Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

04 Eylül '08

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Orhan Pamuk ve çay kaşığı şeklinde çikolata

Orhan Pamuk ve çay kaşığı şeklinde çikolata
 

Gazetem koltuğumun altında, yeni gitmeye başladığınız bir yerde sürekli aynı yere oturmak gibi bir takıntınız var mı?

Benim var…

En dipteki koltuk, cafenin tüm masalarını görüyor…

Masaları görmek demek, insanları gözlemlemek demek!

Bu da benim beslenme alışkanlığım.

***

Ali Kırca’nın Orhan Pamuk’la yaptığı röportajın ikinci bölümünün son beş dakikasını izleyebildim…

Pamuk, konuşmakta zorluk çekiyor. Cümleye başlarken kekeliyor…

Tutarsız!

Bana sorarsanız fazla yalnız...(!)

“ Yeni kitabımı yazmaya başladım, size bu kitabı anlatmaya niyetim yok ama!”

Otuz saniye sonra; “ kitabımın ismi bile hazır, insanın iç dünyasına derinine iniyorum”( <ı>Yazmaya başladığı <ı>kitabın ismini söyledi ama şu an ben anımsayamadım)

İki cümle peş peşe gelince Ali Kırca’da şaşırdı, detayın üzerinde durmadı.

Yirmi dört saat sonra Orhan Pamukla bir söyleşi daha yapılsın, yazmaya başladığı kitabın ismini tekrar söylemesi istensin! Söyleyemez!

İsteyenle sosislisine iddiaya girerim. Yanına da ayran…

Orhan Pamuğun el yazısı ile yazdığı romanları kareli defterlerden temize kim çekiyor…

Öyle biri var mutlaka, şu imla kurallarını bilen!

Adamın Nobel aldığı gerçeğinden yola çıkarak imla kuralları ve yaratıcılık üzerine söyleyecek sözü olan?

Vardır mutlaka!

***

Yanıma sessizce gelen garsondan sade kahve istedim. Aslına bakarsanız hiç sevmem( <ı>Kahve içme arap olursun)

Alengirli bir fincanda Türk kahvesi geldi...

Sigarayı telledim…

Önümdeki masada içeri girer girmez ortamdaki bütün dikkatleri üzerine toplayan bayan bana sırtı dönük oturuyor… Dar tek parça siyah bir elbise giymiş, bizim oralarda bu elbiseyi kadınlar düğünlerde giyer. Laf aramızda yakışmış. Giydiği kırmızı ayakkabıların yaklaşık yedi santimlik topukları sarı, çorabı siyah…

Kadının elbisesi iki kürek kemiğinin arasını açıkta bırakıyor ve tam orada bir haç var…

<ı>İnsan göremediği bir yerine neden dövme yaptırır?

Kim için?

<ı>( Düşündüm de detaylar birbirine karışmış olabilir, dar siyah elbiseli kadın, topukları sarı, kırmızı ayakkabılı kadın ve sırtında haç dövmesi olan kadın üç farklı kadın olabilir! Benim için mahsuru yok, sizin için var mı?)

<ı>

Kadın kürek kemikleri arasına o dövmeyi neden yaptırdı acaba?

Sevgilisi ya da kocası kadından bunu istemiş olabilir mi?

“ Bebeğim bana sırtını döndüğün zaman …..”

Başka?

İnançlarından dolayı? Olabilir…

Dikkat çekmek için?

Evet kesinlikle!

<ı>Ayak bileğine yılan dövmesini tercih ederim…

***

Masaların üzerinde küçük el broşürlerinin üzerinde kocaman;

“ Çikolatalı milk shake” yazıyor.

Çalkalanmış çikolatalı süt…

Çikolatayı yerken, sütü ayrı içsek, işlem bitince de olduğumuz yerde yaklaşık otuz saniye titresek…( <ı>Bırrrrr der gibi)

Sallamaysa sallama, sütse süt, çikolataysa çikolata!

Hiç içmedim, denesem mi?

Cık!

Garsona elimi kaldırdım, “bir sade kahve daha alabilir miyim?”

Ağzım zehir gibi bu ikinci kahve neyin nesi?

Köşede oturup mozaik pastanın canına okuyan gözlüklü yaşlı bayan, benim gazeteye takıldı. İstemek için iki defa niyetlendi ama ben gözlerimi kaçırınca vazgeçti...

Halden anlarım yahu…

“ Gazeteyi okumak ister misiniz?”

“ Çok memnun olurum.”

Karşılıklı gülümseme benim gazete yaşlı kadının ellerinde...

<ı>Ben olsam gazetesini okuduğum adama bir parça mozaik pasta verirdim. Ne olacak?

***

Sizi bilmem ama Orhan Pamuğun son kitabını almayı düşünmüyorum...

Daha eskilerini okuyamadım..

***

Sade kahveleri de boşuna içtim, çay kaşığı şeklinde çikolataları sütlü nescafenin yanında da veriyorlarmış!

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..