Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

17 Temmuz '12

 
Kategori
Anılar
 

Yenimahalle

Yenimahallle deyince içim kıpır kıpır olur. Benim çocukluk, ergenlik ve de genç kızlığa adım attığım ilk yıllarım hep orada yaşanmıştır.

9.durak Bakacak Sok.No: 23 de oturuyorduk. 11 . durak son duraktı. Mesafeler kısaydı. 10.durakta cami, caminin altında da fırın kasap ve Sürpriz amca dükkanı vardı. Babam her Pazar günü kıymalı pide içi hazırlayıp pişirtmek için fırına giderdi. Ben de kıymalarını ayırıp pidesini yerdim.

Yazları gidilen açık hava sineması 8.duraktaydı. Kuru kuru tahta sandalyeler de oturup çekirdek çitleyip gazoz içerdik. Hava akşamları hep soğuk olurdu. Annem küçük kız kardeşimi giydirip arabasına oturtur, bizim paltoları da arabaya yüklerdi. Üşürsek giyelim diye. Zavallı kardeşim Banu paltolardan görünmez hale gelirdi. Yazlık sinema da oynayan filmler hep kıştan kalan eski filmler olurdu ama kim aldırır. Ortam süperdi.

5.durakta Alemdar sineması vardı. Onun da açık hava sineması olarak çalışan çatısı ve düğün salonu hizmeti veren orta katı vardı.

Alemdar sineması daha fazla rüzgar aldığı için oraya daha az giderdik. Bülbülü Öldürmek diye bir filme gitmiştik. Yargıcın “devam et Atticus “diyen sesi kalmış kulaklarımda ve bir de Atticus’un Jem’e “Arka bahçede ki tenekeleri vurmanızı yeğlerim ama kuşların peşine düşeceğinizi de biliyorum. İstediğiniz kadar karga vurun ama unutmayın: Bülbülü öldürmek günahtır.” dediğinde,Bayan Maudie’nin “Baban haklı” “Bülbüller yalnızca müzik üretirler,bizi eğlendirmek için. Bahçeleri yağmalamazlar, tarlalarda yuva yapmazlar. Yalnızca şarkı söylerler, hem de yürekleri paralanana dek. İşte o nedenle günahtır bülbülü öldürmek. ”konuşmalarının geçtiği sahne kalmış aklımda…

Kapalı Alemdar sineması en alt kattaydı. Genellikle yabancı filmler oynardı. O dönemlerde iki film birden modası vardı. Bir biletle iki film izlerdik. Film izlerken içtiğimiz gazozun içine leblebi atardık. Nasıl lezzetli olurdu . O gazozlar ne markaydı bilmiyorum. Hatırladığım kadarıyla üstünde marka yazmayan açık yeşil şişelerdi. Veya Fruko içerdik. Fruko bir tek portakallı olurdu.Frigo buz soğuk diye annem yedirmezdi. Mazotla karıştırılmış talaş ile yerleri dezenfekte ettikleri için sinema hep mazot kokardı.Üstümüze başımıza o koku sinerdi.

Serdar sokağın başında Seyran sineması vardı. Orada Türk filmleri oynardı. Dayımın kızı Nimet ablam Dil tarih ve Coğrafya Fakültesinde okuyordu. Çarşamba günleri öğleden sonra hep boş olurdu. Birlikte sinemaya giderdik. Bütün Türk filmlerini birlikte izledik. Şimdi televizyonda hangi Türk filmi oynasa içinde Nimet Ablamın da anıları vardır.

Daha sonra bir de Güneş sineması açılmıştı. Herhalde Akın cad ile İvedik caddesinin köşesindeydi. Dr.Jivago filmini Güneş sinemasında izlemiştik. Hatta filmden çıkınca annemlere Dr.Jivago kimdi ? diye sormuştum. Ne komik. Filmi nasıl izlemişim Allah bilir. Ama “ La Chanson De Lara” şarkısını hiç unutmadım…

1977 de Yenimahalle den ayrıldım . Onun için heryeri ve her şeyi çok iyi hatırlayamıyorum. Ama hatırlayınca aklıma Yenimahalle ile ilgili hiç kötü bir şey gelmiyor.

Ben ilk okulu Öğretmen Kubilay ilk okulunda okumuştum. Okula gittiğim ilk sene babam beni hep kucağında okula götürmüştü. Çünkü ben 17 kilo ağırlığında minnacık bir kızdım. Ama çok çalışkandım. Beni 2 .sınıfa kaydetmek istemişlerdi ama görüntüm 1.sınıfa bile uymadığı için annem kıyamamıştı. Normal neyse onu okusun demişti. Babam okulumuzda bir folklör ekibi kurulmasını sağlamıştı. Babamın MTA dan arkadaşı Tuncay Abi bize Kars yöresi oyunlarını öğretmişti. O yıllarda ilk okulda folklör oynamak diye bir şey pek görülmemişti. Biz ilkler arasındaydık. Televizyona ve daha birçok yere gösteriye çıkmıştık. Çok dolu yaşanan güzel yıllardı.

5.sınıfta biz Bahçelievler de ev aldık. Taşınacağımızdan dolayı ben Bahçelievler Ulubatlı Hasan İlkokulu na gittim. Orada da bir folklör ekibi kurduk. Bir senede orada oynadım. Ama evimizi bir nedenden satmak zorunda kaldık ve Bahçeliye taşınamadık.

Ortaokulda beni Yenimahalle Kız lisesine yazdırdılar. Daha sonra adı Yenimahalle Halide Edip Lisesi oldu . Ben hergün 9.duraktan okula yürürdüm. Kış aylarında 10. duraktaki caminin bulunduğu alan çok ayaz olurdu. Çok üşürdüm. Kocaman bir çantam vardı. Çalışkanım ya bütün okul kitaplarımı yüklenip giderdim. Belki gerekir diye. Annem kızım şu çantanı biraz boşalt derdi ama nafile…

Lise 2.sınıfda okulumuza erkek öğrencilerde alınmaya başladı. Çok az sayıdaydılar ama kızlara yetmişti. Kızların koşuşturmalarını inek ciddiyetimle eleştirerek izlerdim. Erkek arkadaşı olan kızlar kötü kızlardı benim gözümde. Bizim okul kız okulu olduğu için okul dağılırken erkek çocuklar gençler hep kapının önüne birikirlerdi. İçlerin de Atilla Atasoy bile vardı. Yeni eczacı çıkmıştı. Kızlar etek boylarını kısaltır saç örgülerini çözer sevgilileri ile buluşurlardı. Ben kalın kaşlarım koca çantamla yere bakaraktan asker gibi rap rap doğru otobüs durağına yönlenirdim. O nedenle bana asılan falan olmamıştı. Zaten o halimle ben istesem de kimse asılmazdı herhalde…

6.durakta ki Gima bizim alışveriş için gittiğimiz tek süpermarketti. Anneannemler 6.durakta otururdu. Onlara misafirliğe gidip dönerken mutlaka Gima ya uğrardık.

5. Durak piyasa yeriydi. Alemdar sinemasının altında bir ayakkabıcı vardı. Oradan çok ayakkabı almıştık.

Sipahi kitapevi romanlar, güzel dergiler ve çok kaliteli kırtasiye malzemeleri satardı. Yenimahalle belediyesinin önünde çocuk bahçesi vardı. Çocuk bahçesinin karşısında caddeyi geçince( Ragıp Tüzün cad.) Sipahi kitapevi aşağı doğru inen merdivenleriyle sizi karşılardı.

Bir de lisemize yakın Kanarya kırtasiye vardı. Hergün oradan bir kurşun kalem alırdım. Renk renk kurşun kalemlerim vardı. O tarihler de versatil çok kullanılmazdı. Okul dağılınca kırtasiye hınca hınç dolardı.

Fujiyama adında bir kırtasiye daha vardı. Oradan da hergün pul alırdım. Kolleksiyonum çok zengindi. Sonra binbir zahmet biriktirdiğim pullarımı hazırlıkta bir çocuğa vermiştim. Ne şapşalım. Hiç mal kıymeti bilmiyorum. Kokulu silgiler pahalıydı. Fujiyama da pembe sarı beyaz ve mavi renkte olanları vardı. Bir de kalem arkasına takılan kafalar vardı. Ya çok güzeldi. Ben onlardan yine istiyorum.

Vardar dondurmacısı göçmen amcamızla bir anılırdı . Göçmen amcanın alnında şarapnel izi vardı. Yazın sokak aralarında dondurma kış akşamları da boza satardı. Vardar pastanesinin yanında da Avrupa pastanesi vardı. Hemen önünden otobüse binerdim.

Yıllar ne çabuk geçti. Her şey nasıl değişti. Biz 9 durakta otururken karşı tepeler bomboştu. Dededoruk tepesine verici yerleştirdiklerinde olay olmuştu. Sonra o tepeler bir bir doldu.Demetevler semti oluştu. Koca koca apartmanlar yapıldı.

Yenimahalle de ki iki katlı bahçe içindeki evlerin yerini şimdi apartmanlar aldı. Tenha hep memur ailelerinin yaşadığı bir semtti. Şimdi çok kalabalık bir yer olmuş. Ama Yenimahalle m hep kalbimin en iç köşesinde hep anılarımın baş köşesinde ömrüm oldukça benim hatırladığım gibi kalacak.

 

 
Toplam blog
: 80
: 640
Kayıt tarihi
: 06.07.10
 
 

Fizik Mühendisiyim. Ankara'da oturuyorum.Türkiye' radyoaktif kaynak giriş ve çıkışını takip eden bir..