- Kategori
- Siyaset
Ortadoğu ve ABD
Yemen'de hükümet karşıtı güçlerin 5 yıldan beri devam ettirdiği ve 2009 yılının ikinci yarısından bu yana şiddetlenen çatışmaların Suudi topraklarına sıçraması İran-Suudi Arabistan arasında gerginliği arttırdı.Türkiye gündeminde yeterince yer almasa da iki ülke arasındaki Şii-Sünni gerginliği ABD'nin 2003 Irak İşgali'nde sonra bölgede Şii etkisinin artmasıyla güç kazandı. Yemen devletinin iç çatışmalarından türeyen savaş hali 2004 yılından bu yana en şiddetli aşamasına ulaşmış ve kriz artık uluslararası kimlik kazanmıştır.Geçen aylar içerisinde Suudi Arabistan devleti sınır ihlali yaptıklarını öne sürdüğü militanlara karşı Yemen topraklarında operasyon düzenlemiş, çatışmalarda şimdiye kadar en az 70 Yemen vatandaşı ile 73 Suudi askeri hayatını kaybetmiştir.
Haberlerden okuduklarımı sizlere ulaştırdıktan sonra Ortadoğu'da ABD saldırganlığının tetiklediği kanlı isyan hareketlerinin asıl nedenlerini irdelemeye çalışacağım. İran-Suudi Arabistan arasında zaten netameli olan ilişkilerin gitgide gerilmesi sadece Yemen Sorunu'ndan mı kaynaklanıyor? Terörizmin bu kadar yaygınlaşıp günlük hayatın bir parçası haline gelmesinde mevcut yöneticilerin ABD taraftarı veya sempatizanı olmasının büyük etkisi yok mu sizce? Bölgede etnik ve dini gerginlikleri kaşıyarak savaş ortamının yaratılması varlıklarını kan akıtılmasına bağlamış savaş ağalarına yaramaktadır. Ülkelerinin iç problemlerine dışarıdan yazılan reçetelerle çare aramak bizdeki Demokratik Açılım çuvallamasını akla getiriyor. Bölgesel Kürt Yönetimi'nin merkezi Irak hükümetine kafa tutmasını Süper Gücü arkasına almasına borçlu olduğunu hepimiz biliyoruz. Keza Suudi Arabistan, Ürdün gibi bölge ülkelerinin parçalanmış Ortadoğu siyasetinin gönülsüz taşeronu olduklarını da. Gönülsüzler çünkü iktidarlarını içeriden ziyade dış güçlere borçlular. Demokratik olmayan siyasi yapıları yüzünden Arap Yarımadası monarşileri varlıklarını ABD güdümüne bağlı kalmayı gerektirmiştir. Orta Asya'ya gelirsek; Afganistan-Pakistan siyasetinde Taliban'ın güç kazanması yerelleştirilmiş savaşların Pakistan'nın Belücistan eyaletini ve kuzeyde Swat Vadisi'ni kaplayan toprakları ülkeden ayırmayı amaçlıyor. Afganistan'da Hamid Karzai'nin yolsuzluklarla bezenmiş iktidarı, Pakistan ordusunun kendisine karşı darbe yapacağı öne sürülen Devlet Başkanı Asif Ali Zerdari'nin zayıf yönetimi dini ve etnik çatışmaların vardığı boyutun göstergesi.İki ülkedeki Taliban unsurları ile El-Kaide örgütünün güçlerini arttırarak devam ettirmesi İran'ı kuşatma amaçlı plana destek olabilir. İstikrarsızlaştırılan Pakistan sayesinde Sünni Cundullah örgütü iç kargaşayla boğuşan İran için tehdit haline getirilmektedir.
Ortadoğu'da kanla yazılan Genişletilmiş Ortadoğu Projesi (GOP) sayesinde Türkiye, Demokratik Açılım adı altında makyajlanan cendereye sokulmaya çalışılıyor. Üstelik, PKK örgütünün nerede, nasıl yaşadığı tüm ayrıntılarıyla bilinip, Açılım nedeniyle sokaklara yayılan etnik milliyetçilik hareketinin iç çatışma tohumlarını beraberinde getireceği ortadayken. İçeride gitgide zayıflayan AKP iktidarının sözde darbe ve suikast girişimleri, aynı zamanda devlet kurumlarını karşısına alma bahasına keyfi yönetimini sürdürme çabaları ekonomik krizden üreyen siyasi krizi yönetmede başarısız kaldığının en önemli işareti bana kalırsa. Sakın sırada biz olmayalım?