- Kategori
- Aşk - Evlilik
Platonik yalnızlıklar...

Güneş yine doğuyor, yeni başlangıçlara hüznün kollarına doğru... Bugün yine gözyaşlarını akıtacak belki de hiç durmaksızın. Onu gördüğünde yine bakamayacak gözlerine, hissedemeyecek sıcaklığını, çok şeyi anlatacak tavırları, yalnızlığını ve boşvermişliğini hissedecek uzaktan... Ona değen el, gülen göz, bir bakış onu kahredecek ama aldırmamazlıktan gelecek... İçinde kıyametler kopsa da.
Ulaşılmaz bir noktada bekleyecek onu... Belki bir uçurumun kenarında, bir çocuk gülüşünde ama o gelmek istese de gelemeyecek, ona geri dön diyemeyecek girdiği çıkmazdan... Çekip kurtaramayacak karanlıklardan, çelişkilerinden, sancılarından...
Onu üzmek istemeyecek ama içinde yine de hüzün bulutları dolaşacak, karamsarlık çöküverecek iliklerine...
Bedeni istemese de ruhu kabullenecek içindeki fırtınayı... Gözleriyle bir "merhaba" tebessümü verebilecek dudakları ona karşı, o da ona gülümseyecek içini acıtsa da...
Belki de anlamlı anlamlı onu seyredecek, sonra gözlerini kaçıracak o anda, o da onu seyredecek gözlerini kaçırdığı o ilk saniyede...
Sonbaharda yapraklarını döken ağaçlar gibi sararacak yüreği...
Hiç ummadığı anda ona merhaba diye uzanan o sıcacık eli özleyecek, onu hergün görecek ama duygularını içine gömüp yoluna devam edecek...
Platonik yalnızlıklar dağılacak etrafa, uzaklıklar daha uzaklaştıracak yalnız yaralanmışları...
Sıyrılmalı platonik yalnızlıklardan ve gerçek hayata gerçek zamanlara uzanmalı...