Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Mayıs '09

 
Kategori
Siyaset
 

Oyun...

Oyun...
 

Ülkemizde uzun yıllardır birileri tarafından sahahneye konan oyun yavaş yavaş meyvelerini vermeye başladı. Bu oyuna isteyen istediği ismi verebilir. Siz bölücülük deyin, ben ötekileştirme, veya bir başkası başka bir isim versin. Sonuç aynı noktaya çıkıyor.

Amaç yirminci yüzyılın başlarında emperyalist dünyanın tam Türk adını dünyadan silecekken ortaya çıkan Atatürk ve arkadaşları önderliğinde yeniden ve binbir güçlükle ayakta kalmayı başaran Türk ulusunun parçalanıp yok edilmesi. Bu fikre kimileri bir nevi paranoya diyebilir. Gerçekten samimi olarak böyle düşünenlere olayları önyargısız tekrar incelemelerini öneririm. Oyunlardaki baş aktörleri ve uyguladıkları senaryoları yan yana koyduğunuzda acı gerçeği görmemek imkansız hale geliyor. Bir iki olaya beraberce göz atalım;

Türk insanının en önemli özelliklerini sayacak olursak, başta hoşgörü gelir. Dinimizden kaynaklanan afedici ruhumuz ise bizi bir arada tutan en büyük güçlerimizden biridir. Bir insan vefat ettiğinde genelde öğle veya ikindi namazı ertesi cami bahçesinde namazı kılınır. Cenazeye gelenin tanıdıkları ve yakınları dışında, camide namaz kılan cemaat da cenaze namazına katılıp ölen için dua eder, helallik verir. Bunun anlamı ölen kim olursa olsun, ne kabahati bulunursa bulunsun, kalplerdeki kötü yönleri unutulur. Eğer bazı kötü yönleri varsa bile “biz afettik, Allah da afetsin” denir.

Rahmetli Türkan Saylanın cenazesinde çok tabii olarak geniş bir kesimden onbinlerce insan vardı. Birlik beraberlik nutukları atan iktidar partisi ve hükümetin dışında. Bu bölücülerin bir başarısı olarak tarihe geçti. İnanıyorum ki o gelmeyenlerin bir çoğu aslında gelmek istemiştir. Ama gelemediler. Gelen insanlardan mı korktular? Tabiiki hayır. Bizi bölmeye çalışanların içerdeki temsilcilerinden, onların kendilerine sağladığı tatlı hayatı geri almasından korktular. Çatırdamakta olan bu birlik çökerse altında kendilerinin de kalacağını bile bile.

Aynı senaryo, uzun yıllardır güneydoğuda oynanıyor. Tarih boyunca içiçe birlikte, kardeş olarak yaşadığımız kürt kökenli yurtaşlarımız, bizi parçalama oyununu sahneleyen dış güçler ve onların yerli işbirlikçileri sayesinde düşman edilmek istenmektedir. Kısmen de başarılmştır. Kısmen diyorum çünkü o vatandaşların çok büyük bir çoğunluğu bilgileri, hisleri ile bu oyunu görüyor, yokluğa, teröre, her türlü acıya rağmen direniyorlar. İşbirlikçi yönetimlerin ustaca senaryoları sayesinde bölüp yok etme politikası üç tane çapulcu ve tetikçiden oluşan PKK terörü ile maskeleniyor. Özellikle “üç tane çapulcu ve tetikçi” deyimini kullandım. Zira yedi düveli imkansızlıklar ve çok sınırlı olanaklar ile yurttan kovan bu millet istese bir haftada bir tane terörist bırakmaz. Ama bölücü senaryoda bu acının sürdürülmesi öngörüldüğünden dışgüçler ve onların içerdeki işbirlikçileri bu kanlı oyunu büyük bir zevk ile oynuyor. Yalnız bilemedikleri, anlayamadıkları bir nokta var. Türk halkının “ya istiklal ya ölüm” prensibini genlerine kaydetmiş olması. Kendini Türk hissetmiyenlerin bunu anlaması imkansız. O yüzden de sabırla, takiye ile, türlü yalanlarla süsledikleri oyunlarını sürdürmeye devam ediyorlar. Biricik evladını hain bölücü terörist kurşunu ile kaybeden türk anası, isyanını içinne gömüp “vatan sağ olsun” dediği sürece de başaramıyacaklar.

Bu yüzden doğu ve güneydoğunun kalkınmasını istemeyen, suratlarına taktıkları din ve sevimlilik maskesi ile terörü besleyen, o yöre halkının okumaması için elinden geleni yapan, içlerinden bir kısım çocuğumuzu olsun cehalet ve geri kalmışlık çemberinden kurtarmaya çalışanları vatan haini olarak gören, Türklüğün idamesinde tartışmasız herkesin gönlündeki en değerli kurum olan Türk Silahlı Kuvvetlerini aşağılamaya, küçük düşürmeye uğraşan, bu uğurda Türk vatandaşlarının kanını dökmüş aşağılık teröristlerin ifadelerini TSKne karşı delil kabul eden, teröristi yüceltip mehmetçiği aşağılayan zihniyet sakın olaki kazandığı mevzii başarıları bir şey sanmasın. Aynı zihniyetin ağababaları ülkeden yabancı gemileri ile kaçmıştı.

Pazar, 24/5/2009

 
Toplam blog
: 1508
: 1688
Kayıt tarihi
: 16.07.08
 
 

Yetmişiki yaşında iki çocuk ve iki torun sahibi bir erkeğim.. Lise mezunuyum. Uzun yıllar esnaflı..