinde yapılacak bir kahvaltıyı düşünürseniz, köy ve köy yaşamının insan doğasını nasıl sardığını anlayabilirsiniz. Hani bir güzel şarkı vardır, bilirsiniz; “ orda bir köy var uzakta, o köy bizim köyümüzdür ” diye başlar. Umarım bir gün “ hadi köyümüze dönelim” dediğimizde orada, uzakta dönecek bir köy bulabiliriz.!

 
Toplam blog
: 220
: 2018
Kayıt tarihi
: 02.07.06
 
 

Yazmak, ufkun da ötesine taşan engin bir serüven gibi gelir bana ve gençlik yıllarımdan bu yana v..