Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

27 Ağustos '07

 
Kategori
Güncel
 

Otantik kentleşme nasıl olur demeyin!

Otantik kentleşme nasıl olur demeyin!
 

Zamanın hızına ne yetişebir ki dostlar?
Başlamak ve bitirmek...
İkisi arasında gidip gelmeler.
Tv karşısına kuruldum bir yandan müptelası olduğum belgamutlu çayımı yudumlayıp , bir yandan da kanal araştırıyordum.
Bir anda tv ekranı yeşil bir cennet oluverdi karşımda.
Ege'nin harika diyarı Alaçatı'yı tanıtan bir programdı.
Büyülenmiş vaziyette kalakaldık. Sihirli bir değnek Alaçatı'ya değmiş ve otantikliğini kaybetmemesini sağlamıştı.
Her şey doğaldı. Arnavut Kaldırımlı daracık yolları, sakin eğlencesi, samimi insanları kısacası her şey.
Gözlerim doldu .
Nası dolmasın ki?
Doğal olmayan , çarpık kentleşme örnekleri, güzel ülkemin her cennetini ne hale getirdi.
Kentleşme...
Hele sahil şehirleriyse ateşten gömlek.

Düşünsenize sahil şehirlerini? Çok katlı( ben onları taştan mezar diyorum ve ne yazık ki onlardan birinde oturmak zorundayım.) bina yapmayın demiyoruz ama kademe kademe yükseltseler binaları ne olur, kıyamet mi kopar?
Hiç kimse denizin rengi görmek bir yana, güzel bir esintiyle gelen kokusunu bile duyamıyor artık.

Yeşil desen üçbeş çalı...
Mersin'de diyer sahil şehirleri gibi şehir katliyamından nasibini aldı.
Malum; belediye başkanı ve partisi her değiştiğinde bütün projeler sil baştan masaya konur. Sil başlar nakaratlar halinde devam eder.
Mersin içinde böyle oldu. Sonuç tam bir hezimet. Son iki dönemdir değişmeyen başkan Mersin'e gerçekten imaj değişikliğinde bulundu. Bu bana göre yeni baştan elbise biçmekten daha zor gibi diye düşünüyorum.
Yok, yok terzi değilim; evdekilerin ufak-tefek söküklerini dikeyim de ooo... yeter bana.

Koca-koca binalar kapadı güzel kenti o başkanın imarı, bu başkanın imarı ;ne yapsın şimdiki başkan ?
Bütün memleket diyarları ayni değil mi sanki?
Birde Mezitli Beldesi var ki evlere şenlik...
Daha altı sene öncesi otantiklğiyle ve biraz uzman elinin değmesiyle tam bir sahil şehrine turizm cennetine dönüştürürecekken !
Türkiye'deki kırk ilden büyük belde Büyükşehir Belediyesine bağlanınca çoğu sorunu çözüldü şükür.

Ama bu kadar kısa zamanda, dipdibe binaların gökyüzünü kaplamasının hesabı, sadece belde yaşayanlarına kesildi bence.
Alt yapısı var mı bilemem , açıkçası bilmekte istemem.
Birde yapılan her yapı içinde oturacaklarıda beraberinde getirir.
Peki güvenlik.... Şehir yaşayanlarının güvenliği?
Bu hem jandarmamıza hemde polisimize ikinci bir yük getirmek değildirde nedir.?
Bütün bu olumsuzlukların faturasının birtek belediye başkanına kesilmeside yanlıştır. Şehir halkları seçim döneminden sonra sadece kendi işlerini halletmek için başkanın yanına giderler , şehir konseyleri ne iş yapar onu bile bilmezler, ilgilenmezler. Bu suçta hepimiz suçluyuz...
Siyasi partilerin başkan aday adaylarıda, seçim sonrası nedendir bilinmez, ortalıkta seçim döneminde oldukları gibi görünmezler. İstisnalar hariç tabi.
Eğer hangi partiden olursa olsun belediye başkanlığına talipse kişi, aday adaylığı önemli bir olgu ve sorumluluktur ; oturduğu şehire sonrasında da sahip çıkması gerekmez mi?

Ciddi ciddi hepimiz suçluyuz...
Şehirlerini yönetenlerini kontrol altına alsalar çarpık kentleşme önlenir mi?
Turist hele yabancı turist doğallığa gelir . Kızkalesi ve ötesi sahil diye , doğallık diye bir şey kalmamış, içim acıdı oraların eski haliyle yeni halini karşılaştırırken. Anamur otantikliğini azda olsa korumuş.
İşte böyle dostlar !
Alaçatı'yı izlerken bin ah! ettim , durdum.
Yeşil deniz olmadan , mavi deniz; öksüz, ağlamaklı...
Alaçatı ve benzeri cennetler cennet kalırsınız inşallah!
Umarım...
Saygılarımla

 
Toplam blog
: 334
: 456
Kayıt tarihi
: 26.07.07
 
 

Yaşama değer veren bakış açısıyla biraz antika sayılabilecek düşüncelere sahip bir insanım. Geçmişte..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara