- Kategori
- Tiyatro
Pencere
Oyundan bir sahne
“Sen ki, şu anda haklı olarak içinde yaşadığın ortamda olup bitenleri çözümlemek ve yargılamak peşindesin, hiç kendine o pencerelerden bakabildin mi? Kendinle hesaplaşmalarında dürüst olabildin mi?”
(Oyundan bir replik)
Uzun bir aradan sonra yeniden “Oyun Atölyesi”ndeyim. Ne çok özlemişim tiyatroyu, ne çok özlemişim nitelikli bir oyun izlemeyi.
Perde açılıyor. Karşımda eski eşyalarla döşenmiş, bir salon- mutfak dekoru var. Kaşılıklı raflar kitaplarla dolu. Bir valsi andıran kısacık giriş müziği ile birlikte sahneden gelen koku, ışıklama, renk ve hareket dokuları beni hemen etkisi altına alıyor. Karşı duvarda kocaman bir pencere… İlerleyen zamanda oyunun adıyla ilişkisini düşünüyorum. Ve anlıyorum ki bugünden geçmişe, geçmişten bu güne, dışarıya olduğu kadar iç dünyalara, duygulara ve düşüncelere de açılan bir “Pencere” bu.
Kyra’nın penceresi. O buradan karşılıyor her şeyi ve herkesi. Gökyüzünün renklerini, yağan yağmurun sesini, uçuşan kar tanelerinin sakinliğini ya da apansız çıkagelen sürpriz bir konuğu, hepsini, her şeyi ilk karşılandığı yer burası…
Şehrin (Londra) dışında yoksul bir semtteyiz. Kyra’nın evinde. Eksiklerine ve biraz da soğuk olmasına rağmen, o hayatından memnun. Çünkü, yaşadığı hayat, istediği hayat. Çünkü ancak bu şekilde kendisini mutlu hissedebiliyor. Okuluysa evine hayli uzak başka bir kenar mahallede.
Hemen her gün sabahın erken bir saatinde kalkıp, toplu taşımayla okuluna gidiyor.
Öğrencilerine bir şeyler öğretmekten mutlu oluyor.
Bu, hayatın içinde olmanın, boşluğu doldurmanın bir yolu onun için. Belki bir şeylerden kaçmanın da aynı zamanda. Ne olursa olsun. O varoluşunu böyle anlamlandırıyor. İdealist ve naif ruhu ancak, böyle huzur buluyor.
Bazı kadınlar vardır hani. Hayattan daha büyük olurlar ya…
Kyra’da benim gözümde öyle büyüyor oyun boyunca.
Böyle düşünmemde, yarattığı imgelemden sesini kullanma yetisine, sahne üzerindeki enerjisinden, hareketlerindeki estetiğe Esra Bezen Bilgin’in payının da büyük olduğunu söylemeliyim.
Restoranlar zinciri sahibi Tom’a gelince o paraya, gösterişe ve konfora son derece düşkün, biraz maço, biraz alaycı ve oldukça da kibirli birisi. Hayatta çok sık rastlayabileceğimiz ve tahammül edilmesi pek kolay olmayanlardan yani. Fakat Haluk Bilginer’in olağanüstü güzellikteki oyunculuğuyla nasılda eğlenceli ve sevimli bir karaktere dönüşüyor.
Kyra gencecik bir kızken, hem okumak hem de zengin avukat babasından kaçmak için gittiği Londra’da tanışıp aşık olmuş Tom’a. Önce restoranında çalışıyor. Sonrasındaysa evinde, oğluyla ilgilenmek için onlarla birlikte yaşamaya başlıyor. O sırada Alis adında bir mankenle evli Tom. Karı koca araları soğuk, zamanla yabancılaşmışlar birbirlerine. İkisinin de bir şeyler anlatabilecekleri üçüncü bir kişiye ihtiyaçları olmalı ki, Kyra’nın gelişi bir renk oluyor hayatlarında. Kyra çok cana yakın. Kısa zamanda aileden biri gibi oluyor. Evdeki herkes onu çok seviyor. Alis’te öyle. O da Alis’i seviyor. Fakat bir süre sonra Alis, Tom’la ilişkisini öğrenince Kyra onları terkediyor.
Aradan üç yıl geçiyor. Bu sürede hiç görüşmüyorlar. Soğuk ve karlı bir günde Tom’un oğlu Edward, geliyor Kyra’nın evine.
Edward annesinin bir yıl önce öldüğünü ve babasının çok yalnız ve perişan olduğunu , kendisiyle hiç konuşmadığını söyleyip Kyra’dan yardım istiyor. Kürşat Demir’i ilk kez izliyorum sahnede. Mimik, ses, duygu ve hareket paylaşımı çok başarılı.
Belli ki baba oğul bir kurgu yapmışlar. Aynı gün o gittikten bir süre sonra Tom geliyor.
Ve iki eski sevgili Kyra’la Tom sevgiyi, öfkeyi, cinselliği, kırgınlığı, nefreti, şefkati… pek çok duyguyu yeniden ve iç içe yaşayarak,aralarında olup biten her şeyi konuşmaya başlıyorlar.
Bu iki zıt karakterin yeniden bir araya gelmeleri mümkün olmuyor tabi. Çünkü aşkın diyalektiğiyle, hayatın diyalektiği farklı işliyor.
Konu tanıdık gelebilir size. Fakat her şeyiyle çok doyurucu, çok özenli işlenmiş bir oyun. Kulağımda Çağrı Beken'in harika müzikleriyle, güzel duygularla çıktım oyun atölyesinden. İzleyin lütfen. Belki siz de çok sevebilirsiniz.
Oyuncular :
Kyra : Esra Bezen Bilgin
Tom : Haluk Bilginer
Edward : Kürşat Demir
Sahne Arkası :
Yazar : David Hare
Çevirmen : Haluk Bilginer
Yönetmen : Birkan Uz
Sahne Tasarımı : Gamze Kuş
Müzik : Çağrı Beklen
Işık Tasarımı : Kemal Yiğitcan
Asistan : Melih Pamukçu
Asisitan : Aynur Güçlü