- Kategori
- Tarih
Osmanlı Padişahlarının Müslüman Beylik ve Devletlere galip gelmesinin sırrı

PADİŞAHLARIN SALTANATIN DEVAMINI SAĞLAMAK İÇİN EMELLERİNİ MÜSTEVLİLERİN(SÖMÜRGECİ-İŞGALCİLERİN EMELLERİYLE TEVHİT (BİRLEŞTİRME) HAKKI
Osmanlı Devlet anlayışına göre saltanatın devamını sağlamak için Osmanlı Devleti’nin yüce menfaatleri için padişahların emellerini müstevlilerin (işgalci- sömürgecilerin) siyasi emelleriyle tevhit (birleştirme) hakkı vardır. Devletin, saltanatın bekası milletin bekasından önce gelirdi.
I.MEHMET’İN BODRUM KALESİNİ HIRİSTİYANLARA VERMESİ:
Çelebi Sultan Mehmed Han, İzmir’i Aydınoğlu Cüneyd Bey’den alabilmek için Rodos Şövalyeleriyle anlaşma yaptı. Çelebi Sultan Mehmet yardımları karşılığında, İstanköy adası karşısındaki Bodrum kalesini Venedik Cumhuriyeti’nin ileri karakolu Rodos Şovalyelerine vermişti. Çünkü Anadolu beyliklerini ve diğer Müslüman devletlerini yok etmek için Hıristiyanlarla işbirliği yapmak avantaj sağlayacaktı. Bu işbirliği Memluk Türk devletinin de yok oluşunu hazırlayacaktı. Önce beylikleri ve Müslüman devletleri karaya hapsedecekti.
ÇELEBİ MEHMET HAN’IN HIRİSTİYAN BİRLİĞİ (HAÇLI SEFERLERİ DÜZENLEYİCİSİ) KUTSAL ROMA CERMEN HALKI İLE ANLAŞMASI:
Osmanlı Devleti-Venedik Cumhuriyeti Anlaşması (1416)
1. Osmanlı Devleti''yle, Venedik Cumhuriyeti arasında 1416 yılında imzalanmış bir barış ve ticaret antlaşmasıdır.
2. Osmanlı-Venedik Savaşı sona erecek.
3. Venedikliler, Osmanlı topraklarında diğer milletlerden daha fazla ticaret yapacaklar.
4. Venedikliler, buna karşılık Osmanlı gemilerine saldırmayacaklardı
Osmanlı, Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu üyesi Venedik Cumhuriyeti işbirliği, İspanya''daki ve iç denizler çevresindeki Müslüman Devletlerin ticari ve siyasi egemenliğini zayıflattı.
Bu anlaşma hem Osmanlı Devleti’nin güçlenmesi hem de Venedik Cumhuriyeti’nin güçlenmesi sonucunu doğurdu.
II. MURAD HAN’IN DEVŞİRME HIRİSTİYAN ÇOCUKLARINDAN ORDU KURMASINA SEBEP OLDU
Kutsal Roma Cermen Halkı, Osmanlı Devleti''ne Hıristiyan çocuklarını, Müslüman Devletlerle, Anadolu Beylikleriyle savaş yapması ve galip gelmesi için Yeniçeri Askeri, Enderun Hocası,defterdar, paşa,kaptanı derya,vezir,sadrazam,saray cariyesi ve padişah karısı olması (350-600 kadar kızı) veriyordu. Üstelik sonraları bir de yıllık Fatih zamanında 10.000 altın, Kanuni zamanında 30.000 altın, IV Mehmet zamanında 22.000 altın 1672 Bucaş Anlaşması, II. Abdülhamit zamanında 1878 Kıbrıs Sözleşmesi ile 90.000 altın veriyordu.
FATİH SULTAN MEHMET’İN VENEDİK CUMHURİYETİ İLE İŞBİRLİĞİ
Fatih Sultan Mehmet dedesi Çelebi Mehmet’in açtığı yoldan yürümeye devam etti. Venedik ve Osmanlı gemileri birbirine saldırmayacak hem de ticaret yapma hakkına sahip olmaya devam edecekti.
1479 Venedikliler, Osmanlı sularında ticaret yapma hakkı ve bunun karşılığı olarak Osmanlılara her yıl 10.000 altın ödemeyi kabul ettiler. 1479 yılından itibaren Akdeniz, Ege, Karadeniz 10.000 altın karşılığı Venedik denizi oldu.
Fatih Sultan Mehmet ile Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu üyesi Venedik Cumhuriyeti arasındaki bu anlaşma Osmanlı Devleti''nin kuvvetli desteğini doğurdu. Bu anlaşma İspanya''daki İslam Devleti''nin ortadan kaldırılmasını, Kutsal Roma Cermen İmpararatorluğu''nun yıllık 30.000 altın ödemesi şartıyla Osmanlı Devleti''nin Şarlken''i İspanya Kralı olarak onaması sonucunu doğurdu.
RUSYA ORTODOKS KİLİSESİ FATİH SULTAN MEHMET VE OSMANLI DEVLETİNİN HALİFELİĞİNİ TANIMADIĞINI BİLDİRİP RUSYANIN KUTSAL ROMA RUS HALİFEİĞİNİ İLAN ETMESİ:
İvan'ın hükümdarlığının ilk yıllarıyla ilgili çok bilgi yoktur. Doğu komşusu Kazan Hanlığı'na karşı genellikle başarıyla sonuçlanan birkaç küçük akın dışında, yönetimin işleriyle ilgilendi. Çocuk yaşta evlendiği karısı 1467'de ona tek oğul bırakarak (bir olasılıkla zehirlenrek) öldü ve hanedanın sürekliliğini güvence altına almak için yeni bir evlilik gereği doğdu. Kardinal Bessarion 1469'da Roma'dan getirdiği bir mektupla İvan'a, son Bizans imparatorunun yeğeni ve vesayeti altındaki öğrencisi Zoe Palailogos'la evlenmesini önerdi. Zoe Moskova'ya gelerek Sofiya adını aldı ve büyük olasılıkla Ortodoksluğu benimsedi; üç yıl sonra da Kremlin'de İvan'la evlendi. Bu olay Üçüncü Roma, Moskova görüşünü pekiştirdi.
16. yüzyılda, azalan Moğol ve Altın Orda baskılarıyla birlikte Moskova Knezliği bölge üzerindeki etkisini arttırmış, ve III. Ivan'ın son Bizans İmparator'unun kızı ile evlenmesi ile de Bizans'ın varisi olduğunu ilan etmiştir. Aristokratlar, olaydan sonra yönetimde Bizans geleneklerini sürdürmüşler. İstanbul'un Fethinin ardından bütün Ortodoks kiliselerinin başı sayılan Rus Ortodoks Kilisesi'nin Rusya'nın Roma ve Bizans İmparatorlukları'ndan sonra Üçüncü Roma olacağına dair kehaneti de Moskova Prensliği'nin bölgedeki Ortodokslar üzerindeki etkinliğinin artmasını sağlamıştır.
Korkunç İvan'ın 1547'de resmen Rus Ortodoks Kilisesi tarafından Çar ilan edilmesi ile Rusya Çarlığı kuruldu. Korkunç Ivan, Kazan Hanlığı ile yıllardır devam eden savaşları 1552 yılında başkent Kazan'ı alarak sonlandırdı. Daha sonra Astrahan Hanlığı'nı da ele geçiren Rusya'nın sınırları Orta Asya'ya dayanmış oldu.
İvan Vasiliyeviç, ya da yaygın adıyla Korkunç İvan, (Rusça: ???´? ?????????, ????´??????, d. 25 Ağustos 1530, Moskova - ö. 18 Mart 1584, Moskova) son Moskova Knezi ve ilk Rus Çarı. Henüz üç yaşında Moskova Knezliği'nin başına geçti. 1547'de taç giydi. Kararlı, etkileyici ve acımasız bir portre çizen İvan, büyük hırsları olan ve intikam duygusu oldukça yüksek bir Rus lideriydi.Tatarlar üzerine yaptığı birçok sefer bunun kanıtıydı. Düşmanları arasında korku salan, gözü kara, dengesiz kişiliğe sahip olan IV.Ivan bu yüzden kendine ihanet ettiği gerekçesiyle 1582 yılında oğlunu öldürdü.
Yaptığı çeşitli seferlerle Knezliği'ni genişletti. Bu durumdan faydalanarak kendini "Tüm Rusya'nın Çarı" ilan etti. Böylece devlet, Çarlık yönetim sistemine geçmiş oldu.
KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN ZAMANINDA VENEDİK CUMHURİYET OLDUĞU İÇİN KRALLIK OLAN FRANSA İLE DOSTLUK TERCİH EDİLDİ.
Frank İmparatorluğu'nun 843'te bölünmesi, Avrupa tarihi açısından dönüm noktası oldu. Şarlman'ın torunlarından biri doğuda ve biri batıda kendi güç merkezlerini oluşturdu. Bu merkezler daha sonra Fransa ve Almanya isimleri altında şekillenecek ve bu iki gücün çatışması Avrupa tarihini belirleyecekti.
Pek çok ülkeyi işgal etseler de Frankların çoğu Galya'da kaldı. Buradaki yerli halkla, Keltlerle karışıp kaynaştılar ve Roma kültürünü benimsediler, bu sayede Fransızlara dönüştüler.
Fransızlar Alman ırkından olup Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu'nun bir parçasıydı. Tarihte Avusturya İmparatorluğu olarak bildiğimiz devlet idi. Ama İmparator Avusturya Arşüdük'ünün ağabeyi Şarlken oldu. Frank Bey I. Fransuva kendisi imparator olmak istiyordu. Çünkü İspanya'dan Müslümanları asıl atan Franklar'dı. Şarlken Fransızların elinden İspanya'yı aldı. Müslüman Lombardlar ve Saksonların elinden buraları da almıştı. Devletlerin tümü aslında Roma İmparatorluğu'nun İmparatorluk toprakları idi. İslamiyet'in Avrupa'da yayılışı bu birliği zayıflatmıştı.
O dönemde Venedik ve İspanya’da cumhuriyet vardı. Saltanat için cumhuriyet bir tehlikeydi. Krallık olan Fransa ile dostluk kurulup İngiliz, Fransız, İspanyol, Portekiz gemilerini Akdeniz’e sokmayan Venedik Cumhuriyeti’ne karşı Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu Almanya devletine karşı Alman Beyliği Fransa ile Osmanlı Devleti anlaştı. Venediklere verilen haklar Fransa’ya verildi.Fransa da diğer Hıristiyan devletlerle anlaşma yaparak bu kapitülasyonlardan onların da yararlanmasını sağladı.
1533 Kutsal Roma Cermen İmparatoru Ferdinand, Osmanlılara Macar Türklerinin topraklarını paylaşmayı ve kendisine yarısının verilmesi, Şarlken''in İspanya Kralı olması şartıyla yılda 30.000 duka altın vermeyi kabul etti. 1606 yılına kadar Kutsal Roma Cermen İmparatorluğu Osmanlı Devleti’ne 30.000 altını verdi durdu. İspanya’nın Endülüs Müslümanlarının değil, Şarlken ülkesi olduğu kabul ve tasdik ediliyordu. İspanya böylece Kutsal Roma Cermen İmparatorluğunun toprağı olmuştu. Bu antlaşmayı Fransa, Venedik Cumhuriyeti ve Papalık da tasdik etmiştir.
Bu anlaşma sonucu Akdeniz’de Venedik hâkimiyeti kalktı. Tüm Avrupa devletleri için Akdeniz, Ege, Karadeniz ecnebi gölü haline geldi.
Osmanlı Devleti yıllık 30.000 altını Avusturya İmparatorluğu'ndan alıyor görünsede Kutsal Roma Alman İmparatorluğu olarak İmparatorluk toprağı Fransa'da Avusturya'ya bunun için para ödüyordu. Türk Macar Krallığı topraklarının Almanya'ya yani Avusturya'ya verilmesi karşılığıydı bu altınlar. Babası hayrına değildi.
OSMANLI DEVLETİNİN HALİFELİĞİ AVUSTURYAYA(KUTSAL ROMA CERMEN İMPARATORUNA)BIRAKMASI:
Fatih'in istanbul'u alması ile Osmanlı padişahı Hıristiaynların halifesi durumuna gelmişti. Kanuni Sultan Süleyman'ın Endülüs Müslüman topraklarını ve Macar topraklarını Avusturya İmparatorluğu'na yıllık 30.000 altına vermesi karşılığında Osmanlı Padişahını halife(imparatorları) bileceğini biat ettiklerini sözleşmişlerdi.
Zivatorak Anlaşması ile durum tersine döndü. Osmanlı Devleti Avusturya Arşüdükünü halifesi(imparatoru) olarak kabul etti. Osmanlı Devleti rütbe tenziline uğradı.
Zitvatorok Antlaşması, (Slovakya)11 Kasım 1606 tarihinde Osmanlı İmparatorluğu ve Avusturya Arşidüklüğü arasında imzalanmış bir barış antlaşmasıdır.
Osmanlı Devleti ve Avusturya Arşidüklüğü 15 yıl süren uzun bir savaştan sonra yorgun düşmüşlerdi. Sultan I. Ahmet ve Avusturya adınaArşidük Matthias arasında, Estergon-Komorin arasındaki Zsitva suyunun Tuna Irmağı'na döküldüğü yerde imzalandı.
Antlaşmaya göre Eğri, Estergon, Kanije kaleleri Osmanlı'da, Raab (Yanıkkale) ve Komarom kaleleri ise Avusturyalılarda kalacaktı. Avusturya bir kereye mahsus olmak üzere Osmanlı Devleti'ne 200.000 altın savaş tazminatı ödeyecekti. Osmanlı Padişahı Avusturya Arşidükü'ne Kutsal Roma İmparatoru (Kayser veya Kaizer) ünvanıyla hitap edecek, her üç yılda bir karşılıklı armağanlar gönderilecekti. Avusturya'nın kendi elinde bulundurduğu Macaristan toprakları için ödemekte olduğu yıllık 30.000 altın vergi kaldırılacaktı. Zitvatorok Antlaşması Osmanlı'nın lehine gibi görünse de, bu antlaşma Osmanlı Devleti'nin artık eski gücünde olmadığını gösteriyordu. Bu antlaşma ile Osmanlı'nın Avusturya karşısındaki üstünlüğü sona ermiş, siyasi dengeler Osmanlı aleyhine bozulmaya başlamıştır.
Bu antlaşmadan sonra, Osmanlı Devleti, Avrupa'da önemli ölçüde toprak kazanamayacaktır. Hatta 17. yüzyılın sonlarından itibaren toprak kayıplarına başlayacaktır.
OSMANLI DEVLETİ POLONYA YAKINLAŞMASI:
(Polonya-Litvanya) Kazakların ve Kırım Tatarların idaresindeydi. Osmanlı Devleti’nin Kırım Tatarlarının ve Ukrayna Kazaklarının Lehistan''a (Polonya’ya) yaptıkları akınları da durdurmasını şart koşuyordu. Polonya ve Litvanya’yı Türklerin idaresinden kurtarması karşılığı Polonya, Osmanlı Devleti’ne pişkeş adı altında her yıl 22.000 altın vergi ödeyecekti.( Lehistan-Litvanya Birliği – Osmanlı Devleti Bucaş Antlaşması 1672)
FRANSA-OSMANLI DEVLETİ DOSTLUĞUNUN BİTİP İNGİLİZ-OSMANLI DOSTLUK DÖNEMİ:
Fransa''nın Mısır ile dostluk kurması Osmanlı Devleti''ni arayışlara itti. Müslüman devletlere karşı yeni bir müttefik lazımdı.
Venedik''in(İtalya''nın yerini Fransa almıştı. Fransa''nın yerini ise İngiltere alacaktı.
Osmanlı Devleti kuruluşundan itibaren Hıristiyan bir devletin desteği, Hıristiyan Devletlerle Müslüman Devletlere karşı işbirliği olmadan yaşayamıyordu. Osmanlı Haçlı devletlerinin ileri karakolluğunu yaptığı müddet para da alıyordu.
OSMANLI DEVLETİ RUSYA YAKINLAŞMASI
1789 yılında Fransız ihtilali sonucu Fransa'da cumhuriyetin kurulması, Osmanlı Devleti'nde saltanatın sonunun geleceği korkusunu uyandırdı. Osmanlı Devleti Fransa'ya düşman oldu. Fransa'nın yol açtığı cumhuriyet tehdidinden korunmak için Krallık olan Rus Çarlığına yakınlaşarak Fransa ve İngiltere ve Müslüman devletlere karşı ittifak oluşturmak istedi.
RESMİ İLK OSMANLI RUS YAKINLAŞMASI:
Napolyon’un Mısır’ı İşgali (1798 – 1801)
Fransız İhtilali sonucu ortaya çıkan İhtilal Savaşları’nda büyük başarı kazanan Napolyon, İngiltere’nin Akdeniz’deki üstünlüğüne son vermek amacıyla 1798’de Mısır’ı İşgal etmiştir. Osmanlı Devleti İngiltere ve Rusya’dan yardım istemiştir. Fransız donanması Mısır önlerinde İngilizler tarafından yakılmıştır. Osmanlı Devleti’ni barışa zorlamak isteyen Napolyon, Akka Kalesi’ni kuşatmışsa da Cezzar Ahmet Paşa yönetimindeki Nizam-ı Cedit orduları karşısında ilk mağlubiyetini almıştır. 1801 El-Ariş Antlaşması’nı imzalayan Fransa Mısır’dan çekilmiştir.
Not-1 : Osmanlı – Fransız ilişkileri bu olayla ilk kez bozulmuş, fakat 1804 Sırp İsyanı’ndan sonra tekrar düzelmiştir.
Not-2 : Osmanlı denge politikası izlemeye başlamıştır.
Not-3 : Rus donanması ilk kez boğazlardan serbestçe geçmiştir.
Not-4 : Fransa Doğu Akdeniz’deki etkinliğini kaybetmiştir.
İKİNCİ RESMİ YAKINLAŞMA ANLAŞMA İLE PERÇİNLENDİ.
HÜNKAR İSKELESİ ANTLAŞMASI (1833) : II. Mahmut , Mehmet Ali Paşa’dan çekindiği, İngiltere ve Fransa’ya da güvenmediği için Rusya’yla ittifak yapma yoluna gitmiştir. Bu antlaşmaya göre ;
Osmanlı Devleti bir saldırıya uğrarsa Rusya ordu ve donanma yardımı yapacak, fakat masraflarını Osmanlı karşılayacak.
Rusya saldırıya uğrarsa, Osmanlı Devleti Boğazları kapatacak.
Antlaşma 8 yıl geçerli olacak
Not : Böylece Boğazlar sorunu ortaya çıkmıştır. Antlaşma İngiltere ve Fransa’nın tepkisine sebep olurken, Rusya amacına bir adım daha yaklaşmıştır.
Osmanlı-Rusya yakınlaşması, İngiltere, Fransa, Almanya, Avusturya'nın tepkisine yol açtı. Hünkar İskelesi Anlaşmasının süre bitiminde bu anlaşmayı kabul etmediklerini belirtip yeni bir Boğazlar Sözleşmesi anlaşması istediler.
BOĞAZLAR SORUNUNUN ÇÖZÜMLENMESİ
Hünkar iskelesi Antlaşması’nın süresinin dolması üzerine bu antlaşmanın yenilenmesini engellemek isteyen İngiltere sorunu uluslararası bir konferansa taşımıştır. İngiltere, Rusya, Fransa, Prusya, Avusturya ve Osmanlı Devleti katılmıştır.
1841 Londra Antlaşması (Londra Boğazlar Sözleşmesi) :
Boğazlar Osmanlı Devleti egemenliğinde olacak
¨Savaş gemileri geçemeyecek fakat ticaret gemilerinin boğazlardan geçşi serbest olacaktır.
Not-1 : İlk kez Boğazlar’ın durumu uluslar arası bir konferansta belirlenmiştir.
Not-2 : Rusya Hünkar İskelesi’yle elde ettiği hakları kaybetmiştir.
Not-3 : İngiltere ve Fransa Akdeniz’deki güvenliklerini sağlamışlardır.
Not-4 : Osmanlı’nın Boğazlar üzerindeki mutlak egemenliği sona ermiştir.
OSMANLI-RUSYA YAKINLAŞMASI sonuçları itibariyle felaketle sonuçlanmış, Osmanlı Devleti'ne hem Mısır gibi Müslüman Devletlere hem de cumhuriyet tehdidi oluşturan devletlere karşı ittifak ve yardım sağlayacağı beklenirken tam tersi oldu. Rusya'nın Panslavizm tehdidi ile Kanuni'nin 1535 yılında verdiği kapitülasyonlardan istemeye başladı. Osmanlı Devleti'nin bu nedenle işgal edilmesine sebep olmaya başladı. 1774 Küçük Kaynarca Anlaşması ile istediğini elde etti. Karadeniz, Ege Denizi, Akdeniz Rus Gölü haline geldi. Ortodoks Hırisyanların, adli, ticari, dini, kültürel çıkarlarını koruma, Osmanlı Devleti'nin iç işlerine karışma hakkını elde etti. Osmanlı Devleti'nin Adli,İdari, Yasama ve ekonomik, ticari egemenliği sınırlandı.
OSMANLI DEVLETİ bunun üzerine İngiltere'ye yakınlaşarak Mısır, Fransa ve Rusya tehdidinden işgalinden kurtulmaya çalıştı.
OSMANLI DEVLETİ- İNGİLTERE YAKINLAŞMASI(1838 Balta Limanı Anlaşması):
Fransa ve Rusya'dan umduğunu bulamayan Osmanlı Devleti, müttefik arayışlarına girdi. İngiltere ile yakınlaşma çabalarına Fransa ve Rusya'ya karşı ittifak oluşturmaya kalktı. Bu da 1838 Balta Limanı Anlaşması ile İngiltere'ye Kanuni'nin verdiği kapitülasyonlardan verilmesi sonucunu doğurdu.
1838 Balta Limanı Anlaşması gümrük muafiyeti getiriyordu. Osmanlı Devleti ithalat ve ihracattan vergi alamayacaktı. Mali egemenliği anlaşmayla kalkmıştı. Bu Duyun-u Ummumiye'nin ortaya çıkmasına sebep oldu.
Bakınız: Duyun- u Umumiye
OSMANLI DEVLETİ- İNGİLTERE YAKINLAŞMASI KIBRIS’IN 90.000 ALTINA İNGİLİZLERE DEVRİ(1878)
Birleşik Krallık''ın isteği üzerine ada 92.799 sterline[25] 4 Haziran 1878 tarihinde[26] imzalanan Kıbrıs Sözleşmesi ile kiralandı.[27] Osmanlı mülkiyeti devam ediyor sayılmakla birlikte, yönetim tamamen Birleşik Krallık''a geçti.[28] Birleşik Krallık adayı Komiser diye tabir ettiği yüksek rütbeli yöneticilerle idare etmiştir.[29] 1914''te başlayan I. Dünya Savaşı''nda Osmanlı''nın Birleşik Krallık karşısındaki Almanya''nın yanında savaşa girmesi üzerine Birleşik Krallık adayı ilhak edip adaya vali tayin etti.
Osmanlı Devleti, Kavalalı Mehmet Ali Paşa Hanedanına ait olan Mısır Devleti’ni İngilizlerin işgal etmesini sağlamak ve Osmanlı Devleti için Mısır’ın tehdit olmasını engellemek için Kıbrıs Anlaşmasını yaptı. 4 yıl içinde İngilizler Mısır’ı işgal ederek Mısır’ın Osmanlı Devleti’ne tehdit olmasının önüne geçtiler. 1882-1922 yılları arasında İngiliz işgali altındaki Mısır''ın fiilen Osmanlılardan kopması ve öteden beri süren İngiliz-Fransız rekabetinin İngilizler lehine noktalanması gibi iki önemli sonuç doğurdu. Hem Mısır hem de Kıbrıs Osmanlı Devleti’nden kopmuş oldu.
OSMANLI DEVLETİ-ALMANYA YAKINLAŞMASI:
Osmanlı'nın İngiltere ile İşbirliği'ne girmesi Kıbrıs ve Mısır'ın İngiltere tarafından işgali edilmesi Osmanlı Devleti'nin toprak kaybı ile sonuçlandı. Doğuş ve yükselişe sebep olan Çelebi Mehmet, Fatih, Kanuni, IV. Mehmet politikası olan haçlılarla İşbirliği politikası hangi devletle yapılmak istense o devletin Osmanlı topraklarını işgali ve toprak kaybı ile sonuçlanıyordu.
İngiltere'den kurtulabilmek için bu sefer Osmanlı Devleti- Almanya İşbirliği doğdu.
19. yy.da Rusya, İngiltere ve Fransa arasındaki en önemli sorunlardan birisi Avrupa'nın Hasta Adamı Osmanlı İmparatorluğu idi. Rusya'nın boğazları ele geçirerek Akdeniz'e inme politikası, İngiltere ve Fransa tarafından engellendi. İngiliz sömürge yolları ve Fransa için Akdeniz'in güvenliği Boğazlardan başlamakta idi. Fakat 1869'da Süveyş Kanalı'nın açılmasından sonra İngiliz politikası değişmeye başladı. İngiltere Osmanlı İmparatorluğu 'nun bütünlüğünü korumak yerine, Akdeniz'deki İngiliz çıkarlarının güçlü bir donanma ile Kıbrıs Malta arasında savunulabileceğini düşündü. 1878'de Kıbrıs'ı 1882'de de Mısır'ı ele geçirdi. İngiltere'nin boğazlar politikasının değişmesi Rusya'yı rahatlattı. Osmanlı İmparatorluğu 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı'nda yalnız kalmış ve çok ağır bir yenilgiye uğrayarak Avrupa Devletleri'nin denge çıkarları açısından olaya karışmasıyla kurtulmuştu. yeni bir denge arayan Osmanlı İmparatorluğu için Almanya bir umut idi. Fakat Bismark Doğu Sorunu ile ilgilenmiyordu. Bismark'ın çekilmesi ve Almanya'nın 1890'dan sonra politikasını değiştirip, Osmanlı İmparatorluğu 'nu kendisine hayat alanı olarak seçmesi ile Almanya yeni bir denge olarak belirdi. Doğal olarak bu ilişkiler Osmanlı İmparatorluğu 'nu Alman nüfusu altına soktu. Almanya'nın ekonomik yayılması ve özellikle Bağdat Demiryolu Projesi en çok İngiltere'yi ve sırasıyla Fransa ve Rusya'yı etkiledi, onların Osmanlı Devleti 'ne daha fazla düşman olmalarına yol açtı. İngiliz politikası Osmanlı aydınlarında ve özellikle II.Abdülhamit üzerinde olumsuz bir etki yaptı. İngilizlerin Arabistan'ı yutmak ve işgalleri altındaki Mısır Hidivi'ni Halife yapıp, İslam dünyasını kendi çıkarlarına göre yönlendirmek, Rusya'ya karşı koymak için büyük Bulgaristan'ı gerçekleştirmek istediğini, Ermenileri desteklediğini düşünen II.Abdülhamit İngiltere'yi suçluyordu. Bu da Osmanlı İmparatorluğu 'nu Almanya'ya daha çok yaklaştırdı. Almanya kültür ve ticaret yatırımlarını hızla arttırdı. Almanya ve Kayser Wilhelm yeni bir kurtarıcı olarak görülmeye başlandı. Hatta İttihat ve Terakki 29 Nisan 1898'de İmparator Wilhelm'e başvurarak, II. Abdülhamit'in tahttan indirilmesi için destek olunmasını istedi. Osmanlı-Alman yakınlaşmasının gelişmesini en çok Alman uzmanların getirilmesi etkiledi. II. Abdülhamit, gümrük, maliye ve en önemlisi polis örgütünde ve orduda yapacağı düzenlemeler için Alman uzmanlar getirtti. Bunların yanı sıra tıp eğitimini düzenlemek için de Almanya'dan profesörler getirildi. Bu ilişkilerin daha da güçlenmesi için, II. Wilhelm 1889'da ve 1898'de iki kez İstanbul'u ziyaret etti. Diğer yandan Osmanlı Ordusu'nun düzeltilmesi için 1882'de itibaren Almanya'dan subay getirilmesi başladı. Bunlar içinde en önemli kişi, uzun yıllar Türkiye'de kalan ve Türk subayları üzerinde etkili olan Colman von der Goltz oldu. Türk subayları da Almanya'ya gönderildiler. Balkan Savaşı yenilgisinden sonra İttihat ve Terakki ordunun düzenlenmesine büyük önem vererek Almanya'dan yeni uzmanlar getirtti. 1913 Kasım'ında General Liman von Sanders İstanbul'da 1. Ordu Komutanlığı'na atandı. Beraberinde gelen subaylar da emrinde görev aldılar. Burası Türk subaylarının eğitim yeri olarak düşünüldü. Artık yalnızca ordu üzerinde değil, Osmanlı İmparatorluğu 'nun her yerinde Alman nüfusu çoğaldı.
Osmanlı İmparatorluğu üzerinde bu derece nüfus sahibi olan Almanya'nın bu ilişkideki en büyük çıkarı, Osmanlı İmparatorluğu 'nda ekonomik üstünlüğü ele geçirmekti. Osmanlı topraklarını kendisine hayat alanı olarak seçmiş olan Alman İmparatoru II. Wilhelm 1898'de Ekim-Kasım aylarında İstanbul, Suriye ve Filistin'i ziyaret etmiş ve bu sırada Anadolu Demiryolu ve Haydarpaşa Rıhtımının yapım hakkı Almanya'ya verilmişti. 1899'da Bağdat bölgesinde de demiryolu yapım hakkını elde etti. Bağdat demiryolu'nun geçeceği bölge dünyanın en önemli stratejik yerlerinden birisi idi. Alman uzmanların 1902'de Mezopotamya'da zengin petrol yataklarını bulmaları bölgenin önemini bir kat daha arttırdı. Hem petrol, hem de Almanya'nın Basra Körfezi ve Hindistan için doğurduğu tehlike, bölge üzerinde İngiliz-Alman çıkar çatışmasını hızlandırdı. Projenin gerçekleşmesi için Deutche Bank Osmanlı İmparatorluğu 'na 43 milyon Mark borç verdi. Osmanlı Bankası İngiliz-Fransız çıkarlarının, Deutche Bank da Alman çıkarlarının temsilcileri olarak rekabete giriyorlardı. Almanya'ya bu kadar geniş ayrıcalıklar tanınmasına rağmen Osmanlı İmparatorluğu Trablusgarp ve Balkan Savaşları'nda Alman desteğini sağlayamadı. Buna karşılık, Osmanlı İmparatorluğu toprakları emperyalist devletlerin çıkar çatışması alanı olurken, İngiltere, Fransa ve Rusya'nın düşmanlığını kazandı. Böylece Bağdat Demiryolu Projesi ve Almanya'nın Osmanlı İmparatorluğu 'ndaki ekonomik-politik-askeri nüfusu Osmanlı İmparatorluğu 'nu da bu çatışmanın içine çekiyordu.
Sonuç:Doğuş ve yükselişe sebep olan Çelebi Mehmet, Fatih, Kanuni, IV. Mehmet politikası olan haçlılarla İşbirliği politikası hangi devletle yapılmak istense o devletin Osmanlı topraklarını işgali ve toprak kaybı ile sonuçlanıyordu.
Almanya ile işbirliği de I.Dünya Savaşı sonucunda Osmanlı Devleti'nin ve Anadolu topraklarının işgali ve paylaşılması ile sonuçlandı. Kurtuluş Savaşı'na ve Mustafa Kemal Atatürk'ün Manda, Himaye taraftarlarını ve Müstevlilerle emelleri tevhit edenleri hain ilan etme yurtan kovma ile sonuçlandı.
ABDULLAH BEDELOĞLU