- Kategori
- Gündelik Yaşam
Para parra parrraa
Yol üstündeki Tekel bayiine uğradım akşamüstü. Maksat bir paket mendil almaktı… Fakat içeride birkaç kişi vardı ve biraz beklemem gerekti.
Beklerken birkaç şey daha alayım deyip dükkânın içinde göz gezdirirken diğer müşterilerin konuşmalarına kulak kabarttım.
Hafta içinde çekilecek olan Süper Lotoya ilişkin sohbet ediyorlardı. 11. kez devretmiş de, çok para verecekmiş bu hafta da…
İçlerinden biri “O kadar para bana çıksa işi gücü bırakırım. Önce borçlarımı öder, sonra paranın bir kısmıyla gönlüme göre bir iş kurar, ama çalışmaya başlamadan önce de küçük çaplı bir dünya turu yaparım.” dedi.
Diğeri “ Ben yarısını kendime ayırırım sonra diğer yarısını fakire fukaraya dağıtırım” diyerek kendi fikrini söyledi.
Üçüncüsü hemen atıldı.
“Valla ben önce karıyı boşarım. Sıfırdan bir hayat kurarım kendime. Nerde akşam orda sabah… 14 yaşımdan beri çalışıyorum, yeter artık bende biraz keyif süreyim değil mi ama?” diye sürdürdü sözlerini.
Dükkân sahibi görmüş geçirmiş biri, son konuşanın sözlerinde ölçünün kaçtığının farkına varıp nazik bir ifadeyle “hanımefendi siz buyurun, bizim beylerle biraz daha sürer işimiz” deyince, aldıklarımın parasını ödeyerek çıktım.
Para nelere kadirdi… Bir yerlerden bolca para çıkacağının hayali bile neler düşündürüyor, neler söyletiyordu insanlara.
Bir zamanlar Rüçhan Çamay’ın bir şarkısı vardı o dolanıverdi dilime, para parra parrraa ille de para parraa varlığı bir dert yokluğu yara…