- Kategori
- Futbol
Pereira, Türkler ve futbol
Shaktar maçı sonrasında bazı futbol yorumcuları bildiğimiz tarzlarında kendilerini gösterdiler. Fikir düzeyinde farklılıkların, değişik yaklaşımların ortaya konmasında bir problem görmüyorum. Nitekim bu tarzda konuya yaklaşan yorumcular da oldu. Fakat ne yazık ki, Aziz Yıldırım’ı göreve çağıranları, Pereira için acemi diyenleri de gördük. Bu yaklaşım bana bir zamanlar Löw’ün Alman köylüsü, çırak sıfatlarıyla Türkiye’ den gönderilmesini hatırlattı. O Löw şimdi Almanya gibi her alanda bizden önde olan(teknoloji, futbol, ekonomi vs) bir ülkenin başında görev yapıyor. Sanırım bu örnek biz Türkler’ in düşünce dünyasında sıkıntılı bir mantık işleyişinin olduğunu gösteriyor.
Bu sene oluşturulan yeni yapılanmanın(sportif direktör, transferler, transferlerin yapılış şekli gibi) doğru olduğunu düşünüyorum. Hele hele İsmail Kartal sonrasında Vitor Pereire’ nın gelmesi, Aziz Yıldırım yerine Terraneo’ nun gelmesi başlı başına bir devrimdir. Elbette eksiklikler olabilir, fakat pivot forvet Fernandao ile Nani, Van Persie gibi yetenekli oyuncuların alınması bir fark yaratacaktır. Türkiye’ de kapalı ve oynatmayan bir futbol olduğu düşünülürse pivot forvet ve yetenekli oyuncular problem çözücü olacaktır. Sonunda başarı gelir mi gelmez mi bilinmez, fakat en azından geçen seneki akıl tutulması yaşanmıyor, bir mantık çerçevesinde kararlar alınıp, uygulanıyor.
Pereira yeni oyuncularla yeni bir oyun anlayışını uygulamaya çalışıyor. Dolayısıyla zamana ihtiyacı var. Saha içerisinde sürekli değişen bir 4-4-2 yi tercih ediyor. Hücumcu olarak yer alan Diego, Fernandao, Nani, ve Sow’ un sahada belirgin bölgeleri olmuyor, sürekli bir değişkenlik var. Aslında “t” anında sahaya baktığınızda klasik bir 4-4-2 dizilişi göremiyorsunuz. Fenerbahçe’ nin uzun yıllardır uyguladığı bol pasa dayalı, savunma öncelikli, kalabalık orta saha, tek forvetli düzenden bir vazgeçiş var. Dolayısıyla bu yeni oyun anlayışının oturması için Pereira’ ya zaman vermek gerekiyor. Bu oyun planı daha önce gördüğümüz, test ettiğimiz bir plan değil. İlerideki oyuncuların böylesine değişken oynaması bana da enteresan geliyor. Fakat Porto’ da altyapı-üstyapı ve üniversitesinde uzun yıllar çalışmış Pereira ve ekibinin bu planının arkasında mutlaka teknik, bilimsel bir bilginin olduğunu düşünüyorum. Bu planın başarılı olup olamayacağını kestiremiyorum. Bunu zaman gösterecek. Ama en azından bu planın Türkiye’ de ortalama takımlara karşı başarılı olacağını düşünüyorum. Daha iyi takımlara karşı biraz kuşkulu yaklaşıyorum.
Pereira’ nın benimsediği hücumcu ve baskılı olmak isteyen oyun anlayışına saygı duyuyorum. Başarılı olması halinde de taraftara müthiş zevk veren, bol gollü bir futbolun ortaya çıkacağı görülüyor. Fakat bazı maçlara daha pragmatist yaklaşması gerektiğini düşünüyorum. Örneğin Shaktar maçına orta sahada Souza – Mehmet Topal – Meireles üçlüsü ile çıkması, ileride de Fernandao – Nani – Sow’ u (veya Diego’ yu) oynatması gerektiğini düşünüyordum, fakat Pereira ana planından vazgeçmedi. Demek ki bu planın güçlü takımlar karşısında da işleyeceğini düşünüyor, fakat böylesine hücumcu – agresif – baskılı bir planın başarılı olabilmesi için sizin rakipten hem takım oyunu hem de bireysel olarak daha kaliteli olmanız gerekir.
Sonuç olarak Pereira’ nın kafasındaki oyun planının uygulamadaki başarısını, oyunu okumasını, oyuncu tercihleri ve oyun içi oyuncu değişiklikleri, taktik değişiklikleri konularında maç sayısı arttıkça daha fazla bilgi sahibi olacağız. Yeni oyuncularla yeni bir oyun anlayışını oluşturmaya çalışan Pereira’ yı şu an için acımasızca eleştirmek doğru olmayacaktır. Bu yeni takımın en çok ihtiyaç duyduğu şey zamandır.