- Kategori
- Ben Bildiriyorum
Örtülü gerçek

Bugün bir film izledim, film ABD askerlerinin Irak işgalinden sonra, Irak'ta yaşadıklarını konu almış.
Film malesef gerçekleri aktarıyor, sadece oynayanlar gerçek değil.
Bu filmi izlerken gözlerime hakim olamıyor, ABD askerinin Irak'ta masum insanlara neler yaptığını 2 ABD askerinin kamerasından izliyorum.
Filim gerçekten alıntı...
Irak'ta bir lider ABD ve İsrail tarafından var ediliyor,
ardından o lider yine dış güçler tarafından şımartılıyor ve diktatör haline geliyor.
Gözü hiç bir şeyi görmez hale geliyor ve muhalif hiç bir sese tahammül edemiyor.
Ardından kendini oraya getiren ABD ve dış güçlere rest çekiyor ve malumunuz ABD, Irak'ı işgal ediyor.
Olanlar son 7 yıldır Türkiye'de yaşananlara ne kadar da çok benziyor değil mi?
Sonumuz umarım onlar gibi olmaz!
Gelelim tekrar filime...
Filimde istatistikler ve gerçekler tüm çıplaklığı ile izleyiciye aktarılıyor. Yönetmen bu filimle ödül alıyor.
Irak işgalinden sonra ABD askerleri sözde demokrasi ve Irak hükümetinin kendisini toparlaması için Irak'ta kalıyor.
Malumunuz bir çok kontrol noktası da ABD askerleri tarafından kontrol ediliyor.
Her araç, hatta okullarına giden her öğrenci bu kontrol noktalarından geçiyor ve aranıyor.
Bu arama malesef her gün sürüyor...
Yapılan istatistiklere göre 2000 Iraklı, kontrol noktasında öldürülmüş.
Bunlardan sadece 60'ı isyancı!
Öldürülenler arasında hamileler, anneler, çocuklar ve masumlar var.
Özet olarak, 1960 masum anne, çocuk, erkek, yaşlı kontrol noktalarında ABD askerleri tarafından öldürülmüş.
Bu katliamın hesabı ise hiç bir şekilde ABD askerlerine sorulmamış...
Hamile bir kadının hastaneye yetiştirilmesi gerekiyor, Irak'lı aile araçları ile araç noktasından geçiyor, kontrol noktasında ki ilk askerin geç işareti verdiğini zanneden şöför hızla devam ediyor, nöbet sırasında uyuyan ve uykusundan aracın geçişi ile uyanan asker ise aracı tarıyor...
Hamile kadın karnındaki evladı ile delik deşik oluyor ve hayatını kaybediyor!
Askerler kontrol noktasında dur ihtarına uyulmadığını savunup işin içinden sıyrılıyor.
En acı kısmı ise, hamile kadını ve karnında ki çocuğu öldüren askerin bundan memnun olması...
Askerler kontrol noktalarını savunuyor, Arapça ve İngilizce uyulması gereken talimatların büyük levhalarda yazdıklarını söylüyorlar.
Fakat acı bir gerçek daha ortaya çıkıyor.
Irak halkının %50 si cahil....
(Cehaletin ne kadar büyük bir acı olduğunu bir kez daha anlıyorum.)
Hatta askerlerin elleri ile dur işareti yapmasını, selamlamak ya da geç demek gibi algılayanlar bile var.
Askerler gece baskınlar da bulunuyorlar, evlere baskın yapıp, masum insanları ailelerinin yanından başlarına çuval geçirerek alıyorlar.
Aklıma K.ırak 'ta askerimizin başına geçirilen çuvallar geliyor, irkiliyorum!
Buna müsade eden hükümete ve yetkililere kızıyorum, ama ne gelir ki elden?
Yaşandı ve bitti...
Askerler tutukladıkları masum insanların kaçmamaları için kafalarına çuval geçirdiklerini dile getiriyorlar.
Gözleri görmeyen ve elleri kelepçeli olan bir insan kaçamaz, kaçmaya kalksa bile uzaklaşamaz diyorlar...
Her gün okula giden öğrenciler, kontrol noktalarından geçmek zorunda.
Orta okul ve liseli kızların her gün üzerleri aranıyor.
Kimi gözü dönmüş askerler ise bu masum kızları taciz ederek arıyorlar.
Hem de defalarca...
En acı olaylardan birisi ise, kontrol noktasından geçen 10 ve 15 yaşında ki iki kızın adreslerinin belirlenip, gözü dönmüş askerler tarafından evlerinin basılması...
2 asker sırf cinsel tatminleri için, diğer asker arkadaşlarını da alıp kanunsuz bir baskın yapıyorlar.
Bir ABD askeri bunu gizli kamera ile kayıt altına alıyor.
İnsanlıktan nasibini almış bir onbaşı, bu olanlara dur demek istiyor fakat silahla tehtid ediliyor ve uzaklaştırılıyor.
2 asker, 10 ve 15 yaşında ki kızlara dedelerinin yanında tecavüz ediyor!
Yakalanmamak için bir asker nöbet tutuyor!
Tecavüz bittikten sonra kızlar ve aile öldürülüyor ve ev askerler tarafından ateşe veriliyor.
Bu iğrenç insanlık suçu ise Şii - Sunni çatışması olarak gösterilmek isteniyor ve olay sunnilerin üzerine atılıyor...
Oysa evi yakılanlar da sunniiler...
Askeri mahkemeye çıkan Onbaşı arkadaşlarının işlediği iğrenç vahşeti itiraf etse de, üstleri ve müfettişler ABD askerini koruyorlar!
İrkiliyorum, kaslarım katılaşıyor ve izlemeye devam ediyorum!
Tecavüz eden askerin birisi, müfettişlere şöyle savunma yapıyor,
- Biz buraya demokrasi getirdik, Irak halkını korumaya geldik.
Demokrasiymiş dostlar...
Kimileri demokrasiyi araç için, kimileri de amaç için kullanıyor...
Askerler orada yaşayan kadınlara tuhaf isimler veriyor,
- Küçük körpe bir Arap kızı...
Gerçekte yaşanmış bu filmi hayret ve sinirle izliyorum.
Ve bu insanlık suçuna lanet ediyorum.
Filistin için sokaklara çıkanlar, Filistin için One Minute diyenler, sözde Filistin özünde rant için Fatih olanları arıyor gözlerim.
Neredeydiler diyorum?
1 milyon masum katledilirken neredeydiler?
ABD 'nin Irak'ı işgal etmesi için tezkere çıkarmak isteyip başaramayanlar olanlara ortakmıdır diyorum?
BOP'a eş başkan olmanın anlamını soruyorum kendi kendime...
Bu vahşete eş başkan olunabilir mi?
Saddam geliyor aklıma diktatör, ardından bir de empati yapıp ülkeme bakıyorum...
Nereye gidiyoruz diyorum?
Kapılarımız yabancı askerler tarafından kırılıp, kadınlarımıza taciz edilince mi anlayacağız, Cumhuriyetimize kast edenlerin olduğunu?
Bu ülkeyi Türk - Kürt, Dindar - Laik , 28 etnik gurup var diye bölüp,
yabancı güçlere taşeronluk edenlerin amacını,
çocuklarımız kendi ülkemiz de yabancı askerlerin nöbet tuttuğu kontrol noktalarından geçerken, tacize uğrayınca mı anlayacağız?
Başımızda ki lerin, parti gözetmeksizin, yandaş gözetmeksizin, tüm Türk halkına kucak açmasını, birlik ve barışı bize müjdelemelerini ne zaman duyacağız?
Geç olmayacak mı dostlar?
Çok geç olmayacak mı?
ABD askerlerini inceliyorum ve Yaradan Rabbime teşekkür ediyorum...
Bize böyle disiplinli ve güçlü bir Türk ordusu bağışladığı için...
ABD askerleri Irak'ta sürekli içki tüketiyorlar, erotik filmler ve dergiler cabası, belki de başka argümanlar içiyorlar.
Disiplin varmış gibi gözüküyor ama Türk askeri kadar değil.
Bir de Türk askerine ve disiplinine bakıyorum.
Gurur duyuyorum.
Kimileri askerimize laf ata dursun, askere giden namaz kılamıyor diye askeri kötülüye dursun.
(Devlet dairelerin de öğle arası hariç iş saati namaz kılmazlar.)
Elbet onlar da askerimizin bizler için ne kadar önemli olduğunu gün gelip anlayacaklardır.
Umarım o gün, Irak halkının yaşandığı bir gün olmaz.
Buradan Türk Silahlı Kuvvetlerine ahlaklı, disiplinli, inançlı, cumhuriyete ve laik Türkiye'ye sahip çıkacak askerler yetiştirdiği için teşekkürlerimi arz ediyorum.
Bölmeyelim, bölünmeyelim.
Biz bize lazımız dostlar.
Etnik kimlik gözetmeksizin, Dindar Laik ayrımı yapmadan, sağcı solcu diye bölmeden yaşayalım.
Bu ülke doğusu - batısı, kuzeyi - güneyi ile Cumhuriyeti kurdu ve bu günlere geldi.
Hiç inancınız yoksa, açın Çanakkale savaşında verdiğimiz şehitleri araştırın.
Ve görün bu savaşlarda şehit olan atalarımız, bölmüş mü, bölünmüş mü?
Saygılar...
Not : Bu filim de geçenler ABD Silahlı kuvvetlerinin her mensubunun yukarıda ki vahşete göz yumduğunu göstermez.