Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 

26 Nisan '08

 
Kategori
Öykü
 

Öyküm, bölüm - IV -

Birkaç gün sonra yine bir Pazar günü erkenden kalkıp güne tebessüm ettikten sonra eski dostlarını ziyaret etmeye karar verdi. Eline birkaç paket yiyecek ve içecek aldıktan sonra vapura bindi. Cebindeki son parayla aldığı simidi martılara fırlatmaya başladı. Aklına aylar önce bu vapurda gördüğü güzellik geldi yine. Sonra tanıdık bir gitar sesi duydu, hızla arkasını döndü ve dizlerinin titrediğini hissetti. Tam karşısında o güzellik oturuyordu yine, bir an öyle boşlukta geçti onun için.

Ne güzel unutmuştu onu, oysa şimdi tüm duyguları sarmıştı bedeninin her bir zerresini. Çok uzak bir masada kitap okuyordu. Bu kez yalnızdı. Mert onunla konuşabilmeyi çok isterdi ama bu şekilde yaklaşmak ne gibi bir izlenim bırakırdı üzerinde. Kendi haline güldü Mert, sadece iki kere gördüğü biri için bu kadar yoğun şeyler hissetmek… Üstelik adını bile bilmiyorken. Cesaretini toplayıp gitmeye karar verdi. Yapamayacaktı, çok zordu. Dakikalar geçti, birden az önce duyduğu gitar sesi geldi aklına. O ses nereden gelmişti? Etrafına bakınırken yine bir duygu karmaşasına girdi. Sanki beyninde birileri vardı ve onu yönetmeye çalışıyordu. Sonra yine o güzelliğe daldı gözleri. Adeta bir melekti, Mert’e huzur veriyordu. Tam o sırada kadın başını kaldırdı ve Mert’in bakışlarını kendi üzerinde yakaladı. Mert ne yapacağını şaşırmıştı, gözlerini kaçırmak ya da ona bakarak sıcak bir tebessüm hediye etmek? Şansını denedi ve ona gülümsedi, karşılığında kızgın bakışlarla karşılaştı. İşte, korktuğu şey başına gelmiş, kız avlamak için burada olan bir sapık yerine konmuştu. Bu yanlış anlamayı şimdi düzeltmeliydi. Kızın yanına yaklaşmaya korkarak ilerledi. Tekrar kitabına dalmış olan kızın yanına oturmak için izin bile alamadan kendini onun masasında buldu, gözlerine bakmaya çalışarak derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı:

-Affedersiniz, sizi bakışlarımla rahatsız ettiğimin farkındayım. Daha önce kaç kişinin böyle hayranlık dolu bakışlarıyla karşılaştınız bilmiyorum ama inanın düşündüğünüz gibi farklı amaçlar güderek bakmadım güzelliğinize.

Konuşurken kadının gözlerindeki hoşnutsuzluğu görebiliyordu:

-Yanımdan gitmeniz mümkün mü acaba? Yoksa sizi şikayet edeceğim! diyerek etrafına bakındı kadın.

-Sadece bir yanlış anlamayı düzeltmek istedim. Özür dilerim… Sizi ilk ve son olarak aylar önce yine bir vapurda yanınızda anneniz ve çocuğunuz olduğunu düşündüğüm melek gibi bir kızla görmüştüm ve o günü sayenizde tebessümlerle dolu olarak bitirmiştim. Sizi tekrar görebileceğim aklımın ucundan bile geçmezdi ve bugün sizi burada gördükten sonra elimde olmadan gözlerim size takıldı. Rahatsızlık verdiğim için özür dilerim, iyi günler…

Son söylediği bu olmuştu, bir kez daha o güzel yüze baktı ve kalkıp vapurun önüne doğru yürürken kadından duyduğu bir cümle yaraladı Mert’i: “Sapıklığa da yeni adetler getirmişler, bir ‘evet’imle yatağında bulurum kendimi!”

Bitmişti işte, kendi yaralanmasından sonra bir de o cümle bitirmişti Mert’i. Aşık olmak suçtu artık bu memlekette, sapıklıktı gidip özür dilemek. Bu son görüşüydü onu, kısa da olsa konuşmuş olmak, kalbinin hızla atması, gözlerinin dolması etkilerini yitirmeyeceklerdi uzun süre, sapık damgası yemişti. Vapur kıyıya yanaştı, her ikisi de kalabalığın içinde kayboldu.

O günü gecenin geç saatlerine kadar arkadaşlarıyla geçirdi Mert. İçtiği her bir yudum bira ismini bilmediği güzelliği hatırlatıyordu ona. Arkadaşlarından biri odaya girdi:

-Bugünün şerefine biraz eğlenmeye ne dersiniz beyler, dedi ve arkasından 3 tane kadın girdi içeri.

Mert sarhoş olmuştu bile, öyle ki içeri giren kadını onu yaralayan o güzellik sanmıştı, kalbi yine deli gibi atmaya başlamıştı. Diğer iki arkadaşı kadınları aralarında paylaşmışlardı. Bunlar Mert’e göre değildi. Gitmek istiyordu, ayağa kalktı kadın uzaktan onu süzüyordu, Mert hafif yalpalayarak dışarı çıkmaya çalışırken kadın onu kolundan tuttu:

-Bence bu halde dışarıya çıkma. Merak etme biz paramızı peşin aldık, istemiyorsan kardeş kardeş otururuz, ama bu halde istediğin yere gidemezsin, dedi.

Mert anlamsız anlamsız bakıyordu. Kadının başından tutup uzun bir süre öptükten sonra kolunu ondan kurtardı, kızı tepeden aşağıya süzdükten sonra:

-Sen git arkadaşlarına katıl, benim iç.in endişelenmek sana kalmadı tatlım, dedi ve kapıyı çarpıp dışarı çıktı.

Şafak sökerken sahilde yalnız dolaşıyordu Mert. Yine düşünüyordu, bu kez hayatını. Okulu, kariyeri, ailesi…Uzaklaşmak istiyordu buralardan zaten son senesiydi. Üniversite bitecek ve hayata atılacaktı. Son zamanlarda kafası çok karışıktı. Adını bilmediği güzelliği tekrar görmek istiyordu. Arada bir sahile gidiyor gitarist kızı arıyordu, onu düşününce yine bir ağrı hissediyordu başında ama direniyordu. Onunla geçirdi sadece birkaç saatte her şeyi anlayabilen o kızı görmek ve aklındaki soruları sormak istiyordu. Bunun yanında tez çalışmaları ve okul tüm hızıyla devam ediyordu.

 
Toplam blog
: 41
: 542
Kayıt tarihi
: 30.03.08
 
 

Müzisyenim. Gebze'de TEV İnanç Türkeş Lisesi'nde okuyorum. Arada bir bir şeyler yazmak hoşuma gidiyo..

 
 
 
 
 

 
Sadece bu yazarın bloglarında ara