Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

13 Temmuz '10

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Otobüs kokulu kadınlar

Otobüs kokulu kadınlar
 

Antep fıstıklı dondurmanın boşalan kutusunu suyun altına tutuyorum yıkamak için. Mis gibi Antep fıstığı kokusu sarıyor mutfağımı. Oysa ortada fıstık falan yok.

Neler gelmiyor ki aklıma o anda. Yaşadığımız yüzyılda gerçek olan ne kadar az şey kaldığı gibi; karpuz aromalı sakız, çilek aromalı puding, aslı bezelye ezmesi, adı Antep fıstıklı baklava, eskinin Doğan görünümlü Şahin'i, işportaya düşmüş Tagheuer ve Rolex'ler (!), semt pazarlarının olmazsa olmazı marka (!) t-shirtler, henüz iki gün önce torunuma Bakugan topu alırken satıcıya, bir sokak ötede yarı fiyatına satıldığını söylediğimde aldığım; ama abla bizdeki Bakugan 1. kalite taklit cevabı...

Bir yerde okumuştum; taklit, asıl olanın beğenildiğinin, sevildiğinin göstergesidir diye. Beğeniyor, seviyor ama alamıyorsan, satamıyorsan taklit et! Bak o zaman nasıl alıyor / satıyorsun...

Bu Antep fıstığı kokusu mis gibi geldi ya burnuma? Tıpkı yüzyılımızın aşkları gibi dedim içimden. Ortada aşk lafı ve kokusu (!) var ama, aşkın kendisi yok.

Uzun yıllar önceydi, annemin arkadaşı anlatmıştı. Ben henüz liseye başlamıştım bunu dinlediğimde, artık nasıl iz bırakmışsa bende, hiç unutamamışım. Çocukluğundan yaşlılık sürecine kadar köyde yaşayan, kendi köyünden biriyle evlenen bir amca, eşi ölünce - biraz daha rahat ederim kaygısıyla - kente göç etmiş. Kent yaşamına alışmaya başlamış ve kentli bir kadınla evlenmiş ömrünün son günlerinde. Güzel de konuşan biri olarak bilinirmiş amcamız. Kentli eşine seslenmek için şu tamlamayı bulmuş; otobüs kokulu karım.

Annemin arkadaşı bunu anlattığında, hiç unutmuyorum bir kahkaha patlatmıştı annem. Otobüs kokulu kadının ne menem bir şey olduğunu ne annem, ne de ben anlayamamıştık tabii, haklıydı kahkaha atmakta. Meğer otobüs kokulu olmanın anlamı şuymuş; amcamız ömrünün büyük bir bölümünü köyde geçirip, yaşlılığında kente geldiği için, parfüm denen şeyden haberdar değilmiş o güne kadar. Zaten 60'lı yılların sonunda taşrada bile yeni yeni kullanılıyordu parfüm. Gizli çiçek, Altın damla, Hanımeli, Kadın teni, İzmir geceleri kolonyaları vardı o yıllarda. Öyle ağır kokulardı ki çoğu, şimdilerin 24 saat etkili deodorantları etkili kalıcılık konusunda yanlarında yaya kalırdı. Hele ki Altın damla kolonyası hamamda saatlerce kalsanız bile kokusundan kurtulamayacağınız kokulardandı.

Meğer, yeniyetme kentli amcamız ne zaman otobüse binse yanına oturduğu kadınlardan mis gibi kokular gelirmiş burnuna. Sonrasında da kentli bir eşle evlenince ve de benzer kokuyu kentli eşinde duyunca ona bu hoş sözlerle seslenmeye başlamış; otobüs kokulu karım...

Şimdilerde buna benzer bir evlilik yaşansa, sanırım şöyle bir seslenme şekli çıkardı ortaya; yasemin aromalı karım...

 
Toplam blog
: 261
: 2212
Kayıt tarihi
: 23.07.07
 
 

1954 Antalya doğumlu ve Antalyalı'yım. Ülkemin ve özellikle bu şehrin sevdalısıyım. Sanatın pek çok ..