Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

28 Aralık '14

 
Kategori
Güncel
 

Osmanlıca ile felsefe yapılmaz. Felsefe Türkçe ile yapılır.

Osmanlıca ile felsefe yapılmaz. Felsefe Türkçe ile yapılır.
 

Felsefe Dergisi,Kasım 2009


Osmanlıcayla felsefe yapılmamıştır. Felsefe, Türkçeyle yapılır.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan,TÜBİTAK Bilim, Özel ve Teşvik ödülleri töreninde dilde sıkıntılar yaşandığını belirterek,”Bizim son derece zengin, bilim yapmaya, üretmeye son derce müsait bir dilimiz varken, bir gece yattık sabah kalktık baktık ki o dil yok. Şu anda Türkçenin mevcut kelime hazinesiyle felsefe yapamazsınız.Ya Osmanlıca ya da İngilizce, Almanca, Fransızca kelimelere başvuracaksınız” dedi.

Osmanlıca; Arapça, Farsça, Türkçenin karışımı yapay bir oluşumdur. Dil değildir.Türkçenin bir evresidir. Türkçe, bu evrede Arapça ve Farsçanın etkisiyle bozulmuş; toplumun anlayamayacağı kavrayamayacağı, kullanamayacağı bir biçime bürünmüştür.Osmanlıcada kullanılan Arap alfabesini, halk benimsememiş.Gazeli, kasideyi, mesneviyi… değil; sözlü edebiyat ürünü olan Anadolu’nun bağrından çıkan Yunus Emre’nin ilâhilerini Köroğlu’nun koçaklamasını; Karacaoğlan’ın, Dadaloğlu’nun koşmalarını yeğlemiş.

Osmanlıcayla Kuran, dinsel kitaplar gazel, kaside, mesnevi, tarih, coğrafya… Yazılmış; ama felsefe eserleri yazılmamıştır. Çünkü Osmanlı, filozof yetiştirmemiş; softa yetiştirmiştir.Osmanlıda okuryazarlık oranı da çok düşüktür.19. yüzyıl başlarına kadar okuryazarlık oranı %2 ila %3 arasındaydı ve bu oran 19. yüzyılın sonunda ancak %9’a gelebilmişti. Bu düşük okuryazarlık oranı nedeniyle halktan bir kişi hükümet ile resmî işlerini çözebilmek için arzuhâlcilere başvurmak zorunda kalıyordu.Okuryazarlık oranın bu denli düşük olduğu bir toplumdan düzyazıda; Veysî, Nerkisî, Evliya Çelebi, Kâtip Çelebi, Nâima… Şiirde; Bâkî, Fuzulî, Nef’i, Nedim… gibi az sayıda yazar ve şair vardı. Bunlar da toplumun sorunlarından uzak Divan edebiyatının soyut evreninde boy gösteriyorlardı.

Bu yazar ve şairler, saray çevresinin dışına çıkamamışlardı. Felsefeyle de ilgileri olmamıştır. İçlerinden kimleri tasavvufa yönelmiştir o kadar. Osmanlının 600 yıllık tarihinde filozof yoktur. Dünyayı filozoflar, bilim adamları değiştirmiş, biçimlendirmiştir. Onlar olmasaydı; düşünce evrenimiz de teknoloji de gelişemezdi. Teknolojinin olanaklarından yararlanamaz; bilişim çağının nimetlerinden yoksun kalırdık. Düşünüyor muyuz, yoksa düşünenlerin arkasından mı gidiyoruz. Düşünce tembeli miyiz? Descartes, kuşku ediyorum; o halde düşünüyorum. Düşünüyorsam varım, diyor. Osmanlıdan bir Descartes, çıkmış mı ki felsefe de Osmanlıca yapılsın. Hayır, Osmanlıca teoloji dilidir; Osmanlıcayla felsefe yapılamaz.

Bugün, bilimde, teknolojide, sanatta, kültürde dünya devletleri arasındaki yerimizi, Atatürk’ün Harf ve Dil Devrimi’ne borçluyuz. Eğitim-öğretim Arap alfabesiyle sürdürülseydi Türkiye’nin okuma yazma oranı % 93, okuryazarlık sıralamasında ilk 20'de yer alır mıydı? Yoksa Arap alfabesi kullanan kimi ülkeler gibi % 50’lerde mi kalırdı?Felsefe, okuryazarlık sorunun bile çözülemeyeceği Arap alfabesiyle mi, yoksa okuryazarlık oranın % 93’lere çıkmasının nedeni olan Yeni Türk Alfabesiyle ve Türkçeyle mi yapılır?

1928’den günümüze değin Türkçeyle, bilim ve sanat alnında milyonlarca yapıt yayınlanmıştır. Osmanlı, birçok yeniliği “gâvur icadı” diye kabul etmemiş. Bu nedenle matbaayı, Avrupa’dan 277 yıl sonra 1727’de Macar asıllı İbrahim Müteferrika getirmiştir. Matbaa geldikten sonra bile uzun yıllar softalar, Kuran’ın matbaada basılmasına karşı çıkmışlardır. Felsefe, akıl yürütmeye dayalı, eleştiriye açık, peşin yargılardan uzak, konuları özgürce inceleyen bilimdir. Genel deyişle, bilimlerin anasıdır. Osmanlıda, özgür düşünce mi vardı ki Osmanlıca da bu düşünceye kaynaklık etsin.

Osmanlı, yüzyıllar boyu Arapça ve Farsça kurallarla örülü Osmanlıcayı halka öğretemediği için Osmanlıda okuryazarlık erkeklerde %9, kadınlarda %4’ü geçememiştir. Günümüzde de bu alfabeyi kullanan ülkelerde okuryazarlık oranı, % 40-50’lerdedir. Arapça, bilim ve teknoloji dili değildir. Çoğunlukla Arap alfabesini kullanan 57 İslam ülkesinde 230,ABD ‘de 4 000, Japonya ’da 5000 bilim adamı var. Bu veriler, Arap alfabesiyle bilim yapmanın zorluğunu ortaya koyuyor; ama Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan,Atatürk Devrimleri’ne karşı olduğu için Osmanlıcayı sahipleniyor.Türkçeyle felsefe yapılmaz ,diyor.Türkçeyle felsefe yapılmaz da Vehbi Eralplar, Macit Gökalpler İoanna Kuçuardiler, Ahmet İnamlar, Kadir Çücenler, Saffet Babürler, Kenan Gürsoylar …gibi onlarca felsefeci gökten mi indiler! Bu akademisyenler, 1928 Harf Devrimi’nden sonra Türkçeyle yetişmiştir.

Bunlar, bir gecede değişenin dil değil alfabe olduğunu belirten akademisyenler, felsefenin ana dilde öğrenildiğini belirtti ve Türkçenin felsefe öğrenmek için yeterli bir dil olduğu konusunda ortak görüş bildirdi...

Bir taraftan okullardan felsefe derslerini kaldırıp yerine Kuran’ı Kerim, Arapça, Hz. Muhammed ’in Hayatı’nı koyacak; Osmanlıcayı dayatacaksınız. Diğer taraftan Türkçeyle felsefe yapılmaz, diyeceksiniz. Bu bir çelişki değil mi?

Matbaanın gelmesinin gecikmesinin nedenlerinden biri de kitapları elle yazanların işlerinden olma olasılığının yüksek olmasıydı. Süleymaniye Yazma Eserler Kütüphanesinde 35-40 bin cilt yazma, İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi’nde 25 375 adet Arap alfabesiyle yazılmış kitap vardır.(sabah) Oysa bugün yılda 480 milyon 258 bin kitap basılıyor; ama yeterli mi, değil. ABD’de, Japonya’da, Almanya’da, Fransa’da gibi ülkelerde bu rakam çok yükseklerde. Japonya’da 4 milyar 200 milyon adet.

Okuryazar olmayan halk, daha doğrusu padişahın buyruğuna koşulsuz boyun eğen halk. Cumhurbaşkanı Erdoğan da Osmanlıcanın liselerde zorunlu duruma gelmesiyle, kendinin ve Hükümetin buyruklarına koşulsuz boyun eğecek bir kuşağın yetişmesinin temellerini atmayı amaçlamaktadır. Liselerde, felsefenin yerini Osmanlıca alınca düşünmeyen, araştırmayan, incelemeyen, irdelemeyen dindar bir toplum yetişecek;böylece Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın amacı gerçekleşmiş olacaktır.

 
Toplam blog
: 391
: 2555
Kayıt tarihi
: 04.12.12
 
 

Hüseyin BAŞDOĞAN, 1942'de Malatya- Arapgir'de doğdu.Arapgir Ortaokulunu, Diyarbakır Öğretmen Okul..