Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Şubat '07

 
Kategori
Aşk - Evlilik
 

Peri hanım

Peri hanım
 

Ben gideyim, Peri Hanım.

Konuşacaklarınız vardır kendinizle, çıkayım hayatınızdan.

Gizliniz vardır yaşama dair ya da sessizliğin içinden çıkan gürültüler gibi heceleriniz... Nerede olduğumu unuttum, kiraz mevsiminde nasıl gülümsediğini bu kentin.. Hangi ayrıntının sarmalında neden memnun kalmadığımı, neden utandığımı ve neden sokağın ortasında çaresizliği yaşadığını dut ağaçlarının.

Zamanın sizi sustuğu yerde başladı yenilgim, Peri Hanım. Sonrasının adını bir türlü koyamadım. Nedense? Oysaki, ben sizin sol yanı kısık bakan gözünüzdeki fırtına mavisi için kayalara çarpan bir sandal gibi paramparça olabilirdim. Sağ omzunuzdaki et beni için poyrazda çatlak çatlak olmasını göze alabilirdim dudaklarımın. Tam ortasında bir taşı eksik kolyeniz için kan bağışında bulunabilir, yerçekimiyle inatlaşan bakır küpeleriniz için gözlerimin belleğine yeni şiirler yazabilirdim. Belki de şu dizeyle başlardım şiire, bir dizeyle bütün hayatımı özetlemenin küstahlığını yaşamaya cesaret edebilirdim:

Benim hiç yatağım olmadı

Teselli edilemezliğine yaralarımızın, bıkmadan teselli aramanın telafisiz yollarındayız. Kendimize mi kanarız, karşımızdakine mi? Gizdir bu! Orada kalmanız en iyi olanıdır, belki de. Yan yana olmanın dayanılmaz usanmalarını yaşamamalıyız, sizinle. Gecenin yıldızsız sokaklarında sesimi kimsenin duymasını istemediğim yerdeyim. Bütün uykularımı kanepelerde, koltuklarda ya da ranzalarda uyuyarak geçirdim.

Yan yana olmak tedirgin ediyor sizi; kaybedecek şeyi olan insanlar düşünmeye zaman bulunca uzakta olmayı tercih eder..

Uzakta olmanın yakıcılığı yağmurun penceresini açıyor, sesini şarkılardan ödünç almış yağmur yağıyor bu kente. Susmanın olasılık dışı olduğu bir tutkuyla, yaşananları unutmanın ötesinde bir cinnet provası gibi yağıyor yağmur. Aynı evin içinde benzer kederle, ayrı odalarda başka denizlere açılan insanlar anlayabilir bunu belki. Belki o an Orhan Gencebay ‘Ya Evde Yoksan’ şarkısını söyler, içimizdeki kemanın bütün telleri kopar apansız.

Siz sarsmayın kendinizi, ne olur!..

Bahçenizde bir şiirin ilk gençliği büyüsün, menekşelerinizin can suyunu denizden ödünç alın, çünkü aşk, sizin anlattığınız kadarıyla, süslü bir saksının balkondaki gölgesinden başka nedir ki? Oysa benim benliğimde keskin bıçaklar dolaşıyor, daha aykırı yalnızlıklar kurguluyorum. Sezgilerimin süzgecinden geçip şiirin kollarına gitmemek için odama hapsediyorum kendimi. Yokluğunuza yorulmaktan yoruldum. Ne olur söyletmeyin beni, Peri Hanım!

Sizin sözcükleriniz için, ağzınızın güzelliğiyle, kül olmanın ötesine gidebilirdim. Siz beyaz şarabınızı yudumlarken kadehi tutan eliniz ya da serçe parmağınız için o an Ritsos’tan bir şiir okuyabilirdim, susmalarınıza perçinleyebilirdim ağzımı...

Ama bakın, benim unutmaya çalıştığım yerdeyiz, sizin gözyaşına uygun olduğunuz mevsimde. Yüzünüzün yüzüme küs olduğu nedendeyiz. Ben yeniden yollara vurdum kalbimi..

Ne avlulardan yükselecek kuşları bekliyorum, ne de incir ağacının serinliğini. İçimdeki sonsuzluk sizinle adlandırmasın kendisini diye olmadık işler yapıyor, bir yandan da unutmamak için alkolün sevişken kollarına bilerek gitmiyorum.

Oysaki, sizin dalgınlığınızla yeniden doğabilirdim, kederle barışabilir, aşırı siyah duruşunuzun içinde bile kalabilirdim. Bu kenti yüz üstü bırakıp dönüş bileti almadan size gelebilirdim, yeri doldurulamaz bir aşk çoğunluğu kılabilirdim sizi, Peri Hanım.

Yazık ki, yaz sonrası olarak adlandırdınız nice yıldır kendinizi. Bütün hayalleriniz aşırı ciddiydi, kendinizde bile kaybolmak istemediniz. Tahtınızdan vazgeçme olasılığı bırakmadınız kendinize.

Bilin ki, zamanın yorgunluğu sizin gelmediğinizdendir.

Günün sağrısında terleyen atların yelelerinde sizden ayrıntılar gizlidir.

Bu sizin ellerinizin esmer kıldığı avuçlarımdır.

Sözcüklerin istilasına yelken açıyorum, kalbim su alıyor.

Siz bakır kokulu yüzüğünüzün pembe taşlarına bakarak ağlayın biraz daha.

Artık gitsem iyi olur.

Kendinizi bir teşekkür sayın dünyaya!..

 
Toplam blog
: 3
: 772
Kayıt tarihi
: 13.02.07
 
 

Türkiye tuhaf bir ülke; herşeyi istikrarlı olsa gündemi değil... Bu istikrarsız gündemi yakalamaya ç..