- Kategori
- İlişkiler
Paran dururken aşkı kim ne yapsın?

Takip edenler için bu yazım biraz garip gelecektir. Çünkü dilbilgisi kurallarını biraz çiğneyip kafede oturuyormuş gibi yazmak istiyorum. Zaten şuan bir kafeden yazıyorum bu yazıyı. O yüzden bağışlayın.
Konuya gelirsek, bu yazı aşk mı para mı yazısı değil. Bu tamamen paraya ait bir yazı :) Keynes'in ve benim gibi marjinal faydacıların kulakları çınlasın.
Kuzey Kıbrıs bilmeyene çok garip gelecektir eminim. Hele burada bir üniversitede okuyarsanız. Gurbette okumak gibisi yok hemşeri hemşeriyi gurbette tanırmış dostlar. Kıbrıs'ta elitizmin, zenginliğin yani kısaca artistliğin dibine vuran bu arkadaşlar Türkiye de bir mütevazi pir mütevazi. Yine durup durup 'Lafa Gelince Sevgilim' şiirimi hatırlıyorum :)
Bizim erkeklerin hali ise daha acınası. Dostların çoğu dertli bu aşk meselelerinden halbu ki ne fedakarlıklar yapılmış anlatsam, sayfalara sığmaz. Ailesine rest çekeninden tut, okulu dondurup kızın yanına gideni mi dersin, yoksa parası ve altındaki Audi'si için kızın kendiyle sevgili olduğunu anlayıp 4 senelik ilişkisine nokta koyanını mı? Kızlı erkekli (aman başbakan duymasın) oturduğumuz masa da suratlarına söyleyemediğim riyakarlıklarını, ikiyüzlülüklerini gözüme spot lambasında tutan kızlarla, yeni yaptırdığı dövmesini göstermek için kış günü askılı body giyen adamın arasında gidip geldim iyi mi!
Bu ara mali durumlar (Allah düşürmesin) fazlasıyla iyi olduğu için sosyalizmin dibine vurdum. Sosyalistler kızmamıştır umarım sosyalizm dememe. Çünkü bizdeki sosyal olma anlayışı neredeyse ideolojiye dönüşmüş durumda. Gloria Jeans'te check-in yapmayan bizden değildir anlayışı tarikatımızda hala devam ediyor. O değil de ben en çok Rusça hocamla perşembe geceleri Mağusa kaleiçinde yaptığımız edebiyat sohbetlerini özledim. Başkasının son model arabayla yaptığı hız maceralarını, alkollüyken polisle girdiği saçma diyaloglar veya kızların oraya gittim buraya da gittimciliklerini dinlemektense şöyle Nazımdan bir şiir dinlemeyi tercih ederdim sevgili Romalılar...
Bu aşırı elitist toplumda lafı mütevaziliğe ve ince, hassas duygulara çektim. Meğer yanımdaki hatunların hepsi Şirin, beylerinde hepsi Ferhatmış iyi mi! Benim için para hiç önemli değil diyen kız, BMW 3.18i kullanan sevgilisi vardı mesela! Adama yaz tatili için kitlediği hesapsa Fransa'nın 2014-2020 savunma için ayırdığı bütçe kadar bir şeydi. Bir başka hatunla yaptığım diyalog ise dillere destandı. Hatun arabası ve maddi durumu iyi bir çocukla çıkıyor, önceki sevgilisinden konuyu açtı. Çocuğu öve öve bitiremeyince ben de neden ayrıldınız o halde diye soruyu yapıştırıverdim. Önce bir soluklandı, yutkundu, arkasına yaslandı, kekelemeler, titremeler... Velhasıl kelam bir yalan bulamadı ki olayı sıkıldıma getirdi. Yahu çekinme söyle işte para ve deri koltuklu alttan ısıtmalı bir araba varken tutupta aşkı mı seçecektin :) Paylaşım yokmuş aralarında. Bunun anlamı şudur beyler ben size söyleyim. Çocuk bunu gezdirmiyordu, e bir şeyde almıyordu buda radarları açtı. Ellerini sallasalar ellisi beyler :) Öyle vazgeçilmez olduğunuzu düşünmeyin yani.
Sahi aramızda para dururken, aşkı tercih edebilecek biri var mı? Siz şimdi yüksek bir sesle 'VAR!' diyebilirsiniz ama ben yok olduğuna inananlardanım. Bu arada oyunun kurallarını bozduğumun farkındayım. Lafa gelince hepimiz iyiyiz. Oyunun birinci kuralı beyler bunun bir oyun olduğunu söylemeyeceksiniz. Kartlarınız daima kapalı olacak :) Sonra karşımdaki arkadaşıma baktım. Cep telefonunda kızın resmine Van Gogh'un tablosuna bakar gibi bakıyordu garip. Hala onu sevdiğini söylüyordu hala... O değil de biri beni aşka inandırsın yahu :)