Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '12

 
Kategori
Anılar
 

Öyle bir geçer zaman ki...

İlkokul arkadaşlarımla buluştum. İnanamadım. Biz gerçekten çok büyümüşüz. Öyle büyümüşüz ki neredeyse yaşlı olmuşuz. Belki onlar bana kızacaklar ama. Ne yapayım.? Zaman işlerini iyi yapmış. Gözler aynı kalır derler. Yalan. Bir kere önce gözler gidiyor. Gözün feri kaçıyor. Akları sararıyor. İris kısmı grileşiyor. Göz kapakları aşağı düşüyor. Bu nedenle artık hüzünlü bir bakış gözlere gelip oturuyor. Bu kadar hüzünlü bakarken çocukluk bakışından izler ara dur. Daha çok ararsınız. Giden gitmiş. Gözler etrafındaki çizgiler gittikçe derinleşir. Altında mor halkalar oluşur.

Şair;

Yaş otuzbeş yolun yarısı eder

Ortasındayız ömrün

Delikanlı çağımızdaki cevher

Gözünün yaşına bakmadan gider

Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?

Ya gözler altındaki mor halkalar

Neden düşman görünürsünüz?

Yıllar yılı dost bildiğim aynalar… demiş.

Neyse ki ömür ortalaması uzadı. Yaş kırk beş yolun yarısı dersek. İşte ellili yaşlarda da artık geri gidişler kendini iyice bir belli ediyor. Yer çekimine karşı koyamayan yüz ve vücut hatları ile gelen eklem ağrıları ve isteksizlik. Derilerin içi boşalmış ya da suyu kaçmış gibi. Eskiden anneanemin elindeki deriyi incecik tutup bırakınca bir süre  deri o şekilde kalırdı. Ben bundan çok hoşlanırdım. O güzel ellerini hep çok severdim.  İşte ellili yaşlar da bu yola giriş başlıyor. Estetikler falan nafile… Yüzde hayretler içinde bakan gözler, dışarı patlamış dudaklar hatta botoksun dozu kaçmışsa ileri boyutta asimetrik görüntüler estetik kurbanlarına ait… Bedeni bir süre kamufle etsenizde artık insanlar vücutları içinde estetikten kaçınmıyorlar. İlk yapılan estetik başarılı oldu desek zaman yine işlerini yapıyor tekrar sarkıp sünmeler başlıyor. İkinci ve daha sonraki ameliyatlarda başarı azalıyor çünkü artık deri inceliyor. Tüm kadınlar sanki birer süper star olma hevesindeler. Hatta paralı günler yapıp her günde toplanan parayla içlerinden birini estetik ameliyat yaptırıyorlarmış. Yine nafile. Deri gerildikçe jelatin gibi bir görüntü arz etmeye başlıyor. Sallanma azalıyor ama genç deri gibi sağlıklı olmuyor. Liposuction yaptırmak istiyorsanız. İyi hoş ancak  yeterli  egzersiz yapmazsanız yağ alınan yerler  çukurlaşıyor. Veya kilo almaya eğilimli insan bir süre sonra yine alıp kilosunu katlıyor. Zaten menapoz göbek çevresine gözünü dikip insanları elma kıvamına getiriyor. Ağrıyan dizler beller, zevklerin değişmesi daha  futursuzlaşma her şeyi kolay söyleyebilme ve tabiî ki hoşgörü. Bunca kötü şeyin yanında hoşgörü evet. Şu aklımda genç olsam allahım o yılları ne güzel yaşardım.

Demem o ki azizim. Zamana direnmek için verilen çabalar belki bir süre olayı geçiktirebiliyor ama genç kalmakda ısrarlı olmak insanı ancak komik yapıyor.

Nereden çıktım nereye geldim. Okul arkadaşlarımla buluştum demiştim . Tabiki hepsi de bu değişime ayak uydurmuş. Ben de dahil. Hatta bir arkadaşım diğerini telefonla arayıp yıllar sonra buluşmak istemiş diğeri de doktor. Hastaneye gel görüşelim demiş. Bu yıllar içinde hiç görüşmemişler. Neyse bizim ki hastaneye gitmiş. Cep telefonundan diğerini aramış. Konuşmaya başlamışlar bizimki “neredesin geldim” demiş. Diğeri de” bahçedeyim” diye cevap vermiş. “ Ee ben de bahçedeyim neredesin işte tam çiçekçinin önündeyim”,  “ben de oradayım” diye başını kaldırmış.” Karşımda yaşlı bir adam duruyor du . Yolda görsem onun o olabileceğini tahmin bile etmem. Zaten hastane bahçesine girer girmez ben onu görmüştüm de ihtimal vermemiştim” diyor.

Bir fıkra yı da anlatmadan geçemeyeceğim. Kadın dişçi olmuş bir çocukluk akadaşının muayenehanesine gidiyor. Bekleme salonun da otururken girip çıkan diş hekimine bakarak çok yaşlanmış olduğunu düşünüyor. Sırası gelip içeri girince kendini tanıtmak için okuldan bahsediyor işte şu vardı bu vardı hatırlıyor musun diyor. Dişçi de evet evet  o günleri hatırladım yoksa siz benim edebiyat öğretmenim miydiniz? Diye cevap veriyor.!!!!!!!!!!!!!!!!

Ya işte böyle ama kim ne derse desin eski arkadaşlar yıllar sonra da aynı tadı veriyor. Sanki o yaşta ve oralarda gibi oluyorsunuz. Görüntü önemini kaybediyor. Kalpler duygular konuşuyor.

 

 
Toplam blog
: 80
: 640
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

Fizik Mühendisiyim. Ankara'da oturuyorum.Türkiye' radyoaktif kaynak giriş ve çıkışını takip eden bir..