- Kategori
- Siyaset
Pek fesat görüyorum son günlerde kendimi!...

Milliyet.com
Ne yalan söyleyeyim, öyle saman altlarında sularmış, efendime söyleyeyim kurgularmış, anlamam, etmem sanırdım, ne olduysa son zamanlarda olmaya başladı, bir haller vuku bulmaya başladı ki, içime fesat dolmaya başladı!
Hangi arada bu tohumlar atılmış, ne çabuk yeşermiş de, bencileyin bir insanda bile meyve vermiş?
İçim hep burkulurdu Nazım’a : “Anadolu’da bir köy mezarlığına gömün beni…”
Nazım Türkiye vatandaşı oldu sonunda, ne mutlu olmalı aslında bana, ama… Dedim ya, bir fesatlık çiçeği yetişivermiş içimde, hani sanki “Nazım bahane, oylar şahane!” diye dans ediyor bu fesat çiçek içimde bir yerlerde…
Belki komik gelen ölü bir insana nüfus kağıdı çıkartılmasıdır diye de düşünmedim değil! Tamam, o da photoshop ile ayarlanmış bir basın hoşluğu da olabilir, yoksa gerçekten ölü bir insana kimlik çıkartmak bir suç değil midir?
Hem, yaşıyor olsaydı Nazım, o kimlik çıkartılır mıydı diye de ısrar ediyor bu arsız çiçek!
……
Bir de İzmir’de çöp toplayıcıları tarafından bulunan mermiler var, hani ihbar etmişler, annem söyledi…
Vallaha, ben annemin yalancısıyım, diyor ki: “Ayol, yok etmek istese insanlar, neden poşetle çöpün kenarına bıraksınlar, denize atarlar, olur biter!”
Oğlum diyor ki: “Anneanne, çöp toplayıcılar onları bulsalar, bir güzel satarlar!”
Ah bu fesat çiçekleri, bulaşıyorlar…
……
Telefon dinlemesinde başbakanın denetleme yetkisi iptal edildi.
Üç yıllık bir süreçten sonra, yargı yanlı mı sorularının solodan koroya tam da geçiş zamanlarında, yerel seçimlere de az kala, “Hani yargı yanlıydı?”, “Yanlı olsa böyle bir karar alır mıydı?” tarzı savunmalara pek de güzel bir zemin hazırladı diyor, şu fesat çiçek!
Sus diyorum, susmuyor!
Başbakan kayıtları istese, “Yok, vermeyeceğiz mi diyecekler?”
Hepi topu, başbakan yetkilendirmeyecek!
Yetkililerden isteyemeyecek diye bir hüküm var mı ki diye başımın etini yiyor!
……
“Bir de Davos var!” diyor!
Şişttt… Çok oldun ama sen! Mizansen olacak değil ya! Aaaa!..
Durduk yerde fesat bir kadına çevirdin beni sen!
Gülgün Karaoğlu
Ocak,30/09