Mlliyet Milliyet Blog Milliyet Blog
 
Facebook Connect
Blog Kategorileri
 

31 Ocak '09

 
Kategori
Haber
 

R.Tayyip Erdoğan ve Don kişot ya da Davos gerçeği

R.Tayyip Erdoğan ve Don kişot ya da Davos gerçeği
 

Konuya uygunluğu


Cervantes’in ünlü romanı Don kişot’un yel değirmenleri ile olan savaşı herkesçe malum. Yel değirmenlerini birer canavara benzeten Don kişot onlara savaş açar. Hayatımızda buna benzer örnekler çoktur aslında. Son örneğini de Davos’da yaşadık dün.

İsrail Cumhurbaşkanı Davos konuşmasında ülkesinin Filistinliler ile olan savaşını kendi cephesinden anlatıp biraz da Türkiye’ye giydirince Başbakan buna itiraz eder ve kabadayı edası ile verir veriştirir.

Aslında oynan oyun danışıklı döğüşü andırıyor. Başbakan son günlerde ülkede yolsuzluklarla yitirdiği prestijini Davosta kurtarmanın derdinde. Filistin konusunda da mangalda kül bırakmayan salvoları ancak hiç bir şey yapmayan tutumu ile de ülke içinde iyice yıpranmıştı.

Davos tezgahı onun için bir kurtuluş yeri oldu. Senaryo çok önceden hazırlanmış. Peres de ve oturumu yöneten David Ignatius’da Erdoğan’a koz verdi. Ne yaptın Başbakan her ikisini de bir güzel azarladı ve ülke içinde birden kahraman oldu. Ama bazı şeylerin önceden hazırlandığı o kadar belliydi ki görmek isteyenler bunu görebilir. Bugün Vatan gazetesindeki Can Ataklı’nın yazısından aldığım aşağıdaki alıntı her şeyi açıklıyor aslında.

Başbakan dedi ki “Toplantı başladığı andan itibaren not tutmaya başladım, kim ne kadar konuşacak diye.” Yani Erdoğan olay çıkarmak üzere bahane bulma hazırlığını yapmış.

Fırsat da moderatör ikinci konuşma hakkını vermeyince ortaya çıktı. Erdoğan “süre konusunda” tartışma çıkarıp bir daha konuşma hakkını kazanır kazanmaz dönüp İsrail Cumhurbaşkanı Peres’e yüklendi. Elinde notlar vardı ve hepsini buradan okudu. Yani demek ki o da hazırlıklı.

Hiç kesmeden konuşmasını sürdürdü, moderatör müdahale ettiği anda da dosyalarını toplayıp “Davos benim için bitmiştir” diyerek ayağa kalktı ve yürüyüp gitti.

Ardından AKP İstanbul’da çok hızlı bir çalışma ile halkı Atatürk Havalimanı’nda Başbakanı karşılamaya çağırdı. Otobüs ve metro seferlerinin 03.00’e kadar süreceği açıklandı.

Kalabalık içinde açılan ve son derece profesyonelce hazırlanmış pankartlar dikkat çekiciydi. Beş saat gibi kısa bir sürede bu kadar çok ve düzgün yazılmış bez afişlerin hazırlanması pek kolay değil. Bir ihtimal ki bu pankartlar ve “el değmemiş” Türk bayrakları çok önceden zaten hazırdı.

Yani Erdoğan öyle ya da böyle büyük bir şov yapmaya kararlıydı. İşler çoktan organize edilmişti.

Başbakan 29 Mart’ta yapılacak seçimlerde uğrayacağı yenilgi AKP’nin sonu olacağını biliyordu. Ülke içinde yitirdiği itibarını bu şekilde kurtaracağını düşündü ve uyguladı.Bunda da şimdilik haklı çıkmış görünüyor.İki gündür yazılı ve görsel basın olayı şişirmenin yanında neredeyse R.T.Erdoğan’ı kahraman ilan etmenin peşine düştüler. Aslında olayın Don kişot’un yel değirmenleri savaşından farkı yok. Neden mi?

1)Bütün bu kopartılan yaygaralara rağmen hala Türkiye Ortadoğuda İsrail’in en büyük destekçisi ve ortağı. Bu konuda en ufak bir adım atılmıyor ve atılacak gibi de görünmüyor.

2)Kopartılan yaygaraya rağmen Başbakan daha sonra yaptığı açıklamada amacının İsrail’i hedef almak olmadığını söylüyor. Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu.

3) Bütün bu kopartılan yaygaraların uluslararası alanda Türkiye’yi iyice yalnızlığa iteceği ve

Böyle bir platformda bu şekil bir davranışın Ülkeye hiçbir şey kazandırmayacağı ortada. Çünkü diplomasi mahalle kavgasına benzemez. Gücün, itibarın ve saygınlığın kadar dikkate alınırsın. Bunlarda bizde olmadığına göre kopartılan yaygara bize bir şey kazandırmaz. Sadece iç politikada yandaş basın sayesinde ucuz kahramanlık yapmış olursun.Başka bir şey değil.

4) Bu tutum ve davranışlar şunu gösteriyor ki Başbakanın derdi Filistin değil Hamas.

Düşünce bazında kendine yakın gördüğü Hamas’ın yok edilmesini istemiyor. Mine Kırıkkanat’ın Vatanda yayınlanan yazıdan aldığım alıntı her şeyi açıklıyor.

“İsrail Gazze’yi bombalamaya başladıktan beri binlerce Müslüman, bana ne düşündüğümü soruyor. Benim Gazze’yi saran dehşet ve ölüm hakkında ne düşündüğümü merak eden bu binlerce Müslüman, insan hayatının toplu olarak hiçe sayıldığı başka olaylarda da fikrimi almalıydılar.

Oysa 1983’te Hamas yönetimi 20 bin Müslüman Suriyeli’yi katlederken, tek bir Müslüman sesini çıkarmadı, ne düşündüğümü bilmek istemedi. Son on beş yılda Cezayir’de 200 bin Müslüman, Müslümanlarca katledilirken, kimsenin kılı kıpırdamadı. İslamcılar tarafından tecavüze uğrayan Cezayir’li kadınlar, tecavüzcülerin önce Allah’a dua edip, peygambere yalvardıktan sonra ırzlarına geçtiklerini anlattılar, kimse fikrimi almadı. Daha birkaç ay önce, Gazze’deki Filistinli bir ailenin 11 bireyi, sadece El Fetih taraftarı oldukları gerekçesiyle Hamas tarafından öldürüldüklerinde yine kimse sormadı fikrimi.

Çünkü İslamcılar için insan hayatının değeri yok.

Filistinliler ve yandaşları, Gaza katliamlarını insan hayatına değer verdikleri için değil, katillerin kimliğini ihbar etmek için kınıyorlar. Eğer katiller İsrailli değil de Hamas ya da El Fetih Müslümanları olsaydı, kimsenin sesi çıkmaz, hiçbir yerde gösteri falan da yapılmazdı.

Çocukları intihar bombacısı olarak İsrail’e saldırarak ölünce ‘şehit oldu’ diye sevinçten zılgıt çekip, İsrail tarafından öldürülünce ağıt yakan analığı ben nasıl destekleyebilirim?”

5)En büyük soruda şu. Başbakan da biliyor ki Peres Ortadoğu’da oynanan oyunun sadece bir piyonu.Oyunun arkasında da ABD var. Peres’e ne söylersen söyle yapılan sadece Yel değirmenleri ile savaşmaktan öteye gitmez. Asıl güç ABD. Eğer gerçekten Ortadoğu’da haklının yanında savaşmak istiyorsan esas düşmana yani ABD'ye karşı birşey yapamıyorsan hiç birşey yapmamışsın demektir.Ona karşı bir şey yapamıyorsan yapılan sadece orta oyunudur.Gerisi hava civa.

Bütün bunlara rağmen bir yönü ile Başbakan’ı tebrik etmek gerekir. Yerel seçimlere giderken yıpranan AKP’yi ve kendini ancak böyle bir tezgahla kurtarabilirdi onu da başardı. Tebrikler Başbakan yel değirmenleri ile olan savaşı kazandınız.

Ali İhsan UĞUZ

 
Toplam blog
: 72
: 2174
Kayıt tarihi
: 11.04.08
 
 

3 Ocak 1958 doğumluyum. S.Muhasebeci Mali Müşavir olarak çalışmaktayım. Edebiyat ve sinema ilgim ..