Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

24 Ağustos '08

 
Kategori
Evcil Hayvanlar
 

Prenses (Kızım)

Prenses (Kızım)
 

Prenses ve Ben


O gün aklımda, "evime bir misafir alabilirim" kararı yoktu. Ben sadece kanepe bakmaya gitmiştim. Pet Shop'a yöneldiğimde kardeşiyle beraber bir kafeste gördüm onu. Beni görünce sanki "beni al" dercesine miyavladı. Kucağıma almak istedim ama biraz korkuyordum. Yine de tüm cesaretimi toplayıp onu kucağıma aldım. Yumuşacıktı. Biraz sevdim ve kanepe için mağazaya yöneldim. Epey dolaştım, dışarı çıktım ve ayağım tekrar Pet Shop'a doğru gitti. Kafesin önündeydim, onu kafesin arkasından tekrar izledim. Görevliye nasıl bakıldığını sordum. Anlattı. Tekrar kucağıma almak istedim ve ...

Onunla yolculuğumuz böyle başladı. Tek başıma geldiğim arabada artık iki kişiydik. Sanıyorum sevinç miyavlamasıydı. Yol boyunca bana birçok şey anlattı ama farklı bir dil kullandığı için anlayamadım. Adını "Prenses" koydum. Çünkü asil bir duruşu vardı.

Eve geldiğimizde minicik, 2 aylık, kıpır kıpır, meraklı biri vardı. Bense uzun süre yalnız yaşadığım için pek alışık değildim sağda solda dolaşan, orayı burayı karıştıran birine... Sonra gece miyavlamaları, hareketliliği beni uykusuz bırakmaya başladı. Odama alıyordum, bir müddet uyuyordu ama gecenin bir yarısı oyun oynamak istiyordu. İlk zamanlar işe uykusuz gecelerden sonra gitmeye başladım. Sersem gibiydim. Evdeki ufak tefek eşyalar artık oratadan kaldırılmış, bir şeyler bir yere tıkılmaya, yer değişmeye başlamıştı. O sabahtan akşama kadar uykusunu alıyordu ama ya ben... Bakamayacağımı düşündüm. Geri verecektim. Sızlanmaya başlamıştım. Olmuyordu. Yapamıyordum. Bana göre değildi. "Beni zorluyor, " diye düşünmeye başladım.

Demek ki çocuk bakmak kolay değilmiş dedim. Anne olanlar aklıma geldi. Ne zormuş hem konuşmayan hem sürekli miyavlayan hem de yerinde durmayan bu canlıyla nasıl başedecektim? Tamam dedim ve geri götürecektim. Bazen kucağıma gelip uyuması, patileriyle yüzüme masaj yapar gibi dokunması bile etkilemiyordu ya da ben kendimi onu geri göndermeye odakladığım için direniyordum.
Karar verdiğim gün bir arkadaş, "Onun anne babası yok, o bir yetim! Geri götürme, bir daha düşün!" dedi. O an boğazımda birşeyler düğümlendi ama yine de "hayır, yapamıyorum" diye direndim.

Eve geldim. Onu ben evime davet etmiştim ama kovmaya hazırdım. Neden? İstediğim gibi davranmadığı için... Arkadaşımın bir kelimesi, gün boyu beni rahatsız etmiş ve yüreğimi sızlatmıştı. Evet, evimde "yetim" biri vardı. Ve ben, onu kapıya koymaya hazırlanıyordum. Ona sarıldım ve hıçkırıklarla ağladım. O bana kendimi hatırlatmıştı. Analı babalı öksüzlerdendim... Karar verdim, beraber bu evi paylaşacaktık ve istediği gibi hareket edecekti...

Prenses, bu evin bir bireyi oldu. İyi ki de oldu. Çünkü bana kendi davranışlarım konusunda hep aynalık yaptı. Ben bu aynaya çok teşekkür ederim.
O benim kızım, bir hayvan, bir kedi de olsa evet, o benim kızım. İçimdeki sevebime yetimi gösteren özel bir ayna... Seni çok seviyorum benim tüylü kızım... Prensesim...

 
Toplam blog
: 7
: 638
Kayıt tarihi
: 21.10.07
 
 

16 EKİM 1965 Kumluca doğumluyum. İyi ki doğmuşum.Sessiz ve yalnız zamanlarımın fazla olmasından dola..