Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 
 

Hakan Karaduman (Akdenizli)

http://blog.milliyet.com.tr/akdenizli

29 Haziran '08

 
Kategori
Güncel
 

Pazar heybesi

Pazar heybesi
 

İşte size film: dans, müzik, düş ve aşk. Daha ne ister ki insan?


Çemberi eğerek geçti, bir adım daha ve sonra…

***

Hayata goller atarken, maçın devam ettiğini düşünemezken, goller gelince peşinden, öğreniriz her şeyin kısa bir alışverişten ibaret olduğunu. Yaş yüze doğru döverken bile çocuk kalmış ruh bedende şımarıkça söylenip dururken, inadına gözü kalacaktır dünyada.

İnat bu ya, hani biraz da alışkanlıklardandır diyelim;

İnat bu ya, bir küçük el vermeme adına, inadına,

Bencilce,

Ve,

Küstahça sorarken bile alaysı, ölümsüzlüğüne inancı tamken, bakla neresinden çıkacaktı dersiniz?

Çıkmaz!

Neden,

Çünkü tüm bilgileri en zehirli oklar yapmaya yaramış bir ömür boyu. Boylu boyunca uzanırken bile,

İnat ya,

İnadı inat ya, kimseye, hele de kendine benzeyenine, benzeyeceğine bile ne el, ne de açık söz(laf) verir; vermez, veremez,

İnat ya!

Geçmişin bulamacında dolaşmayı marifet sananlara;

inat ya,

Dev testiye çarpar durmadan bedeni. Bulanacak içindeki su, bulamaç gibi, titreşir ve merkezinde toplanır halkalar ama bulanmaz ki; durmadan çarptırır bedenini.

Bulandırmak değil mi oysaki ne olup bittiğini, dibinden çıkıp gelip bize söylesin tortular gerçekleri?

El sürmek gerek yaraya, durgun suya. Dalgalandırmak gerek, şöyle bir dibe doğru el gezdirmek testinin içinde.

Sonra beri gelmek, gel diyebilmek, gerek. Ne diyor? diyebilmek gerek.

***

Sayın Deniz Gezmişi yüce yapan nedir bilir misiniz?

Bir “öbür dünyaya” bile inanmadan, kendi için bir şey istemeden; hem de en samimiyetinden ve safından, ölüme bedenini verebilmesi…

Tabii ki daha güzel, sevgi ve paylaşımcı bir dünya istemekti hakkı; bu kendine değildi ki…

Her şeyi basitçe anlatabilmekte bütün sır. Gecenin bir vakti ayağınıza takılan bir taşı başkalarına zarar vermesin diye yol kenarına bırakırken;

a)Tanrının sizi gözettiğini aklınıza getirmenizle,

b)Sadece birinin tekerine taş gelmesin ayracını iyi bilmekte marifet. Üstelik en hayırlısı herhalde güçlü bir Tanrı inancı varken bile sadece birine zarar gelmesin’diyse niyet…

***

Laflıyoruz, laflıyorum daha doğru bir anlatımla. Sevgili Levent(yeşilsoğan), sayın Tuna Kiremitçi tarzına benzetmekle beni iyi mi etti kötü mü etti bilinmez ama, bildiğim, sözlerim yanlış toplanıp bölünüp çarpılmış onun tarafından; hani bazıları sözlerimin.

Tolstoy karşıtı falan değilim. Sadece geçmişte gezinmek yerine gel günümüze boyunu posunu, sözünü lafını görelim demekti niyetim. Ayrıca ben deli miyim öyle şeyler söyleyecek, aklıma bile gelmezken böyle inceden bir niyetim.

Genelde okuyucu, her filmi izleyip beğenenler gibi davrandığında, okuduğunu okuyup bir kenara atıvermesine garipliğim. Ara sıra şöyle bir raftan alsan, içinden bir iki pasaj dostlarına okusan… ne güzel tadı olur, bilseniz diyesim gelir.

***

Geçenlerde bir gazetede, “ölmeden önce görmeniz gereken 100 film” adında ucube bir yazı yayınlanmıştı. Aha dedim, aynı kafa; üstelik dikte de ediyor: ölmeden önce! Filmlerden 80 tanesini direk çöpe atın, geriye kalanlar ise tartışılır, beş on film anca var listede; gerisi tırrıki.

Neler yok bilir misiniz? Örneğin, Truffaut yok. Fellini yok. Tarkovsky yok. Ee?

Televizyonlarda boy göstermeyi çok seven, hatta bir program sahibi -..o’clock..- tarafından aşağılanmayı bile göze alan bir film eleştirmeninin sığlığından bütün bunlar. Öyle kötü örnek oluyor ki sinemanın kitlelere anlatımında, farkında bile değildir büyük bir olasılıkla.

Dünya sineması büyük bir kaosun içinde. Mesela, sırf elmas tekellerini rahatsız etti diye “kanlı elmas” filmine ödül vermediler oskarcılar; bence. Ülkemiz için antidemokratik söylemlerini yakıştıranlar gitsinler batıda onların direk çıkarlarına laflar söylesinler görelim. Hodri meydan! Sean Penn nerede? En kralı onlarda var sansürcülükten tutunda McCarthy’ci-n-liklerine kadar.

Tabii onların gevrek yüzlü uzantıları, eğri oturup inadına eğri konuşan uzantıları çok. İçerik sıfır, sırf aktörünü veya aktristini sevdiğinden elli saat size bir filmi över. Çünkü şunu bilir; kitleler bu tür geyiklere pirim veriyor: kaçırmaz yani. Ruhunu reytinglere satar; tavuk yumurtasını civcivle paylaşır ruhları.

***

Bakla mı?

Ne baklası?

O ağızdan çıkalı…

Ooo, at Üsküdar’dan çıkalı.

***

seçkim: http://www.dailymotion.com/relevance/search/ennio%20morricone,%20/video/x2kuon_sky-cinema-classics-revisite-ennio_ads

ikinci kez: http://www.dailymotion.com/relevance/search/ennio%2Bmorricone%252C%2B/video/x1sa3s_ennio-morricone-rocks-out_family hemen arkadaki dev ekran düşeyazmak kitabımda bahsettiğim konkav perde.

bu sese hayran olmamak elde mi... http://www.dailymotion.com/relevance/search/gheorghiu/video/x2vsmn_la-traviata-extrait-par-angela-gheo_music

 
Toplam blog
: 470
: 551
Kayıt tarihi
: 28.08.06
 
 

Ateşten denizleri mumdan gemilerle geçmeye" benzer hayatımız. Mutlaka mavi gökyüzü görünecektir. Gid..