- Kategori
- Deneme
Palyaço

Sanki bir çadır tiyatrosu hayat, dışı süslü püslü, uzaktan bakıldığında otağ gibi algılanan, içinde ışıltılı, kocaman bir sahne bulunan... Roller çeşitli, sahnelenen oyunlar sıklıkla değişmekte. Tüm oyuncular mütemadiyen provadalar. Dağıtılan rolleri iyi oynayıp verilen replikleri ezberden, şaşırmadan söylemek gerekiyor; sufle veren yok zira.
Bu gösterimde palyaço rolünü çokça dağıtmışlar.
Türlü renklerdeki boyalarla içlerindeki kimliklerini saklayan masklar yapıyorlar yüzlerine. Etrafa ilgiyle bakan iri ve sevecen gözler, daima gülümseyen sevgi dolu dudaklar boyuyorlar özenle. Gün boyu samimiyetsiz gülücükler dağıtıyorlar dışlarındaki kişilere…
Akşam olup köşelerine çekildikleri zaman bu palyaçolar, siliyorlar boyalarını. İşte o zaman aynada gördükleri fersiz bakışlar ve uçları aşağıya kıvrılmış mutsuz dudaklar. İçlerinde duydukları ise hüzne tutsak yalnız bir kalbin tekdüze vuruşları...
Derler ki, her gece “Doğan güneşle birlikte artık boyamayacağım yüzümü, çünkü artık önce özüm gülecek, sonra yüzüm.” diyerek kendilerine söz verirmiş yüzleri rengârenk boyalı bu emektar oyuncular. Yine de bilinmezmiş sahneden kaç palyaçonun eksildiği ertesi gün. Çünkü her biri ikizi kadar benzermiş diğerine.
“Doğan güneşle birlikte artık boyamayacağım yüzümü, çünkü artık önce özüm gülecek, sonra yüzüm.”