Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

23 Şubat '15

 
Kategori
Siyaset
 

Politikada düşünme biçimleri

Politikada düşünme biçimleri
 

kelimecik.com


Politikanın ne olduğu sorusunun ötesinde , bir de bir ülkede yaşayan insanların politikaya nasıl yaklaştıkları konusu da önemlidir.
 
Bir ülkedeki insanlar toptancı ve temelden bir demokrasi düşüncesine sahip olabilirler. O zaman bu memlekette politikayı ve memleketin öz meselelerini tartışmak sorun değildir. Hatta bir bakıma anlayışlı insanlar arasında politika düşünmek ve tartışmak bir zevk meselesi bile olabilir. Böyle ülkelerde sık sık memleket, ülke meyhanelerinde tartışılır ve kurtarılır…Ama tartışılırken kimse kimseyi kırmak istemez, üzmek istemez; öldürmek istemez. Aksine bazı meselelerde sentezlere varılarak, polikacıların dikkati çekilir.
 
Bunun tersi bir ülkede politikanın korkulan bir konu haline gelmesidir. Neden, belki de rejim bir korku rejimi haline gelmiştir. Ve insanlar iki kutupa bölünmüşlerdir. Birinin ak dediğine öteki kara der… Bu yüzden hiç kimsenin hiç kimseyle anlaşması mümkün olmaz. Dolayısıyla insanların devlete ve birbirlerine güveni kalmamıştır. Yapılacak her tartışma ve her aykırı düşünce, polisin ve parti organlarının kulağına gider ve bunları söyleyen kişi eninde sonunda fena halde cezalandırılır. Onun için bu ülkelerde millet çenesini kapatmıştır. Konuşacağı, söyleyeceği bir şey varsa bile söylemez. Çünkü korkar.
 
Diğer yandan bazı ülkelerde ise devletin politikası fena halde milletin politikası olmuştur. Herkes aynı biçimde, devlet gibi veya devletin başında bulunan o lider gibi düşünmeye ve söylemeye alışmıştır. Buna aykırı hiçbir düşünce ne işitilmek istenir; ne söylenilmek. Aykırı düşüncede olanların çenesi ise çok çabuk, gerekli şekilde kapatılır. Herkes aynı şekilde düşünecek ve konuşacaktır. Bunun aykırısı yoktur.
 
Bunlardan özet olarak şu dersleri çıkarabiliriz:
 
1. Politika bir ülkeyi yönetme bilimi ve sanatıdır. Onun için bu ülkede yaşayan herkesin her meseleyi herkesle tartışmaya ve düşüncelerini söylemeye hakkı vardır. İnsanlar bu görevlerini korkmadan çekinmeden yerine getiriyorlarsa orada Demokrasi vardır ve insanlar özgürdür.
 
2. Politika tehlikeli ve pis bir şeydir. Onun için bu konunun  ne yanına yaklaşılmalı; ne de siyaset  konusunda başkalarıyla tartışmaya girilmelidir. Bu çok tehlikeli olabilir. Bu baskıcı bir rejimin özelliğidir. İnsanlar korkmaktadırlar fakat devletin düşündüğü gibi de düşünmüyorlardır ; bunu açıklamaya da korkuyorlardır. Bu tümel baskıcı rejimlerin özelliğidir. Bu ülkelerde politika ve politikacılar tümden çürümüştür; kokuyordur. İnsanlar tümünden nefret etmektedirler.  Gerisi gelir.
 
3. “Politikaya ilişkin benim sahip olduğum düşünceler vardır ve bu düşünceler doğrudur. Onun için bu düşünceler yaygınlaştırılmalı ve herkes benim gibi düşünmeye alışmalıdır.” Bu tam bir faşizan yönetim biçiminin ve onun biçimlendirdiği halkın düşünme biçimidir. Ülkede bir tek prototip devlet ve lider anlayışı vardır. Onun dışındakiler “Tu Ka Ka”dır; aforoz edilmiştir; lanetlidirler. Bu ülkede zaten politika ve temiz politika rafa kaldırılmıştır. İnsanlar tek tip düşünmeye alıştırılmışlardır.
 
Şimdi de tarihte bazı akıllı adamların politika ve demokrasi üzerine ne düşündüklerini algılamaya çalışalım. Ve kendi ülkemizdeki uygulama biçimini bunlarla karşılaştıralım: 
 
Politika ile uğraşmayacak kadar akıllı olanlar, daha aptallar tarafından yönetilerek cezalandırılırlar. (Eflatun)
 
Politikacı olarak yaşayamayacak kadar dürüst bir adamdım. (Socrates)
 
“Zalim bir hükümetten, bir kaplandan daha fazla korkulmalıdır.” (Konfüçyüs)
 
“Obur iktidar, hazımsızlıktan ölür.” (Napoleon)
 
Siyaset mahkeme salonlarına girdiği anda, adalet oradan çıkmalıdır. (Guizot)
 
“Her ülke layık olduğu hükümete sahip olur.”  (Aristoteles)
 
“Halk, hükümetinden korktuğu zaman tiranlık; hükümet, halkından korktuğu zaman özgürlük vardır.” (Thomas Jefferson)
 
“Politika, politikacılara bırakılmayacak kadar ciddi bir meseledir.” (Charles DeGaulle)
 
Görülüyor ki , gerçek değerli sözler; meselenin asıl özüne değen sözler ve ilkeler kolay kolay unutulmuyor ve her devirde geçerli oluyor.
 
Önemli olan insanların devletine ve memleketin haline bakış açılarıdır. Bir ülkenin bireyleri arasında devletin nasıl yönetildiğine ilişkin büyük, dramatik ayrımlar yoksa işler yolunda demektir.
 
Yoksa, bir belirli parti hiç gitmemek için başa gelmişse ve gitmemek için elinden gelen her türlü hileyi yapıyorsa o ülke bir bakıma faşizmin pençesine düşmüş demektir. 
 
Lider ne kadar çok oy alırsa alsın, başta kalmak için durmadan yalan söylüyorsa ve bu bir avuç insan tarafından biliniyorsa yine de ayıptır. Bu aslında bir suçtur. Bunu yapan cezasını eninde sonunda çeker.
 
Evet, bir ülkede her türlüsü var… Politikler ve Apolitikler… Bir de politikayı yok sayanlar… Bunlar sayesinde politika oluşuyor veya oluşmuyor. 
 
Politikacılar garip varlıklardır. Onlara bile bile oy verenler daha da garip…
 
İşte burada politika adına bir oyun oynuyoruz. Dört yılda bir gidip güya kendi istediğimiz yönetimi seçiyoruz; kendi istediğimiz lideri seçtiğimizi sanıyoruz ve kendi istediğimiz yönetimle yönetildiğimizi sanıyoruz. Ama bir de bakıyoruz, seçtiklerimiz hemen değişmişler ve bir gecede dinazora dönüşmüşler. Ondan sonra değiştirmek için bir dört yıl daha bekle. 
 
Bunlar ne kadar umutsuz bekleyişler. Aman Allah!
 
Toplam blog
: 2579
: 848
Kayıt tarihi
: 24.10.10
 
 

Mesleğim eğitimcilik… Şimdi artık emekli bir vatandaşım… biraz şairlik, biraz hayalcilik, biraz s..