- Kategori
- Psikoloji
İsimsiz

Kadın çaresizlik satıyordu umarsızca, çaresizlik tohumları insanların üzerlerindeydi... Gerçekti bu! bir tiyatro sahnesi değil. Çare dilenen çaresizlik alıyordu durmadan... Çelişkiler yumağı bedenlerimizdeydi. Kafamızın içi darlaştıkça darlaşıyordu...
Yine böyle bir gün yağmur yağdı. Damla damla, şiddetli, yoğun, karmaşık... Aydınlandı mı bütün yabancılaşmış yabancılar? Satılıyordu sokaklarda bitmişlik, umutsuzluk, kim bulabilirdi ki umudu, bitmemişliği... Herkes anlamlandırıyordu kendi yalnızlığını, etrafta yalnızca yorgun yüzler vardı.
Kanıksandı mı bütün anlamlı dediğimiz anlamsızlıklar? Kandırılmışlıklar yaşıyorduk her köşe başında. Hep karşımızdaydı kendimize yabancılaşmış yüzümüz. Biz onlar oluyorduk ama onlar biz olmuyordu. Keşfedilmemiş yolculuklarımızı yarıda kesiyorduk yine...
Yarın... yarın diyorduk ama yarınlarda hiçbirşey uzamıyordu ya da değişemiyordu. Üzerimize örttüğümüz kapılarımızı açmayı deneyemiyorduk. Bütün anahtarları kaybetmiştik yüzümüzle birlikte. Kaçmak mıydı adını " mesafe " koyduğumuz duvarlarımızın adı? Birgün başka bir " biz " olacaktık.
Yine de kadın durmadan çaresizlik satacaktı umarsızca... Başkaları bizi, biz başkalarını kurtaramayacaktık. Bedenimizde dolaşacaktı başkalarının çaresizlikleri, çekip kendimizi kurtarabilecek miydik? Yağmurlar yağdı, karlar, boranlar, fırtınalar... Sarsıldık, ıslandık, bembeyaz bir ışıltıya baktık.
Kendimizi aynalara benzettik yine, baktıkça oradaki surete başka bir "biz" vardık. Cesaret, direnmek, kendimiz olmak... Bütün bunları atmış mıydık kendimizin engin derinliklerine. Bir gün bulup çıkarabilirdik bunları vakit geç olmamışken...
Gerçekti bu! bir tiyatro sahnesi değil. Sahneler geçiciydi, perdeler kapanırdı. Biz devam ederdik yine satmaya çaresizliklerimizi... Ben yazmalıyım, yazmadan rahat edemem, bu bir iç boşaltma seansı, anlama, anlatma, yorumlama, sorgulama anları. Ne kadar derine inersem o kadar boğulma riskim var. Ama hep derinler çekiyor beni kendine... Derinlerde yaşananlar, yaşandıkça tamamlananlar...
Bir yapbozun parçaları yaşamlarımız. Tamamlamaya çalışıyoruz eksik olan yerleri. Uzun sürüyor kendimizi tamamlama evreleri...
Ben konuşamam, konuşmayı pek beceremem. Yazmalıyım ben... Ben böyle kendimi tamamlamaya çalışıyorum, tamamlamaya çalıştıkça bir yanım eksiliyor... Hissediyorum... Okundukça anlaşılır mıyım bilmiyorum? Ama anlaşılmak için yazmıyorum. Yazmak için yazıyorum, kendim olmak için... İnsanları tanımak, onları paylaşmak...
Hep yarın diyorduk. Yarın için yazıyorum. Bugünümü dünden tamamlıyorum... Ve yine yorgunluklar bedenlerimizde, ve yine çaresizlik tohumları insanların üzerlerindeydi... Ben yazmaya devam edeceğim...