- Kategori
- Deneme
Paşalar gibi

Yaşadığım her gün, eksiltiyor ömrümü, ağacın yapraklarını dökmesi gibi ben de hüzünlerimi, mutluluklarımı, kinimi, öfkemi, sevgimi, döküyorum anılarıma; sonra da hüzünlü gözlerle ne yaşadığıma bakıyorum. Sahi ben ne yaşadım?
Ne kadar yaşadım? Geçen gün düşündüm de insan yaşadığı hicbir anı yeniden yaşayamıyor Bugün baktığın bir “çiçek” yarın aynı olmuyor. Yapraklarının duruşu, rengi, dokusu, kokusu bile… Ya ben, aynı mıyım? Gün be gün farklılaşmıyor muyum?
Hayat ellerimizden su gibi akıp gidiyor, tutmaya çalışmak ise nafile bir çaba… Ne yazık! Ne kadar aciziz hayat karşısında… Bugün yaşadığımız kötü bir olaya vahlanarak geçmiyor mu ömrümüz? Geleceği yaşamak isterken günü, şimdiyi, anı kaçırıyoruz… Pişmanlıklarımızla dolduruyoruz günümüzü… Bir gariplik çöküyor üzerimize, atıp savuramıyoruz nedense; ”yeter!” diyemiyoruz. Artısıyla, eksisiyle paşalar gibi “ben yaşadım, pişman değilim” diyemiyoruz ya da dedirtmiyorlar bize. ”Hala bir çocuk dudağını büktüğünde ağlayabiliyorsanız, çocukların oyunlarına katılabiliyorsanız (mesela havuzda kutu kutu pense oynuyorsanız) nerede olduğunuz önemli değil, mutluyken bağıra bağıra şarkı söyleyebilyorsanız, birileri hala sizin canınızı acıtabiliyorsa, ZAFER SİZİNDİR!"
Yolunuz açık olsun!