Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

27 Haziran '09

 
Kategori
Gündelik Yaşam
 

Plastik veya bez belgeler de var mıydı?

Plastik veya bez belgeler de var mıydı?
 

Edebiyatta bazı olayları kavramlarla anlatmak bir sanattır. Hitabette de benzeri sanatlar uygulanarak, dinleyiciyi etkilemek mümkündür. Ancak, doğru ve gerçek kadar inandırıcı bir sanat da yoktur.

Günlerdir tartıştığımız şu mâlum belge için herkesi susturacak, kimsenin konuşmasına fırsat vermeyecek tek cevap doğru bilgiiydi. Belge sahtedir veya değildir gerçeği kadar etkili olabilecek başka bir söylem olabilir mi?

Genelkurmay başkanımızın "kağıt parçası" benzetmesi, bazılarımızı gülümsetmiş, bazılarımızı inandırmış, bazılarımızı sevindirmiş, bazılarımızı ikna etmiş, bazılarımızı tatmin etmiş, hatta bazılarımızı duygulandırmış olabilir.

Ben zarf ile mazrufu karıştırmamaktan yanayım ve bu bağlamda sayın İlker Paşa'nın samimi ve inandırıcı bir tavırla doğruları söylemek yerine, kızgın ve tehditkâr bir tavırla meseleyi farklı boyutlara çekmesinden son derece üzüntü duydum.

İlker Paşa'yı bu kadar tedirgin eden elbette ki Türk Silahlı Kuvvetleri'ni yıpratmaya yönelik bir hareketin içinde olunduğu iddiasıydı. Böyle bir arzusu olan var mıdır, bilemiyorum. Ben askerimin ve ordumun yıpranmasını niye isteyeyim ki?

Belki bu belge meselesinde olduğu gibi, demokratik geleneğe ters düşen eylemlere ordu içinde bazı subayların hâlâ farklı şekilde bakıyor olmasını içine sindiremeyenler vardır. Bu orduya ve askere karşı bir tavır değil, yapılan yanlışlara karşı bir tavırdır.

İşte tam da sözün burasında, bu güven duygusunu tazeleyecek babacan bir tavırla, milleti kucaklayan, ama yapılan yanlışlıklara ve o yanlışı yapanlara karşı da tavizsiz bir kararlılık içinde olan Genelkurmayı başkanı görüntüsü vermesi gerekirken İlker Paşa, "biz her işi kendi içimizde hallederiz, kol kırılır yen içinde kalır" gibi bildiğimiz klasik söylemleri hatırlatan bir tavır içine girdi.

Tartışmanın odak noktasını neyin teşkil ettiğini hepimiz biliyoruz. Belgede yazılanlar demokratik bir ülkede yaşayanların kanını donduracak cinsten. "Kâğıt parçası" küçümsemesiyle, bütün bu kombinazonlar bozulmuş oldu mu? Hayır.

Adı geçen albaya bu imza senin mi diye de sorulmadı, sonradan ifadenden imzanı niye değiştirdin diye de... En azından vatandaş olarak biz bunu ne hissettik, ne bilgilendik.

O belge gerçek de olsa, sahte de olsa zaten bir kağıt parçası... Para da, pul da, senet de bir kağıt parçasıdır. Ama üstünde yazan yazılara göre bin misli, milyon misli değer kazanan bir kağıt parçası...

Yapıldığı maddeye göre değerlendirmeye kalkarsak bayrak da bir bez parçasıdır. Ama icabında yerleri sildiğimiz kırmızı bir bezden onu ayıran, manevi bir değeri ve özelliği vardır. Üstünde taşıdığı simge, bizim onurumuzdur, şerefimizdir, haysiyetimizdir. Yeri gelir onun uğruna seve seve can bile veririz.

*****

Ortaya çıkan belgedeki imzanın gerçek mi sahte mi olduğunun açığa çıkması en önemli hususlardan biriydi. Çünkü belgede adı geçen albayımız, verdiği ifadenin altına attığı farklı imza ile kuşkuları daha da artırmıştır.

Bu durumda Genelkurmay başkanımızın herkesi inandıracak bir açıklama yapması beklenirken, sadece "kağıt parçası" tespiti yapması, Türk Silahlı Kuvvetlerine güveni artırmak yerine, ne yazık ki "dağ fare doğurdu" görüntüsü verdi diye düşünüyorum.

Görüntü deyince bir noktaya daha değinmem gerekiyor.

Basın toplantısının yapıldığı saatlerde başbakan yurt dışında Brüksel'de Avrupa Birliği ile ilgili görüşmeler yapıyordu. Aynı saatlerde 40 küsur kişilik bir asker grubu ise televizyonlarda canlı yayındaydı... Biraz tuhaf bir görüntü değil mi?

*****

Kimse sözü edilen belgenin plastik ya da bez parçası olduğunu iddia etmemişti. Herkes onun bir kağıt parçası olduğunu zaten biliyordu. Sonuçta sayın Genelkurmay başkanımızın ağzından da bizzat bunu duyarak epeyce rahatladık, diyebiliriz!

 
Toplam blog
: 859
: 979
Kayıt tarihi
: 21.06.06
 
 

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi ve İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu, ekonomik..