Psikologlar hakkında bilinen yanlışlar

1)Öncelikle psikolog nedir, psikiyatrist nedir bunun ayrımını yapmakta fayda vardır. En temel farkı biri üniversitede psikoloji bölümünden mezun olmuştur (psikolog), diğeri ise tıp okumuştur (psikiyatrist). Psikolog ilaç yazamaz, psikiyatrist yazar. Terapist olmak içinse her ikisinin de psikoterapi eğitimi alması gerekmektedir. Psikologlar bunun için klinik psikoloji yüksek lisansı yapmayı tercih ederler.

2) Gelelim terapi kısmından beklentilere… Bir psikoloğa giden kişi (biz danışan deriz) psikologtan bir mucize bekler. Yani ben psikoloğa gidiyim ve hemen problemim çözülsün, bana öğütler versin… Ancak psikolog akıl vermez, kişiyi onaylamaz, ya da bir davranışı sergilemesi için onu tetiklemez. Psikolog kişinin problem çözme becerilerini geliştirerek, farkındalık yaratmayı amaçlar.

3) Terapide neredeyse 3 seans kişiyi tanımaya yöneliktir ve bu durumda sıkılabilen, hemen çözüme gitmeyi isteyen bireyler psikoterapinin alternatifi olarak ilaç kullanımını tercih edebilirler. İlaç kullanımı bazı psikolojik bozukluklarda gereklidir. Ancak psikoterapiyle çözülebilecek problemler söz konusu olduğunda ve psikoterapi yerine ilaç kullanımı gerçekleştiğinde kişi problemini sadece kısa vadede çözer, çözdüğünü zanneder. Kişiyi rahatsız eden duygu ve düşüncüler devam edebilmektedir.

4) Genelde kişiler psikologları şu şekilde düşünür ‘’ Şuraya uzanın ve bana çocukluğunuzu anlatın’’. Elbette geçmiş deneyimler, çocukluk dönemi önemlidir. Ancak uzun uzadıya çocukluğun konuşulduğu terapi akımı psikanalitik akımdır. Bu akım da oldukça geçerlidir ancak tek terapi yöntemi değildir. Bilişsel Davranışçı Terapi, Varoluşsal Terapi , EMDR gibi teknikler de vardır (daha sonraki yazılarımda bunların içeriğinden de bahsedeceğim).

5) Psikologa gitmek için çok ciddi bir probleminizin olmasına gerek yoktur. Herkes zaman zaman başedemeceği süreçlerinden geçer ve bu konuda bir psikologun danışmanlığı size yardımcı olacaktır.