- Kategori
- Deneme
Özlemek değilmiş böylesi de

Özlemek de güzeldir dedin. Belli ki özlemlerin yeterli dozdaydı, bir bilinen, bir beklenen ama geleceğinden umutlu beklenene duyulan. Öylesi güzel olan, öylesi coşkun, sabırsız kılıp, aşkı alevlendirerek sevdayı körükleyen.
O nedenle ki deme bana özlemek güzeldir diye. Benim gibi özlemek güzel değil, benim özlediklerimi özlemek hiç kolay değil hem de.
Bilinmeyeni özlemekti benimkisi yıllardır. Kim olduğu, ne ve nerede olduğu bilinmeyeni; hatta var olup olmadığı dahi bilinmeyeni. Ve de her doğan günle birlikte umarsızlığa, mutsuzluğa birer adım daha yaklaştırarak epriten.
Asla dönmeyecek olanı, hatta gidip görme olanağın dahi uzaktan da olsa olmadığı, imkânsızı özlemekti benimkisi.
Ne denli acıtır, ne denli kıvrandırıp kanatır özlemenin böylesi bilemezsin. Hiçbir umut yeşertemezsin, hiçbir beklenti üretemez, düşleyemezsin, kurgulayamazsın kavuşmaları ve tasavvur edemezsin olumlu olasılıkları.
Yüzü yoktur, şekilleyemez, oturtamazsın hiçbir resme, bilemezsin nasıldır o yanaklar, dudakların şekli nedir ki düşlerinde hiç değilse sıcacık bir öpüş kondurasın. Nasıldır eller bilemezsin, rengi, şekli nasıldır saçların, öyle düşleyerek tutabilip okşayabilesin.
Ya da bilirsin ki hiç dönmeyecek, hâlâ yanındaymışça tazeyse de görüntüsü, elleri, saçları, dudaklarının. Bilirsin ki tutamayacak, öpemeyecek, okşayamayacaksın. Bir gün karşındaki kadehin dolacağını, kadehin tınısını bulacak diye düşleyemezsin. Bilirsin ki o kadeh hep boş, kadehin ise tınısını aramaktan sarhoş kalacak.
Veya biliyorsundur dönümsüz yola gittiklerini, gelemese de onlar gidersin sen, gidersin oturur başucuna konuşur, içini dökersin, lâkin göremezsin, yanıt alamazsın sorularına, ben de seni seviyorum, ben de çok özledim deyişini duymayı beklersin duyamayacağını bile bile. Gözyaşın düşse de üzerine boncuk boncuk, yanıt veremez ki o toprak kümesi, neler söyler, ya da söylemek isterdi altında yatan bilemezsin.
Nereye gittiğini bilemezsin kiminin de, nerede ve kimlerle olduğunu, neler yaptığını, hatta yaşıyor mu, çoktan öldü mü bilemezsin, o nedenle ki düşleyemezsin hiçbir mekâna sığdırıp, sadece varsayımlar üretirsin her gün başka şekle bürünen, kahrolur, kahrolur, kahrolursun…
Bu seninkisi çok başka! Bambaşka seni özlemek!
Varmış o yüzünü düşlerime resmedemediğim, kimdir, nedir bilemediğim, şöyle olmalı diye mutlakaladığım, ama yoktur diye umunmaktan vazgeçtiğim varmış. Ve biliyorum ki artık varsın, nerede olduğunu ne yaptığını da. Ya da nerelerde, kimlerle olup neler yaptığını da az çok. Yakınımdasın üstelik. Kolay, öyle denizaşırı, ya da ulaşılmaz da değil mesafeler, bir, bilemedin iki sigara içimlik. Övün arası bir süre. Gelinir, gidilebilir ya da istenildiğinde olanaklar elverdiğince.
Lâkin tanımıyorum ki seni henüz yeterince. O nedenle ki kuşkuluyum yine de bir nebze. Kaybetmedin, kaybetmeyeceksin dedin gerçi, o şarkıdan alıntı “Geç buldum, çabuk kaybettim” söyleme öykündüğümde. İnandım, umundum, mutlandım. Özlemim daha bir artarak devam etmeyecekti gelmeyene, her gün biraz daha kırarak umutları. Bilecektim ki gelecek, gelip tutacak ellerimden, yeşertip sağaltacak her bir gelişinle. Boşa olmayacak özlemelerim. Gerçi yanımdayken bile özleyeceğim daha da bir özleyerek her geçen saniyeyle; Ama dedim ya, umurlu bu defa, yanılgın değil, umarsızca epriterek hiç değil.
Sıcacık yapacak bu defa doğan güneş içimi, yakıp kavuracak dahası, ışıtmakla sınırlı kalmayacak var oluşu. Güz güneşi gibi olmayacak ısıtmayan, daha bir özletmeyecek ısınmaları. Temmuz Temmuz yakacak, Ağustos Ağustos kavuracak, susatacak kana kana içilse de sıcağıyla. Avuçlarında olacak doğanın tüm çiçekleri; yüreğindeki katmer katmer sevdalarla sunmaya gelecek. İnsan insan kokacak her bir yan daha yola çıkışıyla, buram buram aşk kokarken bir yandan da. Bahar dolacak yüreğime, filiz filiz, tomurcuk tomurcuk coşkularla biliyorum.
Bu defa mutlu, bu defa umutluyum!
Ama yine de…
Ya gelmemek üzereyse, ya aldançsam, yanılgımsa sayhaladığım sevinçler, mutluluklar boşunalıksa!
Yıkılmak istemiyorum bu defa, aldanmak istemiyorum; ateşi sarmasın yakmasın yok ederek istiyorum!
Ama ben, her şeye rağmen yine de;
Bekliyor, bekliyor, bekliyorum!..
Özlüyor, özlüyor, özlüyorum!..
……
Yok be güz gülüm, hazan bakışlım, gözbebeğim, biriciğim yok; bu da, böylesi de güzel değilmiş özlemenin!