Paket-1

Paket sahipleri:

 

1- Şehitlerin de arzularını yerine getiriyorlarmış. 

 

Şehitlere arzularını sormuşlar, onlar da -ilk başta- paketi açmalarını istemiş(!). Ne diyelim? Doğrudur(!).

 

2- Bu paketle ulusumuzun birliğini, kardeşliğini pekiştiriyorlarmış. 

 

Ne güzel(!)…

 

Artık “kimlik dayatmak yok”. Mustafa Kemal’in yanlışı(!) düzeltilecek. Her etnik grubun ayrı kimliği olacak. Türk Ulusu bile kendi kimliğini tek başına kullanabilme hakkına sahip olacak(!). 

 

Önce Türk Ulusu’ndan, otuzun üzerinde ulus(!) çıkaracaklar. Sonra bu ulusları(!) kardeş yapacaklar. Evcilik oynar gibi… 

 

30-40 kimlikli ülke olacağız yani. El âlem, tek kimlikle idare ederken bizim kimliklerimizi saymakla bitiremeyecekler. 

 

Melezleri düşünmemişler ama. Onlara da yeni kimlikler bulmak gerekir. Bu da benden kıyak olsun; iki örnekle yol göstereyim(!). Kalanını onlar halleder nasıl olsa. 

 

Diyelim ki baba Türk, ana Kürt. Çocukları ne olacak? Tükür(!)… Peki, baba Kürt, ana Türk olursa?  Onlar da Kütür(!)… Böylelikle yüzlerce kimlik sahibi oluruz. Ne güzel değil mi?

 

3- 2002 seçimleriyle oluşan parlamento, 11 yıllık süreç içinde çok önemli reformlar gerçekleştirmiş.

 

Bu da doğru vallahi(!).

 

Ben, birkaçını sayayım: 

 

a- Ziraat ve hayvancılık tavan yaptı(!). Hop oturup hop kalkıyor köylüler. Tavana vuruyorlar kafalarını. Mutluluktan(!)… Hepsi değil. Aklı başında olanlar elbet… 

 

b- Borçlar üç-beş kat arttı. Yiğit dört nala kalkmış, tut tutabilirsen! Yiğidin kamçısıdır ya borç!.. 

 

c- Okulların tamamı olmasa da büyük bir bölümü imam okuluna dönüştürülüp gençler, din-iman sahibi yapıldı, çok şükür(!). 

 

Siz bakmayın hırsızlık, tecavüz gibi adi suçların katlanmasına; hükümetimiz ne yaptığını bilir(!). Borçları da suçları da önce çoğaltıp sonra yok edecek. Her yiğidin bir yoğurt yiyişi vardır. Şehit sayısını arttırdığında da yaygarayı basmıştı muhalifler.  Son on aydır kaç şehit haberi dinlediniz? Yaaa! Suyu bentten keser gibi kesmedi mi? 

 

Neyse… Biz reformlara dönelim.

 

ç- Devletin tüm sorumluluklarını, yerli ve özellikle de yabancı girişimcilerin omuzlarına yüklediler(!). Üstelik –devede kulak da olsa- para bile aldılar. TELEKOM, TEKEL, TÜPRAŞ, ERDEMİR, OYAK, SÜMERBANK, SEKA, ET-BALIK, PETKİM, ARAÇ MUAYENE, İZOCAM, DEMİRDÖKÜM, THY… Şeker fabrikaları, madenler, limanlar, bankalar, koylar, sular hatta topraklar… Saymakla bitmez. Tümünden kurtardılar devleti. Nasıl hafifledi bilseniz! Sanırsın balon!..

 

d- Bu reformun nasıl yapıldığını bilmiyorum(!) ama dörtçekerler türbanlıların elinde oyuncak oldu. Varsıl dostların yardımıyla okuyan çocuklar, göz açıp kapayıncaya dek, armatör oldular. Badem bıyıklılar süslemeye başladı havuzlu villaları. İktidar sahiplerinin yeni yetmelerinin birçoğu, birkaç şirketin patronu şimdi… 

 

Helal olsun(!). 

 

e- Emniyet, biber gazı açısından çağ atlamış durumda. Tomalar tomar tomar… Asker, başbakanın karşısında iki büklüm… Suriye’ye demokrasi getirmek için canhıraş çalışıyorlar, birlikte(!). Demokrasi uğruna(!), on binlerce kafa kesen katil ve tecavüzcü Müslüman’ı(!) senin benim vergilerimizle besliyorlar. Bizler de bir işe yaramanın mutluluğunu(!) yaşıyoruz, hep birlikte. 

 

f- Silahlı teröristler Kandil’den, İmralı’dan emirler yağdırıyor. Demokratik yollardan hak arayanların, gözleri çıkarılıyor, canlarına kastediliyor. 

 

Yanlış yorumlamayın. Hepsi, kardeş kanı akmasın diye(!)…

 

g- Bilim insanları, gazeteciler, medya mensupları, öğrenciler; hapisanelerin özgür ortamında koruma altına alındılar(!). Tecavüzcüler, soyguncular, Ali Dibocular, rüşvetçiler özgürlüğe mahkûm(!). Daha ne olsun?

 

ğ- Silahlı çeteler, özgürlüğün tadını çıkarsın diye; sınırlar, askerden temizlendi. Çocuk katilleri; devlet adamlarını, milletvekillerini makamında kabul ediyor. Üst perdeden mesajlarla utangaç paketler açtırıyor BOP Eş Başkanına. 

 

Bunlar daha ne ki! 

 

Halk, açılanı sindirince sakin ve sessiz… 

 

Açılır inşallah(!) paketin eki. 

 

Siz asıl o zaman görün reformu! Demokrasiyi asıl o zaman görün siz! 

 

Haydar Bibinoğlu