Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

23 Şubat '07

 
Kategori
Ben Bildiriyorum
 

Otel ve havuz

Otel ve havuz
 

Breh breh breh paranın gözünü seveyim, adamlar bir otel yapmış. Bildiğiniz gibi değil...

Güvenlikten içeri ayakkabıları çıkartıp girecektim, son anda görevli uyardı.. Bizim şirket girişe bir stant kurdurmuş.. Geleni fıstık gibi kızlar karşılıyor ( Dünya ahiret, bacım olsun hepsi).

—Toplantı için mi geldiniz?

— Evet

— İsminiz

— Ali Gülcü

-Buyurun bu kartı boynuza asacaksınız (hayatta asmam) odanız 2528..

Odaya çıkmadan önce birde, bizim firmanın tüm marka logolarının dikili olduğu beyaz bir gömlek verdiler...

— Odanız beşinci katta, asansörler ileride sağda

—Teşekkür ederim.

Pılı pırtıyı topladım, asansöre doğru yürüyorum.. Aklımda hala taksiciye verdiğim on beş milyon var...

Yürüdüğüm koridorda yerler, granit mermer ( bir kaysam mı acaba), duvarlarda devasa boyutlarda aynalar, tablolar... köşelerde heykeller..

Asansör camlı dışarısı gözüküyor, içeride bir de televizyon var, inip çıkarken müşterilerin canı sıkılmasın ( adamlar her şeyi düşünmüş).

Verilen kartla odanın kapısı açtım...

Yarabbi birde ne göreyim; oda Çorludaki Cumhuriyet Meydanı kadar... Bir saklansam bulabilene aşk olsun.

Çok yorgunum, eşyaları bıraktım, soyundum.. Atlet, “kilfot” atladım döşeğin üzerine, döşek dediysem; on kişi yatsa, ayakları birbirine değmeyecek..Bir iki zıpladım... Merak ettim döşeğin markasını, aradım bulamadım... (Bende parayı bulup bu döşekten almazsam)..

Uyuya kalmışım........

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum, uyandım..

Dışarıdan insan sesleri, kuş cıvıltıları..

Benim grup akşam gelecek, Hemen şortu, bermudayı ayağıma.. üzerime de bir tişört uydurdum, havuza...

Otel maşallah labirent gibi sora sora Bağdat bulunurmuş ya, havuzu buldum..

Havluları katlayıp bir dolaba koymuşlar.. Temizlerinden birde havlu ayarladım...

(Havuz dediysem açık havuz değil, kapalı, istersen bir bölmeden dışarıda ki havuza da geçiş yapıyorsun, o zamanda üzerinden duman çıkıyor.)

Şezlonga öte beriyi bıraktım, bacaklar dizlere kadar havuzun içinde, kenara oturdum..

Benden başka yedi sekiz kişi daha var, yaşları kırk beşle- altmış arasında değişen bir grup, bu yaş aralığında ki erkelerimizi bilirsiniz; kel, göbekli, bıyıklı..

Havuzun içinde şakalaşıyorlar..

— Hilmi Ağabey nassı donun var senin öyle?

—Ne var la donda, marka oğlum bu “spedoo”

- Senin kasede bayağı büyükmüş ha !!!!

-Ha ha ha

— Ağabey, havuzdan çıkıp koşa koşa suya atlayalım mı?

— Kaldıra bilcen mi? Kendini sen...

Hepsi havuzdan çıktı, koşa koşa atlamaya başladı.. Nasıl denk gelirse artık; kafalama, göbekle me, popoloma...

Her atlamadan sonra bir alkış... Bende kendimi kaptırmışım, bende alkışlıyorum...

—Deve güreşi yapalım mı deve güreşi?

-İsmail sen benim sırtıma çık, ağır bu ib..ler..

— Hilmi ağabey eşek ölüsü gibiymişsin sende...

- Gıdıklama lan..

- Ba ba ba, balık gibi yüzüyoo namusuz, derede mi çimiyon lan...

- Şıışt ... Beri bakın hele... Sakın havuza, işemeyin kırmızı oluyomuş...

- E ben kaçırdım acık bi bok olmadı....

Gel de havuza gir.....!

Barın arkasında duran havuz görevlisi olana bitene daha fazla dayanamadı.. Sonunda müdahale etti..

— İnsan gibi yüzsenize siz.. Taşırdınız havuzları.. ( Sonradan Öğrendim Havuz görevlisi Gürcüymüş, Türkçesi kıt)

“Kameram yanımda olsa ben sizi kısa metrajlı film yapmam mı ?”

Hilmi ağabey havuz görevlisine;

—Hemşerim, acsana sen gaydırakları, gayalım bir ikşer kere!

—Bozuk

—Müşteriyiz len biz buradaa, bozuk olurmu hiç.

- Bi bakayım ama en son bozuktu..

Havuz görevlisi, bir düğmeye bastı ve kaydıraklardan sular akmaya başladı.

- Bana laf getirmeyin de istediğiniz gibi kayışın işte.....

Devam edecek......

 
Toplam blog
: 1280
: 1114
Kayıt tarihi
: 09.08.06
 
 

Deniz tutkunu.Amatör kıyı balıkçısı. Aynı Şarkı ve Ilık Havada Hoşça Kal adlı kitapların yazarı ..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara