- Kategori
- Futbol
R.Carlos ve İbrahim Üzülmez

İbrahim Üzülmez, Roberto Carlos Real Madrid’den Fenerbahçe’ye transfer olduğunda ‘’o da kim ya?. Ben ondan daha iyi futbolcuyum dediğinde, futbolla ilgilenen kim varsa, sadece ağzıyla değil, hareket eden, etmeyen ne kadar uzvu varsa orasıyla gülmüştü. Onun pek hoşuna gitmediği söylense de, İnönü tribünlerindeki lakabının Deli İbrahim olmasının sebeblerinden biri de bu çılgın ve yürekli iddiaları olabilir.
Oysa zaman, olay ve gidişat İbrahim’in boşu boşuna bu kadar kendini güvenmediğini kanıtlıyor.
Temmuz ayında, sezon hazırlıkları için Beşiktaş’ın Avusturya kampında takım kaptanı sıfatıyla, yemeğe terlikle geldiği için İbrahim Toraman’la delicesine kavga ettiklerinden, ikisi birlikte kamptan uzaklaştırılıyor. Hani öyle böyle bir kavga değilmiş, bir rivayet, Sinan Engin bile kalasla dahi ayıramamış. Beşiktaş’tan da uzaklaştırılmaları söz konusu oluyor. Sonra bir bakıyorlar ki, takımdaki 3. İbrahim (Kaş) da İspanya’ya uçmuş, takımın birdenbire İbrahim’siz kalma tehlikesi var. Önce kadro dışı, sonra kameralar karşısında göstermelik bir barışma, sonra hafifletici sebepler, iyi halden dolayı af ve İbrahim yerli yerinde,
Beşiktaş ondan vazgeçemedi. Oranın en iyisi oydu çünkü.
Roberto Carlos 36 yaşında. İbrahim Üzülmez 35.
Roberto Carlos, Brezilya Milli takımına düşünülmüyor bile. O eskidendi!.. Oysa Brezilya Milli takımı da hani eski Brezilya değil. Bolivya gibi sıradan bir ülke, daha dün İspanya ile Dünya’nın en iyi takımı gösterilen Arjantin’e yarım düzine gol attı.
İbrahim Üzülmez ise Dünya’nın en iyi takımı İspanya karşısında Türk Milli takımında, ‘’bu memlekette benden iyi solbek yok, ben Carlos’tan da iyiyim’’ dediği gibi, yerini aldı.
Yaş otuzbeş. Yolun yarısı eder. Cahit Sıtkı Tarancı’ya göre öyle. Fatih Terim’e göre yolun başı. 2010 Dünya Kupası’na kalabilirsek, İbrahim 36 yaşında, bu ülkenin en iyi solbeki olarak, deli gibi mücadele edecek. Kim bilir Carlos’da 37 yaşında ‘’yaşlandı’’ diye antrenör, menejer falan olacak.
Ali Sami Yen stadında İspanya ile rövanş maçında, Volkan bir yan topta boşa çıkmış, ardından penaltı çalışıyor hakem. Pozisyonu bir daha seyredince İbrahim’in topu elle karşıladığı kabak gibi ortada.
Maçın uzatma dakikaları. En gerideki takım arkadaşı Lugano’nun bile kendisinden daha çok gol attığı için spor basını tarafından oldukça ‘’ti’’ye alınan Guiza, sol tarafımıza atılan bir topu kovalıyor. Orada karşısında İbrahim Üzülmez olması lazım. Top, tüfekle, maile hucümda olduğumuzdan, İbrahim oralarda bir yerde kalmış. İlk maçta da Ramos’tan korkusundan ileri çıkamıyor diye delirtmişlerdi. . Yerini doldurmaya çalışan Hakan Balta çalımı yiyip, Guiza’nın beline sarılıp durduracağına, peşinde refakatçi gibi eşlik edince, Guzia’nın bomboş arkadaşına aktardığı golle maç da gitmişti, puanlar da. Belki Afrka’da.
Öyle anlaşılıyor ki, 2006 gibi 2010 da Türkiye’siz bir Dünya Kupası izleyeceğiz. Kalan maçlar zor. Üstelik İspanya, Bosna’daki maça turistik gezi gibi gidecek. Artık, kalan maçları alıp, rakiplerin kaybetmesini beklemekten başka yapacak bir şey yok elimizde.
İbrahim Üzülmez, 35 yaşında, ‘’O da kim ya’’ dediği Carlos’tan 1 yaş küçük. Carlos, kendi Milli takımı’nı TV den seyrederken, eliyle de , diliyle de, o hala ülkesinin Milli takımında oynuyor. Gol yendiğinde yerinde olmasa da hucümdadır en azından. Carlos da, koşarak gittiği hucumdan, taksi tutup dönmüyor mu!.....
Koskoca Türkiye liginde, Milli takımda 35 yaşındaki Üzülmez’den başka hala bir solbek çıkmıyorsa, Fatih Terim da ondan başkasını bulamıyorsa…
Dünya Kupasına katılamıyoruz diye neden üzülüyoruz ki?.
İbrahim Üzülmez çıkıp da ‘’Roberto Carlos mu?. O da kim yahu , ben ondan iyiyim’’ dediği zaman
kimse gülmesin artık. .
Deli, meli... Haklı mı haksız mı?. Siz ona bakın...