Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

16 Nisan '09

 
Kategori
Siyaset
 

Özal'ı anmak; çağı anlamak!

Özal'ı anmak; çağı anlamak!
 

Ölümünün üzerinden tam 16 yıl geçmişken bugün Merhum Turgut Özal'ı bir kere daha anarken, Özal bize neyi anlattı veya biz Özal'la neyi anladık, bir kere daha değerlendirmek gerek.

"Özal bu ülkeye ne yaptı?"diye bir soru sorulsa, beni cevabım şu olur: Özal, bu ülkenin gözünü açtı.

Coğrafi olarak dünyanın merkezinde dururken, çağdaş dünya ile ayrı bir boyutta yaşayan Türkiye'yi dünya ile buluşturan adam oldu Merhum Özal.

Nice "küçük adamlar"ın sanki "büyük adam" mış gibi ülkenin üzerine karanlık gölgeler saldığı bir zamanda, Özal adlı bu küçük cüsseli "büyük adam", bu illizyonu bozuverdi. Gözlerimiz açıldı ve gerçeği gördük.

Bir maaşla bir file dolduramayan çok "asil" paramızı, dünya ile entegre ederek, gerçek değerine kavuşturdu. Türk Parasın koruma kanunu gibi, bize özgü bir illizyona son verdi. Böylece Türkiye ekonomisi kendi uluslararası piyasaya arz etme imkanı buldu.

Devlet adamlığının asık surat, soğuk duruş titrini yok etti Merhum Özal. Beyaz şortları üzerinde bir Cumhurbaşkanı olarak tören kıtasını denetledi. Adamı adam edenin "elbise" değil, bilgi ve beceri olduğunu gösterdi. Biz Özal'ı tanıyınca anladık ki, öyle elbiseler vardır ki, içinde adam yoktur; öyle adamlar vardır ki, üzerinde elbise yoktur..

Dindarlığın bir gösteri alanı değil, samimi ve mütevazi bir yaşama ve hizmet işi olduğunu da Özal'la gördük. O göründüğünden daha dindar bir adamdı; ama biz, olduğundan daha fazla dindar görünen adamlara alışmıştık. Özal bu illizyonu da yok etti.

Eğer, küçük adamlar ayaklarına dolanmasaydı, gerek iç politikada, gerekse dış politikada , bugün yeni yeni çözmeye çalıştığımız pek çok sorunu 16 yıl önce çözecekti. Biz Özal'la gördük ki, devlet adamları sorunları saklamak için değil, çözmek için vardır. "Sorunlar yaşasın ki ben de yaşayayım" felsefesindeki "devlet adamları" nın maskesi Özal'la düştü.

Devletin milletin efendisi değil, hizmetçisi olduğu gerçeğini de Özal gösterdi bize.. Beytül malı, kendi şahsi malı gibi, kendi "aile" sinin arpalığı yapan ama aynı Beytül-malı, asıl sahibi olan halktan esirgeyen, "baba" devlet adamlığının kibirini de Merhum Özal kırdı. Devletin hizmetleri, belli zümrelerin değil, herkesin olduğunu; devlete vermemiz gerekenler kadar, almamız gerekenler de bulunduğunu Özal sayesinde öğrendik.

Bazıları diyecektir ki, "hayali ihracatı" da Özal'dan öğrendik.. Doğrdur, İhracat'ın olduğu yerde "hayali" si de oluyor ne yazık ki.. Daha önce ihracat yoktu ki, hayalasi olsun.

Tüm "büyük adamlar" gibi, Özal'ın etrafında da "küçük adamlar" vardı. Bu yüzden, onun hedeflerine, çevresindekilerin hayalleri bile erişemiyordu. Alışılagelmiş devlet yapılanması içerisinde, Özal'ın doldurduklarını boşaltmak isteyenler de oldu. Özal'ın ölümünden sonra da boşalttılar zaten..

Eğer, Rahmetli Özal, ölmeseydi bugün çok farklı bir yerde olurduk. Kim ne derse desin, Türkiye'yi yıllardır geri bırakan, canımızı ve imkanlarımızı heder eden Kürt sorunu bir çözüme ulaşmış, ülke çoktan Avrupa düzeyine ulaşmış olurdu.

Misyonu olan, bu misyonunu gerçekleştirecek vizyona sahip bulunan nadir devlet adamlarından biriydi Özal..

Onu tanımıkla ne kadar çok şey kazandıysak; erken kaybetmekle de o kadar şey kaybettik..

Nur içinde yatsın!

 
Toplam blog
: 1645
: 822
Kayıt tarihi
: 19.01.08
 
 

Edebiyat, kamu yönetimi ve gazetecilik tahsili... 27 yıllık eğitimcilik hayatından sonra emeklili..